Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ


YENİDEN DİRİLMELİYİZ YENİDEN

İkinci Dünya Savaşı çılgınlığı


    İkinci Dünya Savaşı çılgınlığı, 60 milyondan fazla insanın ölümü ve 100 milyonlarca insanın savaş sonrası felaketiyle sonuçlanandı. Bu insanlık tarihinin yaşadığı en büyük travma idi. İnsanlık bilim ve teknolojide ilerledikçe, kendisini tehdit eden felaketleri ve mutsuzluğu da büyüdü. 10 Aralık 1948´de Paris´te toplanan Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi´ni ´oy çokluğu ´ ile kabul ederek; insanlığımızın asgari müştereklerini koruma kararı aldı; uluslararası ilişkilerde güç kullanılmayacak ve temel insani değerler bakımından herkes aynı haklara sahip olacaktı.

    Ne var ki, yıllar geçtikçe insanlığın içindeki kötülük ve yok etme duygusu daha çok beslendi ve büyüdü. Yaşlı ve yorgun dünyamız, üretilen termodinamik güçler ve nükleer silahlarla daha büyük tehditlerin hedefi haline geldi. Çılgınlıklara çare olarak düşünülen Birleşmiş Milletler´in yaptırım gücü ise, yıllardır güçlüden yana işledi ve büyük ümitlerin bağlandığı temel ilkeler yok sayıldı.
    Güçlü ülkelerin zorbalığı, dünyayı cehenneme çevirirken, BM Güvenlik Konseyi ancak kınamakla yetindi ve müthiş bir illizyonla ´canbaza bak!" rolünü oynadı. Genellikle güçlü ve zengin ülkelerin sebep olduğu savaş ve ölümler, yalnızca kınanarak geçiştirildi. 1948´de kabal edilen ilkeler yalnızca sözde kaldı; içeriği boşaltılmış sözlerde...
İşte tam bu noktada "Dünya beşten büyüktür!" itirazı, bütün acıların tutunduğu/tutunacağı bir umut haline geldi/gelecek. Elbette dünya, çıkar eksenli düşünen 5 büyük devletin insafına/insafsızlığına terk edilemez/edilmemeli.

     Çıkar endişesiyle kalbi kurutulan dünyaya; "Yerdeki karıncaya ulu bir nazarım var!.." diyen değer eksenli Yunusca dokunuş için yeniden dirilmeliyiz, yeniden.

Dünyanın umudu olmalıyız...

Prof. Dr. Ramazan Korkmaz