TUT-TUTMA
Kutsal bir aya başladığımız bu anlamlı günlerde, yaşadığımız dünyanın karmaşası, insanımızın çelişkilerle dolu bir hayat seyri içinde bulunması ve de tezatlar içindeki hayatımızın ahlaki ve dini bazı davranış biçimlerindeki olumsuzluklarını üzülerek izliyoruz. Affınıza sığınarak bazı ahlaki konularda ve manevi dünyamızı bir düzene sokmaya çalıştığımız bu kutsal ayımızda naçizane görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Oruç tut ama
Gıybeti, dedikoduyu, kabalığı kalbinde tutma.
Oruç tut ama
Yolsuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı, aklında tutma.
Oruç tut ama
Kini, nefreti, zilleti gönlünde tutma.
Oruç tut ama
Yalanı, iftirayı, karalamayı dilinde tutma.
Oruç tut ama
Hileyi, şeytanlığı, alçaklığı zihninde tutma.
Oruç tut ama
Adaletsizliği, hukuksuzluğu, haksızlığı hedefinde tutma.
Oruç tut ama
Şiddeti, illeti, zulmeti yanında tutma.
Daha farklı bir ifadeyle söyleyecek olursak;
Sözünü tut,
Özünü tut,
Dilini tut,
Nefsini tut,
Kendini tut,
İşini tut,
Sevgiye, saygıya giden yolunu tut,
Bir sanatın, bir işin ucundan tut,
Zihnini ve ruhunu sağlam tut,
Hoş görüyü el üstünde tut.
Sonra orucunu;
Ayıba karşı,
Utanmazlığa karşı,
Vicdansızlığa karşı,
Vefasızlığa karşı insani ve İslami duygu içinde tut.
Muhtaç olanın elinden tut, zalimin yakasından tut, orucunu yalandan, riyadan, iftiradan uzakta tut…
Bunları yaparsan eğer ben de sana Türkçe bir ifadeyle “iftarın kabul olsun”- (avız açar kabıl bolsın…!) Derim.