Olcay Kasımoğlu


YAŞAM DEĞERLİDİR

Kültürel değer yargılarını...


   Kültürel değer yargılarını sadece öğretmek değil, eğitileni; değerin ve değerlerin bilgisiyle donatmak gerekiyor.

    Davranışlarımızda daha iyiyi yakalamanın yolu da duygularımızı sağlatmaktan, onun yolu da düşüncelerimizin doğru biçimlendirilmesinden geçer. Ve ?Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara ihtiyacı var.?

     Yaşadığımız evrende, insan davranışları, sözleri o kadar özden yoksun ki, ortak değerleri bir arada tutmaya yetmiyor. , Vicdan ve merhametin coğrafyası, insan zaaflarıyla delik deşik olmuş, kalpler kilide vurulmuş. Çığlıklar çığırtkan ve insan aklı ezber bozmuyor.
Bu durumda;
    Ölümün kanıksandığı, sizden bizden algısına dönüştüğü yerde, hangi vicdandan bahsedebiliriz ?
    İnsanların bencilliği ile başlayan kayıtsızlık, zamanla içselleşerek; akılsızlaşmayı, vicdansızlaşmayı ve beraberinde omurgasızlaşmayı başlattı.
Sevgiye kayıtsızlık, şiddete kayıtsızlık, yaşananlara kayıtsızlık, emeğe kayıtsızlık almış başını yürümüş.

?Hissetmediğimiz yaraları iyileştiremeyiz.? demiş S.R.Smalley.

?Başkalarından uzak durabilirsiniz ama kendinizden değil. İçinizdeki bildiğiniz değil, bilmediğiniz sizi yönetir. Önce içinize sonra çevrenize bakın ve ilgi gösterin; yıkıcı bir sona doğru gitmemek için?
Kendi hayatının anlamını değil, başka hayatların anlamı üzerinden yaşama yürüyenler, kendi hayatlarının yaratıcısı nasıl olabilirler?

Nereden gelirse gelsin her türlü şiddet, insan vicdanını rahatsız etmeli.
Şiddetin her türlüsüne karşıyım, kayıtsızlık da bir şiddettir. İnsanlar acı çekerken bundan rahatsız olmuyorsan, vicdanının sesini çoktan susturmuşsun demektir.

İnsan onurunun ayaklar altında çiğnendiği; nefret söylemleriyle, insanların kutuplaştığı, kapitalist düzenin egemen olduğu bir dünyada, kıyımlar, hırslar, kılıç gibi yontarken ömrümüzü;

Sevemedim yarım yamalak insanları, yarım yamalak sevdaları, yarım yamalak iyilikleri, yarım yamalak yaşanan hayatları, dilin altında dönen dolapları?
Gösteriş budalası kuklacıları, kendini bulamayan aymazları sevemedim..
Yaşamak ve yaşatmak hakkının akla karanın tam ortasında kalmasını sevemedim..
Sevemedim kendine namusluları, kendi kapısına gelinceye kadar yüz maymunu oynayanları sevemedim..
Sevemedim, kendini bulamayanları, aydınlığa düşmanları sevemedim?

Ne güzel demiş Dante;

?Başkalarının ekmeği acı,
başkalarının merdivenlerinden
çıkmak eziyetlidir.?

Hayatımızın sözcüsü başkaları olmasın. Yolumuzu ?Bizi yok sayarak? belirlemelerine izin vermeyelim.

Cesaret,, dayanışma, umut etmek, düş gücüyle sonsuzu düşlemek insanoğlunun sahip olabileceği en büyük zenginliktir.
Hep beraber yürüyerek çıkacağız bu çağın çelişkilerle dolu güncesinden.
Çıkacağız bu karmaşa, karanlık günlerden aydınlığa.

Yaşatmak, yaşamak bir değerse, duyarlılık da bu sürecin tamamlayıcısıdır.
İnsan olalım, insanca yaşayalım, yaşatalım yeter.