Bugün sayfamı Saygı Öztürk'e bırakıyorum. Umarım yazısı hoşunuza gider…!
Sınır boyunda bir insan öyküsü
Yayınlanma: 07 Temmuz 2024 Güncelleme: 07 Temmuz 2024
Bu kez memleketin doğusundayım. Anadolu’da ekin hasadının sonuna gelinmişken, Ardahan’da yoncanın, çayırın, buğdayın, arpanın yeşili ve renk renk çiçekler birbirine karışmış. Ekinlerin biçilmesi ağustos ayını buluyor. Anadolu’nun bozkırlarında otlar sararmışken, buralarda yemyeşil tepelerde yüzlerce sığır otluyor. Karınları doymuş inekler akşam saatine doğru ağır ağır köye doğru ilerliyor. Her inek, ahırının yerini biliyor ve oraya geliyor. Sütü sağıldıktan, yavrusu emzirildikten sonra inekler yeniden sığıra katılıyor ve akşam karanlığında yeniden otlatmaya götürülüyor.
Sazlısu köyünün suyu bol. İnekler derelerde suyunu içiyor, kazlar yeşillikler içinde dolaşıyor, Köyün girişinde taş binalar yükselmiş. Otel, lokanta, konferans salonu, tandırlık, müze. Çoğu insanımız doğduğu yeri unutmaz. Hacettepe Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Bayraktar da unutmamış ve milyonlarca lira harcayıp köyüne bir kilometre uzaklıkta taş konak yaptırmış. Gelen misafirleri; “Bir de otel yaptırsan da gönül rahatlığıyla gelsek” demiş. O da oteli yaptırmış. Geniş bir alanda yapılan otelde doğayla iç içe oluyorsunuz. Tavuklar, koyunlar, köpekler için de ayrı bir bölüm var. Oralara gidip de hengel (mantı), kaz etli hengel, kavurma, kete, kaşar, Çıldır balığı yenilmeden de dönülmez.
Prof. Dr. Yusuf Bayraktar köyünde tırpanla çayır biçti eski günlerini andı.
28 KAMU BİNASI ÇÜRÜK ÇIKMIŞTI
O bölgede aşıkların yeri ayrıdır. Onların deyişleri sazın sesiyle birlikte yükselir. Yörede hemen herkesin ruhunda bir aşıklık ve onların gelenekleri yaşıyor. Rus işgali sırasında halkı deyişleriyle direnişe çağıran aşıkların, o dönem eline sazı alıp çalmasını da söylemesini de yasaklamışlar. O isimler de hiç unutulmamış. Bakıyorsunuz yeni açılmış tünele bile “Aşık Şenlik” adı verilmiş.
Ardahan Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz. Üniversite yerleşkesi sulak bir arazide ve birilerinin rant elde etmesi için atılan imzalara karşı direndi. O direniş, çaba ve mücadele sonuç verdi, binaların o bölgede
yapılması engellendi. Ardahan’da geçmişte yapılan kamu binalarının çoğunun çürük çıktığını da hatırlatalım. 2011 yılında, dönemin Ardahan Valisi Mustafa Tekmen, kamu tarafından yaptırılan 28 binanın çürük çıktığını, bu nedenle ilin inşaat mezarlığına döndüğünü belirtmişti. Benzer sıkıntıların yaşanmaması için rektör işi sıkı tutmuştu. Sağ olsun.
ŞAŞIRTAN GÖRÜNTÜLER
Çıldır’ın yazı ayrı, kışı ayrı güzel. Buz tutan Çıldır gölü üzerinde atlı kızaklar ve atların renkli koşumları hayli ilgi çeker. Çıldır gölünde buz kırıp balık yakalamak da öyle kolay değildir. Ama her yıl binlerce kişi bu yerleri görmek, kızağa binmek için gelir. Göl kenarında bir tek Atalay’ın balık lokantası var. O koca gölün etrafında ağaç olmamasına şaşırırsınız.
Çıldır’da yine birçok bürokratik zorluğu aşarak Prof. Dr. Yusuf Bayraktar otelini yaptırmış, müzesini açmış, eksikliklerini tamamlamak için uğraşırken CHP eski Milletvekili Ensar Öğüt de Ardahan’da bir otel yaptırıyor. Ancak otelin inşaatı durdurulmuş. Bunun nedeni taraflara göre farklı. Ona girmeyeceğim. En çok yatırım yapılması gereken illerimizden birisi olan Ardahan’da, kamunun yatırımcıya engel değil, destek olması gerekir.
ARDAHAN NE İSTİYOR?
Ardahan, 43 yıl Rus işgali altında kalmış. “Doğu Ekspresi için Ardahan tek yürek” olmuş. İstekleri şu: Kars’tan Gürcistan’a giden trenin, sınır geçişinden önce Canbazlar’da durması ve buraya iç gümrük sınır kapısı konulması. Bunu yıllardır istiyorlar ama bir türlü gerçekleşmiyor.
Ardahan CHP Milletvekili Özgür Erdem İncesu, Yukarı Canbaz’daki yük istasyonunu hem yolcu, hem de yük istasyonu olarak yapılması için Ulaştırma Bakanlığı’na öneri götürdüklerini ve bunun yatırım programına alınmasını istedi. Ancak yine “Tasarruf tedbirleri” var diyecekler. İlin Posof ve Çıldır-Aktaş sınır kapıları var. Ama gümrük bölgesi yok. Gümrük işlemi yaptırabilmek için Kars’a gidiliyor. Gümrüğün tekrar Ardahan’a getirilmesi de isteniyor. Bakalım, bu mücadeleden sonuç alınabilecek mi?
Ardahanlıların bir yakınması da Kars’a getirilen turistin, Ardahan’a getirilmemesi. “Oysa bizim gezilip, görülecek çok yerimiz var. Ancak Kars’ta otellerde yer bulunamazsa kafileler Ardahan’a, Çıldır’a getiriliyor” diyorlar. Gidişimizde Şeytan Kalesi’ni gördük, dev kanyonu gördük. Kalenin öyküsünü Ardahan Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Volkan Özkan’dan dinledik.
Bitki çeşitliliği fazla. Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, tarlalarda dolaşırken hangi bitkinin yenilmesi halinde ne için yararlı olacağını da anlatıyor. Açıkçası belki de ilk kez gördüğüm çiçeklerden, saplarından hep birlikte hayli yedik.
KÖPEK İHRACI CİDDİYE ALININCA!
Belki o espri yanlış anlaşılır ve o başkana sosyal medyada yeni saldırılar olur diye ismini yazmayacağım. Çok ilginç bir hikaye var. Bir vatandaş, belediyenin köpek itlaf ettiğini duyuyor ve bu durumu belediye başkanına soruyor. Başkan da, “Yok öyle bir şey. Şu anda ilçemizde yaklaşık 650 başıboş köpek var. Biz bunları besleyip, yavrularını aldığımızda gelecek yıl en az 3 bin köpeğimiz olacak. Bunları da iyice besleyip köpek etinin yenildiği ülkeye ihraç edeceğiz” diyor.
Bu konuşma sosyal medyaya yansıyor. İş artık ileri boyuta geliyor, kendisini telefonda bürokrat olarak tanıtan kişi, başkana telefon ediyor, “Siz köpek ihraç edecekmişsiniz doğru mu?” diye soruyor. Başkan, “Evet, doğru” diyor ve hemen ardından telefondaki kişiye gerçekten genel müdür olup olmadığını soruyor. O da doğru olduğunu söyleyince, “Siz nasıl genel müdürsünüz, bir belediyenin böyle bir yetkisinin olmadığını bilmiyor musunuz? Ben nasıl köpek besleyip de bunları ihraç edeceğim?” deyip telefonu kapatıyor.
İşte o başıboş köpeklerden birisi başkana saldırıyor ve hastanelik ediyor. Bu olay ilçede günün konusu olmuştu. Şimdi ise bir ilçenin değil, başta TBMM olmak üzere ülkemizin gündemi. Nasıl bir çözüm bulunacağını bekleyip görelim...