Tarih: 17.10.2025 14:14

BİR DİZİ AHLAKSIZLIK

Facebook Twitter Linked-in

             Bir ülkenin üzerinde yükseldiği manevi direklerin dibine nasıl dinamit konulur diye sorarsanız sizlere bugün ülkemizdeki Televizyonlarda yayınlanan dizileri izlemenizi tavsiye ederim. Bu durum o kadar vahim bir hale gelmiş ki geçen gün sosyal medyada yayınlanan bir vidoda Ruslar ülkelerinde yayınlanan Türk dizilerinin toplum Rus aile yapısını ve toplum ahlakını bozduğu gerekçesi ile bu dizilerin kaldırılması için eylem yapıyorlardı. Hani şu rahatlıkları ve serbestlikleri ile bizim hor gördüğümüz Ruslar ailelerini bizim dizilerden korumak için eylem yapıyorlar.

Peki Ruslar ne kadar haklı?

             İki gün Televizyonları açıp izleyin şöyle bir dizilere bakalım; Her şey onu büyüten ve emek veren amcasının karsına göz koyduğu Behlül Efendi ile onu seven eşinin yeğeni ile her türlü rezilliğe imza atan Bihter ile başladı.

Sonrası mı?

             Komşusunun karsına göz koyan mı, kardeşinin karısına sözüm ona âşık olan mı, ortağının karısı ile düşüp kalkan mı, yengesine bakan mı, kardeşine sevdalanan mı, ekmeğini yediği adamın karısı ile her türlü rezilliği yapan mı, komşusu ile ilişkiye girenler mi, gelinine elleri ile başka koca bulan babalar mı, öz amcasının çocuğu ile her türlü rezilliği yapanlar mı, kayınvalidesine yani annesine yan gözle bakan adamlar mı, üvey kızı ile yatıp kalkanlar mı ? yani aklınıza hayalinize gelmeyen ne kadar rezillik varsa bizim dizilerde adına YASAK AŞK denilerek milletin ruhuna, aklına ve kalbine işlendi.

           Televizyonda gündüzleri yaşanan bir sürü ahlaksızlıkları araştıran ortaya çıkartıp filim gibi izleten programlar yetmemiş gibi akşamları da millete lüks evlerde, muhteşem arabalara binilip, tekneler ile denizlere açılan, rüyada bile görülmeyecek hayatları model hayatlar olarak sunup toplum bilinç altına bu hayatları hedef hayatlar olarak yerleştiren diziler bir de bu hayatların içerisine iğrenç, çarpık ve ne kadar ahlaksız ilişki varsa onları da koyarak süsleyip milletin evinin baş köşesine insanlarında kalbine, zihnine ve aklına oturttular.

             Sonrası mı sonrası belli kendine haftanın yedi günü saatlerce sanki doğal ve olması gereken hayatmış gibi gösterilen ve bilinç altına yerleştirilen heyecanı bol, adrenalin seviyesi tavana kadar olan ve aslında içerisi rezillik ve iğrençlik dolu hayatı yaşamak için imkanları dahilinde çabalayan ve çabaladıkça ahlaken yerin dibine batan bir millet çıktı ortaya.

            Televizyonların bu iğrenç hayatları insanların kalbine ve bilinç altına işledikten sonra ellerdeki telefonlar ve sosyal medya ağları ile de örülen milyonlarca cahil ve ahlaken fakir insan hiçbir aklı başında insanın yapamayacağı şeyleri gayet normal ve sıradan şeylermiş gibi birkaç dakika heyecan yaşamak adına bu rezalet çukurunun içine kendini atmakta ve çıkmak için de debelendikçe dahada fazla batmaya devam etmektedir.

            Eskiden bir Türk Aile yapısı diye bir kavram vardı içinde sevgi, saygı ve ahlakı barındıran bakın bakalım son günlerde hiç böyle bir şey duydunuz mu? Aşkın ve Sevginin de kendi içinde ahlakın ve mukaddesin olduğunu unutup yasak aşk denen rezillik ile masum aşkların yerini değiştirdik.

          Televizyonlarda yaşanan bu içindeki rezillikleri insanlara Aşk ve Sevgi diye dayatan zihniyet bu toplumu adeta sanal bir şekilde zehirlemekte ve başta aile olmak üzere tüm toplumun temeline dinamit koymaktadır.

         Herkesin gözü bu diziler ve sınırsız sosyal medya sayesinde zenginlik, gösteriş, şatafat, lükse ve bu renkli hayatların içine zerk edilmiş adına sevgi ve aşka denilen ama hayvani duyguların dışa vurumundan öteye gitmeyen ahlaksız ve edepsizliklere çevrilmiş durumda.

         Durum o kadar vahim bir hale gelmiş ki ülkede boşanma sayısı dört katına, cinayet sayısı ise beş buçuk katına çıkmış ama toplum bundan halen rahatsız olmazken bu dizileri sattığımız bu konularda en geniş ve rahat dediğimiz Ruslar bile rahatsız olmuşken bizde ise hiçbir sorun yokmuş gibi ekran başında Televizyon izlemeye devam eden milyonlar ile birlikte derin bir uykunun kollarında uyumaya devam ediyoruz.

Sinan KARAÇAY

Gazeteci Yazar




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —