Asyanın Bilgesi AYTMATOV´a Dair...
Aytmatov, Asya´nın bilgelerinden biriydi. Bütün eserlerinde, insanın içindeki yıkımın/ölümün gücünü, kötülüğün sınır tanımazlığını anlattı; insanlığın yaşayabilmesi için içindeki bu yıkıcı, ölümcül güçle mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.
Bir ırkı, bir inancı bir ideolojiyi asla övmedi veya yermedi, hatta 9 yaşında babasını sebepsiz yere ondan alan ve katleden Stalin´e bile kin duymadı. Zira o, kötülüğün bizzat kendisine düşmandı.
Eserlerinde, sıradan olan´ın içindeki büyük yaşamsal gerçekliği anlattı. Asyanın yetim çocuğu, dünyaya küsmeden gelişti; içindeki insanlık tohumunu büyük bilgelerin eserleriyle besledi, büyüttü; insanlığa, ontolojik anlamdaki ortak tehditleri ve ortak kaderleri üzerinde düşünmeleri gerektiğini söylemeye çalıştı. Başka galaksilerde yaşam peykleri aramaya, oluşturmaya çalışan insanlığın; dünyayı cehenneme çevirmek için nasıl çılgınca uğraştığını yazdı.
Zaman, Asya´nın bilgesini haklı çıkardı; yaşanmış bunca acıya rağmen, ebedi kalacağı sanılanan despotlar öldü, ideolojiler yıkıldı, sınırlar değişti ve kumdan kaleler yerle bir oldu; dünya dönmeye, insanlık yaşamaya devam ediyor.
Evrenin sonsuzluğunda, bir bebek başı gibi yaşamın umudu olan dünya, hala acılar ve sancılar içinde; bin yıl sonra da yaşanabilecek bir dünyamız olacak mı? Bütün insanlık, birbirini çılgınca boğazlamak yerine, bu önemli soruya neden cevap aramaz? Neden kötülüğün bizzat kendisiyle değil de beşinci boyuttaki yansımalarıyla uğraşıyoruz?
Ölümden yana olmak veya onu savunmak yerine; yaşamın kutsallığına inanmak ve bu kutsal varoluş gerçekliğine dayalı bir ´dünyalı/lık´ bilinci geliştirmeliyiz.
Evrende yaşamın umudu olan dünya ve dünyada yaşamın umudu olan insan´ı düşünmeliyiz...
İnsan, evrensel anlamda sanatın, ilmin ve inancın duru/temiz sularında yıkanarak yarınlara akmalıdır.
Asya´nın Bilgesi Aytmatov´un dileği de bu idi...