TEBESSÜMÜN ADI
POPUÇ ANA
Geçmiş hayatımızdaki çok özel bir yeri olan ailemizin bir değerinden bahsetmek istiyorum sizlere bu yazımda.
Uzak iklimlerin unutulmaz bir şahsiyeti, bulunduğu yere ve muhatap olduğu kişilere neşe getiren, hayatı üzüntüden çok sevinç ve mutluluk üzerine inşa eden bu yakın canımız bizlerin zihinlerinde hoş bir seda bırakarak aramızdan ayrıldı yıllar önce. Adını telaffuz eden herkes onun hoşsohbet ve nüktedan yapısından başka hiçbir olumsuz özelliğine şahit olmamıştır.
Yıllar önce senaryosu Yaşar Ünsal’ın kızı Sevim Ünsal tarafından kaleme alınan “Deli Deli Olma” filmindeki Popuç karakterinin ta kendisi aramızda yaşayıp bizlerle nefes alıp verdiğini çoğumuz bilemedik. Hatta onun gerçek adının Kızhanım olduğunu uzun yıllar sonrasında bilebildik. Ailemizdeki adı hep Popuç olarak bilindi. Bırakın ailesini köyümüz dahil çok geniş bir çevrede hep aynı adla anıldı.
“Nüktedan bir yapısı vardı” derken hatırımda kalan bir iki anısını paylaşmak istiyorum.
Popuç anam ailece İstanbul’a yeni taşınmış. Sokaktan geçen bir yoğurt satan avaz avaz bağırıyor:
-Yoğurtçu,
-Yoğutçuuu…!
Bu sesleniş üzerine eve gerekli olan yoğurt alması için balkona çıkan Popuç anam avazı çıktığı kadar “yoğurtçu” diye bağırırken biraz mesafeli olan yoğurtçu balkondan gelen bu sesi duymaz. O zaman Popuç anamın mahalli bir seslenişle:
- Ay gatığ satan, gatığçı… Bıy cıyarın yansın bele bah…!
Diye avazı çıktığı kadar bağırdığını evde bulunan efradın da kahkahalarla güldüğünü hatırlıyorum.
Hamit amcamı kız yanına sokacağım diye elindeki bütün çerezleri alıp peşine köpekleri saldığını,
Yaylada canı et çektiği için köy çobanını yönlendirip Hafız Dedemlerden bir tosun kestirdiğini, şüphe edilmesin diye “bir tosun da Atam Usuf kişinin malından kes” diye tehdit ettiği kahkahalarla anlatılırdı.
Bu ve buna benzer ona ait yüzlerce yaşanmış anı söylenir. Onu yakından tanıyanların hafızasında mutlaka bu anılar demeti mevcuttur. Kalıcı olması bakımından arşivlerine not ederlerse çok anlamlı olur.
Bizim halamız olmadığı için hepimiz ona Popuç Mama diye hitap ederdik. Buradan gönülden seslenişim şu:
Otağın cennet olsun neşe kaynağımız ay mama…!