Yüzde doksan dokuzu Müslüman ve nerdeyse yüzde yüzü yeryüzünün en dürüst, en karakterli ve en namuslu olduğunu iddia ederek sürekli sağa sola ayar verenlerden oluşan güzel ülkemizin insan kalitesini anlamak istiyorsanız eğer şöyle ustalık gerektiren bir işe girişin ya da almak istediğiniz bir ürün ya da hizmetin parasını peşin olarak ödeyin de görün bakalım kalite milletimizin paçalarından nasıl damlıyor!
Mesela bir ürünün fiyatını beş ayrı yerden sorun iki katı da olmak üzere tam beş ayrı fiyatı olduğunu görürsünüz. Sorsanız hepsinin maliyete isyanı var ama aslında hepsinin de üç aşağı beş yukarı maliyeti aynı fakat ti niyet ve aç gözlülük dereceleri farklı.
Parasını kazara peşin verdiğiniz iki gün sonra size verilecek denilen ürün için bakın görün günler haftalar hatta sahtekarına göre aylarca bekleyecek misiniz? beklemeyecek misiniz? İnanın sayısını ancak mikroskopla görebileceğiniz kadar az sayıdaki esnaf hariç beklersiniz çünkü ülkemizin sahtekâr esnaf potansiyelinin ne sınırı var ne de bir durağı.
Dolandırıcıların tamamına yakını ile konuşun ki ben konuştum hepsi delikanlılıkta zirveleri görmüşler ve aşağıya doğru bakınca herkes onların gözünde sinek kadar küçük, karaktersiz ve çapsız insanlardır. Siz ise dürüstlük yemi ile avlanan balık oluyorsunuz bu durumda!
Bu çakma delikanlılardaki yalan çeşitliliği Karun hazinelerinden daha zengindir, aldığınız ürün hazırdır ama küçücük bir parçası vardır onu bekliyoruz diye başlarlar yalana, ürün yola çıkmak üzere diye devam ederler ve tam yola çıkınca bir kaza yaptırırlar eğer bunu yemezseniz ya birileri ölür aniden ya da eşi çocuğu trafik kazası geçirir ve en nihayetinde gün biter, hafta biter ama yalan bitmez bizim çakma delikanlılarda.
Şeytana uyduk diyeceğim de bence şeytan bile bizim usta ve esnaflarımıza uymakta zorluk çeker hatta onların peşinden gelirken kolunu bacağını sakatlar belli mi olur belki bizdeki iki ayaklı şeytanları görünce tövbe edip imana bile gelip görevden affını bile isteyebilir.
Şeytana yalan dolan ve sahtekarlıkta salavat getirten bu tiplerin de unvanları da işyeri logoları da göz alıcıdır aynı oltanın ucuna takılan yemlerin albenisi gibi albenileri vardır. Ha tipleri de iyidir iyi giyinir iyi de arabalara binler görünce bu adamdan sahtekâr olmaz dersiniz de aynen öyle olur adam sahtekarın piri çıkınca apışıp kalırsınız.
Ticari Ahlak denen şeyi tüketen bu zavallı güruh aslında birbirini kazıklayarak ortaya sahtekarlık, iki yüzlülük, alçaklık gibi türlü meziyetli insanların olduğu bir çember kurarlar ve farkında olmadan o çemberde herkes hünerini sergiler, biri diğerini kazıklar diğerine kazıklanan ötekini daha fena kazıklar daha fena kazıklanan tuzağına düşeni ondan daha fena kazıklar ve işin nihayetinde herkesin sırtında bir kazığın dolaştığı kazıklananlar kulübünün bir üyesi oluruz hepimiz.
Yok bu anlattıkların abartı diyorsanız hadi buyurun bir esnafa peşin para verin de bir sipariş verin de görelim anlattıklarım az mı çok mu?
Ha bu arada ben nezaketle yazdım işin sonunda küfürlü yazılar yazmak yok küfrü ancak içinizden edebilirsiniz aynı benim gibi…
Şimdi bu yazı burada dursun daha sonra isim ve unvanları ile beraber ete kemiğe büründüreceğim bu şeytanın hocalarını, düzenbazlığın babalarını, ad soyadı, unvan,adres ve iletişim bileğileri hatta logolarını bile ilan edeceğim…………
Sinan KARAÇAY
Gazeteci Yazar