M.Ahmet VURAL


SOSYAL DENEY

Sosyal deneyleri ne kadar..


   Sosyal deneyleri ne kadar takip ediyorsunuz? Önemsiyorsunuz, bilmiyorum ama sosyal deneyler insanın ve insanlığın aynasını gözler önüne seriyor?

     İzlediğiniz bir deney videosunda kendinizi bulma olasılığınızda yüksek. Hepimiz farkında olarak ya da olmayarak bu deneylerin içerinden geçiyoruz. Cep telefonumuza gönderilen bir mesaja verdiğimiz cevap, izlediğimiz reklam filmleri yada bir anketörün aniden karşımıza çıkarak ?Birkaç dakikanızı ayırımısınız?? demesiyle başlıyor her şey?

   Sosyal deneylerin kişisel yapılmasından ziyade toplumun hangi eğilimde olduğu yada hangi eğilime döndürülmeli gibi soruların cevabını veriyor.

    Geçmiş zamanda veya şuan da birçok anket çıkıyor karşımıza? Gelecek için önemli noktalar şimdiden tahmin edilmiş oluyor. Anketlerdeki başarı oranı ise yüzde 95 civarında.

    Toplum şekillenmesi, geleceğe dair atılacak adımlar konusunda önemli bilgiler sunmasının yanı sıra yapılan atılımlardaki risk oranını da mümkün olduğu kadar azaltmaktadır.

    Toplumun şekillenmesi kararının, doğruluğunu nasıl tespit edeceğiz, bu konudaki en büyük etken okuyarak beynimizi geliştirmekten geçiyor. Beyni kavranama ver sorgulama yetisini ne kadar geliştirebilirsek yaşananların ya da yönlendirmelerin doğruluğunu o denli tespit etmiş olacağız.

    ?Sürü Psikolojisi İle Hareket Etme? konusunda izlediğim iki deney oldukça şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştır?

     İl deneyde bedava diş muayenesi yapılan bir klinikte geçiyor.  Denekler gelmeden önce yerini alan oyuncular yan yana oturmuş bir şekilde hiç konuşmadan bekliyorlar. İlk denek gelip tek boş yere oturuyor. Bu esnada bir siren sesi çalıyor ve herkes ayağa kalkıp tekrar oturuyor. Denek bunlar neden ayağa kalktı dercesine etrafa bakıyor. Altı saniye sonra tekrar siren sesi ve tekrar kalkıp oturuyorlar. Üçüncü siren sesi çaldığında denkte oyuncularla beraber kalkıp oturuyor.

    Artık her siren sesi çaldığında denekte kalkıp oturmaya başlıyor. Denek siren sesinin neden çaldığını? Neden kalkıp oturduğunu hiç kimseye sormadan sürüye uyarak devam ediyor. Bu davranışı sorgulama yetisini kaybetmiş bir beynin de kanıtı aynı zamanda.

    Siren sesi her altı saniyede bir çalmaya devam ederken, oyuncularda tek tek muayene  odasına geçiyorlar. Sonunda denek yalnız kalıyor ve her siren sesi çaldıkça ayağa kalmaya devam ediyor. Denek artık bu olayı içgüdüsel bir hale getirdi.

   Daha sonra yeni bir müşteri geliyor ve denek sayısı ikiye yükselmiş oluyor. Siren sesleri çalmaya devam ederken ilk denek kalkıp oturmaya devam ediyor iki kez tekrarladıktan sonra ikinci denek neden kalkıp oturduğunu soruyor? Denek geldiğinde orada bulunan insanların böyle davrandığını, nedenini bilmediğini söylüyor?

     Üçüncü siren sesinde ikinci denekte kalkıp oturmaya başlıyor? Daha sonra yeni gelen herkes neyi neden yaptığını bilmeden, her siren sesinde kalkıp oturmaya başlıyorlar? Deney toplumu sürü halinde nedensiz olarak hareket ettirebilirliğinin sonucunu ortaya koyuyor?

     İkinci deneyde ise ?Şekilcilik Üzerine? Büyük bir şehrin en önemli ve kalabalık bir caddesinde yapılıyor. Pejmürde giyinmiş bir kişi şehrin kalabalık yerinde öksürerek yere yığılıyor bu esnada yardım edin diye sesler çıkarmaya başlıyor. Yanından bir sürü insan geçmesine rağmen kimse yardım etmiyor. Görmezden gelmek çok daha kolay ver risksiz olanı çünkü? Şekilci toplum bir canı kayıp gitmesine sebep oluyor. Daha sonra takım elbiseli bir kişi aynı şekilde yere yığılıyor ve yardım edin diyor. İnsanların bu kişinin yanına gelip ambulansı araması sadece saniyeler sürüyor. Şekilciliğe önem veren bir toplumun yapısı ve sürü psikolojisi böyle devam ediyor.

      Oysa her Türkçe derslerimizde öğretmenlerimizin kullandığı bir cümle vardı hepimizin aklında yer etmiştir ?Her gördüğün sakallıyı deden zannetme? tamda bu noktada insanlara iş düşüyor olaylara bakış açımız her sakallıyı dedemiz zannederek hareket etmekte.

      ?Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalık? Lao - Tzu

m.ahmetvural@hotmail.com