Onların istediği; karar veremeyen, karar alamayan ve aciz bir Türkiye.
Böylesi bir dönem Eski Türkiye´de olsa; Gürcistan sınırı kaynar, İsrail tepemize biner, Ruslar Doğu´da fırsatçılık yapar, Ermenistan teröristlere sınırları açar, Avrupa Batı Trakya´daki Türkleri rahat bırakmaz ve silah tacirleri kapımızda sabahlardı. Hatırlayın.
Başbakan, Cumhurbaşkanı ile kavga etsin. Muhalefet iktidarı her gün iftira bombardımanına tutsun. Halk sokaklarda birbirini öldürsün, mezhep ayrışmaları ile düşman kamplar oluşsun?
Şehit haberleri köy köy kasaba kasaba memleketi inletsin.
Yalılarda ve boğazın sularında şerefsizce kadeh tokuştursunlar.
Adalarda ve özellikle Büyükada´da memleketi bölme/parçalama/yutma üzerine istedikleri alçakça toplantıları yapsınlar ve siyasi pezevenkler siyasi fahişelerle birlikte etraflarında fink atsın?
Kürtlükle ilgisi olmayan, Alevilikle uzaktan yakından bağı bulunmayan; ama kardeşlerimizin yanında ?sinsice ve alçakça boy gösteren? talimatlarını batının karanlık kuytularından alan bölücülüğün zirvesindeki bu alçak sürüsü, fitnenin dibine vurulsun istiyor.
Mukaddesatçı, milliyetçi ve vatansever her kesimden insanımız aşağılansın, çarıklı muamelesi görsün istiyorlar.
İlim ve eğitimde ilerlemesin, çocukları alt seviyelere mahkum olsun istiyorlar. Bu çocukları kolaylıkla diledikleri örgütlerine kaydetmeyi diliyorlar. ?Gezi ve benzeri olayların altyapısında yer alsınlar yeter? diyorlar.
Bunlar böylesi bir Türkiye´den haz duyuyorlar.
Ama öyle olmadı.
Musul iddiamız İngiltere´ye rest,
Halep manevramız ABD´ye ayar,
Kerkük davamız İran´a şah çekmektir.
Bu çevreleme ve kuşatma harekatına karşı; Türk milletinin Hilal Taktiği´dir.
Haçlı azgınlığına gem vurmaktır ve dik duruştur.
Üç vakte kadar, çok şey gelir.
Dana´nın kuyruğu kopar. Yakındır.
ABD´nin ne hallere düştüğünü iyi hesaplayın. Avrupa´nın strateji yoksunluğunu iyi görün.
Hesap yapamayan Batı´nın ne durumda olduğunu bir anlayın. Onların istediği karar veremeyen, karar alamayan ve aciz bir Türkiye. Bütün hesapları bunun üzerineydi.
Bölgesinde pasif bir Türkiye varken; Körfez ülkelerini, Suudileri, Irak ve Pakistan gibi ülkeleri istedikleri gibi yönetiyorlardı. İstemedikleri yönetimleri, ilgili ülkelerdeki beslemeleri ile alaşağı ediyorlardı.
Terör örgütlerine muhtaç şekilde varlığını sürdüren bir Batı´dan korkmaya gerek yok.
Hak üzerine kurulmayan hiçbir yapıdan korkmaya gerek yok.
Alçaklardan, hainlerden ve şerefsizlerden korkan alçak olsun. Yolundan dönende.
Bölgede terör örgütleri maarifetiyle İran´a yakınlaşarak; Yemen, Lübnan, Suriye, Irak´ta bulunan Şii unsurlar üzerinden bir mezhep savaşı organize ediliyor. Bu oyunu bozacak yegane ülke TÜRKİYE´dir.
Masalarda kurdukları; PKK, Fetö, Haşdi Şabi ve Hizbullah soslu Haçlı birlikleri eliyle İslam Dünyasını yeni yüzyıla hazırlık için parçalamak ve yönetimciklerle şekillendirmek istiyorlar.
İslam Ülkelerini ve İslam medeniyetinin ana unsuru olan memleketleri yakıp yıkmak istiyorlar.
Planlarındaki nihai hedefleri Kabe´dir. Umman, Yemen, Irak ve Ürdün ile çevrili Suudi Arabistan´a dönük tehditlerin amacı hep budur. İsrail yukarıdan bunun hesaplarını yapıyor. Sessizliğinin tek izahı bu.
Şii terör örgütleri eliyle Sünni kentleri ve sünni kardeşlerimizi; sözde sünni terör örgütleri eliyle de Şiileri katletmek ve İslam Dünyasına yeni yeni Kerbela´lar açmak istiyorlar.
Yeni Yüzyıl´ı İslam Alemi´ne kaos yüzyılı olarak yaşatmak istiyorlar.
Büyükçe adalarda yaptıkları 15 Temmuz planları aslında çok daha büyük.
Amaçları Türkiye´de büyük bir kaos. Terör ortamı ve katliamlar?
Finalde bu bahane ile ülkemizi NATO´nun müdahalesine açık hale getirmek. İslam Dünyası´nı ketenpereye almak.
Sevkıyatlarımız, Fırat Kalkanı ve Cerablus operasyonlarımızdaki ciddiyet tüm planlarını alt üst etti.
Her gün ardı ardına kurdukları terör örgütleri ve devşirdikleri terörist yapılar hep bu telaşın sonucudur.
Türkiye artık talimat alan bir ülke değildir.
Kazanırsak tek başımıza kazanmayacağız?
Ölürsek de tek başımıza ölmeyeceğiz?
Bu böyle biline.
