ÂŞIK NURİ AGDEMİR - DEMİROGLU
Âşık Nuri Ağdemir 1946 yılında Çıldır ilçesi Kurtkale köyünde doğdu. İki (2) yaşında iken babası Aziz efendi ailesi ile birlikte Muş-Bulanık-Güllüova köyüne göç eder. İlkokulu kendi köyünde okuyan Âşık Nuri genç yaşlarda yörede düğünlerde âşıklık yapar.1985 yılında İzmir’e göç eden Âşık Nuri özel bir şirkette özel güvenlik görevlisi olarak çalışır ve 1984 yılında İzmir’de kurulan Âşıklar derneğine üye olur. Halen Derneğin başkan yardımcılığını yapan Âşık Nuri düzenlenen birçok köy dernek gecelerine ve Belediyeler tarafından organize edilen festivallere katılmıştır.
Birçok gazetelerde ve dergilerde şiirleri yayınlanmış ve dereceler almıştır. Şiirlerinin konusu Allah sevgisi, vatan sevgisi, gurbet ve sosyal içeriklidir. Şiirlerinde ismini mahlas olarak kullanmaktadır. Âşık Nuri Kültür bakanlığının kayıtlı aşığıdır. (YB2005.0015 Nuri Ağdemir)
Âşık Nuri evli olup üç çocuk babasıdır.
15 Mayıs 2014 tarihinde bütün ülkeyi yasa boğan Soma maden faciasına Âşık Nuri’nin yazdığı şiir
SOMA
Bu acı haberi, herkes duyanda
Yürekler ah çekti, gözler ağladı
Bütün vatan Soma’daydı o anda
Bir değil, beş değil, yüzler ağladı
Hepsi emekçiydi, şerefli, şanlı
Bazısı ölüydü, bazısı canlı
Kimisi evliydi, kimi nişanlı
Gelinler ağladı, kızlar ağladı.
Sevdikleri baygın baygın bakarken
Gözyaşları pınar olup akarken
Hoca teneşirde, ceset yıkarken
Kefeni sarınca, bezler ağladı
Çalışıp emekli olayım derken
Ekmek parasını temin ederken
Cenazeler kabristana giderken
Derler ağladı, düzler ağladı
Maden için koca dağlar yardılar
Dört bin metre yeraltına vardılar
Şehitleri Al Bayrağa sardılar
Ağıtlar yakıldı, sözler ağladı
Bu âşık Nuri’nin dilleri sustu
Bütün şehitleri bağrına bastı
Bağladı sazını, duvara astı
Teller yasa girdi, sazlar ağladı.
Âşık Nuri’nin Ahiliğin kurucusu sayılan debbağların (dericilerin) piri, 32 çeşit esnaf ve sanatkârın lideri Ahi Evran’a (1171–1261) olan sevgisini dile getiren şiiri,
COŞAR AĞLARDIM
Yaşasaydım Ahi-Evran çağında
Âşık il e peşinden, koşar ağlardım
Erenler babında, dost otağında
Ahi dergâhında, coşar ağlardım
Kirmani bağında, güller derseydim
Mübarek eline, yüzüm sürseydim
Kayseri’ye geldiğini görseydim
Erciyes dağını, aşar ağlardım
Kırşehir de türbesi var yatılı
Kabul etmez, yalan ile batılı
Keyhüsrevdir, Ahi Evran katili
Kurduğu tuzağa, şaşar ağlardım
Peşkir olsam şeyhin, terini silsem
Ahi Evran hoyun, yolunda ölsem
Bir daha dünyaya, yeniden gelsem
Onun sevgisini, yaşar ağlardım
O benim pirimdir, temel direğim
Onu hatırlatmak, benim gereğim
Volkan gibi, patlasaydı yüreğim
Velhasıl cihanı, taşar ağlardım.
Akrostiş ya da ilkleme, bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir[1]
Âşıklıkta onun, üstüne yoktur
Şair o dur, ozan o dur, tel o dur
Ilımlıdır, dosta emeği çoktur
Kültür o dur, Erkan o dur, yol o dur
Niyeti âşıklık, ağı örnektir
Uzağı yakını, iyi görmektir
Redif, ayak, uyak, gülü dermektir
İrfan o dur, ihsan o dur, hal o dur
Dediğini herkes, iyice anlar
Ehli beyti sever, der ki ey canlar
Meslektaşı olan, bütün ozanlar
İslam o dur, insan o dur, dil o dur
Rayına oturmuş, bir tren gibi
O acı çalıyor, bir siren gibi
Gayriyi görmeyen, bir eren gibi
Latifeci dile bal veren gibi
Uslu odur, yaslı o dur, kul o dur.
Şiirlerinden Örnekler
ALLAH
Cansızlara can veren sen
Damarlara kan veren sen
Şöhret veren şan veren sen
Varsın birsin sen büyüksün
Allah Allah Allah Allah
Muhammet’tir Resulüllah
Bu âlemi kuran sensin
Derde derman veren sensin
Tüm her şeyi gören sensin
Varsın birsin sen büyüksün
Allah Allah Allah Allah
Mehammeden Resulüllah
Ömer, Ali, Ebubekir
Verdiğin nimete şükür
Açtım elim ettim zikir
Varsın birsin sen büyüksün
Allah Allah Allah Allah
Muhammet’tir Resulüllah
Âşık Nuri sana tapar
Şeytanın yolundan sapar
Emretsen kıyamet kopar
Varsın birsin sen büyüksün
Allah Allah Allah Allah
Mehammeden Resulüllah
CANAN
Ömrüm sevdanın elinden indi yarıya canan
Gül gibi açılan rengim döndü sarıya canan
Cennetten seçip verseler güzellerin hepsini
Saçın telini değişmem yüz bin huriye canan
Sevdan beni esir etti çevirdi her yanımı
Çok uğraştım pençesinden alamadım canımı
Emdi benim damarımda iliğimi kanımı
Eridi etim kemiğim döndüm deriye canan
Kokunu özledim senin tenim tenden aralı
Böyle sevda çekilirmi canım candan aralı
Çektim gittin uzaklara beni koydun yaralı
Ayda bir selamın gönder Âşık Nuri’ye canan
KOŞMA
Yaylalarda yaylamızı yaylardık
Türküler çağırır, mani söylerdik
Yaşlı nenelerden masal dinlerdik
Geçti o anılar hani nerede
Allı gelin bürünürdü peçeye
Arı gibi sevdalıydı çiçeğe
Sarılıp yatardık sıcak keçeye
O tatlı uykular hani nerede
Nuri, o zamanın aşığıyım ben
Karanlık günlerin ışığıyım ben
Giden günlerimin maşukuyum ben
Gidenler gelmiyor hani nerede