Yılda 3 kez veteriner tarafından belirlenen zamanlarda aşılama kesinlikle yapılmalıdır
Yaz dönemlerinde meralara şehir dışından hayvan sürüleri geliyor gelen sürülerin hastalıklı olmaları yüksek ihtimal dahilindedir bu durum şehrimize ve ilçemize hayvan hastalıklarının yayılmasında en önemli etken olarak görünmektedir.
ŞEHRİMİZE DIŞARIDAN HAYVAN GİRİŞLERİ YASAKLANMALIDIR
Çiftçilerimiz bölgemizin coğrafi ve iklim şartlarına uygun hayvan cinsi yetiştirmelidirler
Çiftçilerimiz tarafından Sığırların et ve süt verimini artırmak amacıyla vitamin ve minarel madde takviyeleri fazla miktarda verilmesi halinde hayvanların sindirim sisteminde bozukluklar oluşturur hastalıklara karşı dirençleri azalır ve sık sık hastalanırlar. Hastalıklara direnci arttırmak için çoğu zaman yeterli olmaz.
Hayvan hastalıklarında erken tedavi çok önemlidir
Çiftçilerimiz hayvan hastalıkları kuraklık vb gibi durumlarda zararların karşılanmasına yönelik
Tarsim sigortası yaptırmalıdır
Bölgemizde görülen bazı sığır hastalıkları şunlardır;
ŞAP HASTALIĞI
Şap hastalığı yüksek ateş, ağızda akıntı, ağızda ve ayaklarda döküntülü yaralarla kendini gösteren çok bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık sığır, manda, koyun, keçi ve domuzların yanı sıra vahşi hayvanlarda da görülür. Et ve süt veriminde azalmalara yol açarak büyük ekonomik kayıplara neden olması ve ülkeler arası hayvan ticaretini etkilemesi nedeniyle oldukça önemlidir.
Hastalık hasta hayvanların, salya, gaita ve idrarlarıyla bulaşabildiği gibi ahır malzemeleri, yemler, sular, hayvan bakıcıları, ziyaretçiler, nakil araçları, kuşlar ve rüzgar ile de bulaşabilir. Hasta hayvanların bir yerden başka bir yere nakledilmesi yayılmada en önemli faktördür. Yani hastalık hemen her yolla ve çok kolay bulaşır. Hastalık her yaştaki sığırlarda görülebilir, ancak genç hayvanlar ve buzağılar hastalığa daha duyarlıdırlar. Hasta hayvanlarda yüksek ateş, durgunluk, Ağızda, dilde ve dudakların iç kısımlarında döküntüler, ağızda iplik gibi uzayan veya köpüklü bir akıntı vardır. Ağızdaki yaralardan dolayı hayvanlar yem yiyemezler ve çok kısa zamanda zayıflarlar. Hayvan ölmese dahi ekonomik olarak büyük kayıplara yol açar. Bu nedenle kısa zamanda tedavi edilmelidir. Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine haber verilerek gerekli tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Tedavi için hasta hayvanların ağız, ayak ve memeleri antiseptikli sular ile yıkanmalıdır. Yem yeme güçlüğünden dolayı yemler yem çorbaları şeklinde hazırlanarak verilebilir, hatta şişe ile içirilebilir. Ölen hayvanların salya veya yara suları ile bulaşmış otlar, yemler yakılarak hastalığın yayılması engellenmelidir. Hayvanların hastalığa yakalanmasını önleyebilmek için tüm hayvanlar ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yılda 3 defa koruyucu olarak aşılanmalıdır. Dışarıdan hayvan alırken Veteriner Sağlık Raporsuz ve kontrolsüz hayvan alınmamalı ve alınan hayvanlar 15 gün müşahede altında tutulduktan sonra sürüye katılmalıdır. Ahırların önüne bir tabla yaptırılarak içine kireç konulmalı, ahıra girenler ayaklarını bu kirece basarak ahıra girmelidirler.
NOT: ŞAP HASTALIĞINA KARŞI TÜRKİYEDE SAT 1 AŞISI KULLANILMAKTADIR
ANTRAKS (DALAK – ŞARBON)
Dalağın şişmesi ile karakterize, mera mevsiminde daha çok görülen salgın bir hastalıktır. Hastalık bulaşıcı olup ani ölümlere sebep olur. Hastalık sığır, koyun, keçi, manda, at, deve, fil, domuz, köpek, kedi ve kanatlılarda görülür, insanlara da bulaşır. Hastalığa yakalanan hayvanlar ölümden bir-iki gün önce, süt, dışkı ve idrarlarıyla etkeni çıkarırlar. İyileşen hayvanlar ise, bir süre daha süt ve idrarlarıyla etkeni etrafa saçarlar. Hastalık sindirim, solunum ve deri yolu ile bulaşmaktadır. Hastalık bir hayvandan diğerine direkt olarak bulaşmaz. Bulaşma Antraks sporlarıyla bulaşık yemlerin yenilmesi, suların içilmesiyle olur. Etken alındıktan 24 saat sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastalık hızlı seyir gösterir, vücut ısısı birden bire 40-42.5 ºC ye yükselir, sonra ateş aniden düşer ve hayvan 3-4 gün içinde ölür. Hastalarda iştahsızlık, durgunluk, titreme, süt veriminde azalma, solunum güçlüğü, önceleri kabızlık, sonraları kanlı ishal ve kanlı idrar görülür. Hayvanlarda ölümden hemen önce veya sonra ağız, burun, anüs ve genital kanaldan koyu katran gibi kan gelir ve kan asla pıhtılaşmaz.
Hastalık hızla geliştiğinden genellikle tedaviye fırsat kalmadan ölüm görülür. Tedavide antibiyotikler ve vitaminler kullanılmakta ve iyi sonuçlar alınmaktadır.
Ölen hayvana otopsi yapılmamalı, en az 2 metre derinlikte çukur açılarak gömülmeli ve üzerine sönmemiş kireç dökülerek kapatılmalıdır. Ahır mutlaka dezenfekte edilmelidir. Antraks ihbarı mecburi bir hastalıktır ve hastalık çıkan yerlere karantina uygulanmalıdır. Hastalıktan korunmak için yılda bir kez aşı yapılmalıdır.
BRUSELLOZİS (YAVRU ATMA)
Brusella; sığır, koyun, keçi, at, eşek, domuz ve köpek gibi birçok hayvanda yavru atmaya neden olan ve kısırlık yapan bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık hayvanlardan insanlara bulaştığından Veteriner Hekimler, hayvancılıkla uğraşanlar ve kasaplarda hastalık riski oldukça yüksektir.
Hasta hayvanlara ait atık yavru, yavru zarları ve yavru sıvılarının yemlere, meralara ve sulara karışması ile hastalık bir hayvandan diğerine bulaşır. Hasta hayvanlar süt, üreme organından gelen akıntı, idrar ve dışkı ile bol miktarda mikrop saçarak hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Hasta boğalar çiftleşme sırasında hastalığı dişi hayvanlara bulaştırırlar.Hastalık etkeni alındıktan sonra belirtiler 2 hafta ile 1 yıl arasında ortaya çıkmaktadır. Hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla yavru atan hayvanlar sürüden ayrılmalıdır. İnsanların hastalıktan korunması için sütlerin kaynatılarak içilmesi, çiğ sütten yapılan peynirlerin 3 ay geçmeden tüketilmemesi gereklidir.
MASTİTİS (MEME İLTİHABI)
Meme dokusunun iltihaplanmasına mastitis denilir. Mastitis bütün meme loblarında görülebildiği gibi bir veya iki meme lobunda da görülebilir. Mastitis sütün yapısında değişikliklere ve süt veriminde azalmaya neden olur, tedavi edilmezse memelerde körelmeye yol açabilir.Mastitisli memede kızarıklık, şişlik, sıcaklık ve ağrı vardır, süt bulanık renkte ve pıhtılıdır. Bu hayvanlarda hastalığın tespit edilebilmesi için 15 günde ya da ayda bir kez CMT testi yapılmalıdır.Mastitisten korunmak için temizlik ve sağım kurallarına uyulmalı, ahırın temizliğine ve dezenfeksiyonuna özen gösterilmelidir.
Hazırlamış olduğumuz hayvan hastalıkları ve alınması gereken önlemler raporumuzu
Çiftçilerimiz, Muhtarlarımız ve Veteriner hekimlerimizin önerileri ve talepleri doğrultusunda kamuoyuna açıklama yapmış bulunmaktayız
Saygılarımızla
ÇILDIR DERNEKLER FEDERASYONU