Olcay Kasımoğlu


SARACAK SARSACAK İLETİŞİM

Günlük hayatta, iletişim içinde...


Düşündüğünüz/ söylemek istediğiniz,
Söylediğinizi sandığınız/ söylediğiniz,
Karşınızdakinin duymak istediği/ duyduğu,
Anlamak istediği/ anladığını sandığı/ Sylviane Herpin

Günlük hayatta, iletişim içinde olduğumuz insanlarla değişik olaylar yaşarız. Kimisiyle birlikte çalışır kimisiyle de sadece selamlaşıp geçme şeklinde münasebetlerimiz olur. Bazılarıyla da dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaşırız. Hayallerimizi, isteklerimizi anlatırız. Dostluğu, arkadaşlığı, kardeşliği, sırdaşlığı paylaşırız. Bazen de kırılırız birbirimize, yanlış anlaşılmalar yaşarız. Bütün bu yaşananlar içerisinde önemli olan samimiyet ve içtenliktir. Olaylara bakış açımız ve anlamaya niyetli olmak sorunların çözümünde en önemli noktadır. Gerçekten anlamak isteyen insan, hem duygusal zekasıyla hem aklıyla konuyu gerçek bağlamından saptırmadan, özünü yozlaştırmadan, karşısında ki kişiyi potansiyel suçlu ilan etmeden, yargılamadan anlamaya niyetli olmalı.

Sadece kendi penceremizden değil, karşımızda ki insanın da penceresinden bakarak objektif olabiliriz. Bize yanlış gelen onun doğrusu olabilir, hem kime, neye göre doğru ? Bir eğriden doğruya giden yolda olabilir, kim bilir! Hem bazen bazı şeylerin mantıklı bir izahı da yoktur. Yeter ki marazi ve psikopatlık derecesinde olmasın davranışlar.

İnsanın karakterinde mütevazılık, hoşgörü, hakkaniyet, cesaret, sabır, çalışkanlık, sadelik gibi vasıflar varsa, bunlar insanda güven uyandırır. Fakat bunların bir insanda olması sağlıklı bir ilişkinin ve iletişimin devamı için yeterlimidir ? İyi insan olmak, her zaman doğru davranacağımız anlamına da gelmez. Çok zeki, medeni ve çağdaş düşünen bir insan olabiliriz. Yeri gelir çok ince bir detayı görmeyiz. Başkası açısından taşıdığı hassasiyeti anlayamayız. Kaldı ki çok önemli olmayabilir de üzerinde durduğumuz şeyler. İnsanız ve sevdiklerimiz için bazen hiç istemediğimiz şeyleri de yaparız. Yaptıklarımız, söylediklerimiz bazen kendimizi aşar, fazla kasmaya gerek yok, insanız.

Her istediğimi söylerim, her istediğimi yaparım diye bir dünyada yok. Kaldı ki böyle bir anlayışın içinde samimiyet ve içtenlikte yok. Birini eleştirirken yada size yanlış gelen bir davranışı onaylamadığınızda önce kendinize bir bakın acaba ben on numarayıyım, benim hiç mi eksikliklerim yok, karşımda ki insan ve insanlar beni severken hep iyi yönlerimden dolayı mı seviyorlar? Onaylamadığım yada anlayamadığım bir davranıştan dolayı onu yargılamam, hoş görmemem onu kötü biri mi yapıyor.? Liste uzar gider. Amacınız ilişkiyi bitirmekse, yaşamınızdan çıkarmaya niyetliyseniz karıncayı fil yaparsınız. Yoksa, insan eksileriyle, artılarıyla bir bütündür. Sevgi dolu insan olun, iyi niyetli olun yeter.

Bunun yanında hiç kimse kusursuz değildir. İnsanız, zaaflarımızla, tutkularımızla, hatalarımızla, sevaplarımızla, dedik ya her şeyden önemlisi samimiyet ve içtenlik. Özellikle ikili ilişkilerde her zaman olmasa da bazen duygusal zeka ağır basar. Bütün ilişkiler nihayetinde güven ve samimiyet üzerinden anlam ifade eder. Ne olursa olsun hepimiz insanız, bazen doğru olmadığını bilsek de Müslüm Gürses´in ?´Sev Beni´´ şarkısında olduğu gibi içten ve korkusuz bağırırız sev beni. Yeter ki sevmeye ve geçinmeye niyetiniz olsun. Bütün yanlış anlaşılmaları, huysuzlukları tuzla buz edersiniz.

Kendinize kusursuz bir insan arıyorsanız, yerin altı bunlarla dolu. Güvenin ve sevin, sağlıklı sevgi bilincine sahip çıkan çok az insan kaldı günümüzde. Çoğunluk, söylemlerin peşinden gidiyor. Sevgiyi kutsamak yerine, gösteriş ve şatafat içinde bir yaşamı insan kardeşlerinin gözlerinin içine sokuyor. Sevgiden bıkıyorlar, sıkıldım diyorlar, nasıl olsa ortalık benim gibi sıkılanlarla dolup taşıyor yani sıkılanı karşılayan da, uğurlayan da çok. Kimse sevginin diliyle konuşmuyor. Sadece sevin ya sevin, bu kadar kasıntı niye ? Sevdiğinize seslenmek için başka sözcüklere de ihtiyaç yok, sade ve duru olun yeter. Sevdiğinizi marazı değil sıcak, sımsıcak kıskanın, sağlıklı kıskanmayı bile özgürlüğe müdahale olarak algılayanlarla bir daha istişare edin, görmüyorlar sevginin özünde ki balı ve çeşit çeşit çiçekleri, oynaşan kediler gibi sokulgan kelimelerin kıymetini.

Değil mi ki gönül ilişkilerin pazarlık payı olmaz yoksa eksik ve yavan kalır. İnsan duyguları naiftir, incedir, esnektir. Esnek olduğu için hoşgörü ve anlayışla beslenir. Sadece mantık ve akıl yoluyla açıklarsanız esnekliğini yitirir, sevginin devinimi ticari bir birlikteliğe döner. Anlaşılır olmak çok büyük bir lezzettir. Her ilişki özen ve itina ister.

Anlaşılır Olmak

Dünya yeterince karışık, gelin anlaşılır ve tutarlı olalım. Birlikte olduğumuz insanlar kendilerini güvende hissetsinler. Anlaşılır olmak hayatta yeni fikirlere açık olmayı kolaylaştırır. Sağlam ve anlaşılır olmak, insanların güvenle bir arada çalışmalarını, risk almalarını ve kendileri olmalarını sağlar. Anlaşılır ve tutarlı olmak karşımızda ki insanlara rahatlık hissi verir, güven duygusu sağlar. Bunun için akıl oyunlarına ihtiyacımız yok. Samimi ve içten olmak yeter.

Ne kadar ayrı fikirlerde olursak olalım insanları birleştiren duygulardır. Sevgi her zaman hissettiğimiz, özgürlük ise her zaman istediğimiz bir şeydir. Özgürlük öğretileri ve toplumdaki sözleşmelerimizi yener. Kesinlik akılla açıklanabilir ama duygular taşıyan insan karşısında, kesinliğin hiçbir kıymeti yoktur. Sevgi bir düşünce ürünü değildir, sevgi bir zeka oyunu da değildir. Sevgi nesnelleştiğinde, bir metaya ve ego tatminine döndüğünde bütün mecrası değişir. Özellikle sevgiyle kurulan bağlarda en etkili iletişim gönül birliğidir buda nihai noktada hayat birliğini oluşturur burada samimiyet yoksa gönüldaşlık olmaz.Üstüne basın, adına çağdaşlık denilen safsata içi boş söylemlerin.

Bütün ilişkilerde olumsuz diye nitelendirdiğimiz davranışları kişiye yamamadan, kişiselleştirmeden tamamen teorik düzeyde anlatmak önemli. Özellikle ikili ilişkilerinizde anlaşılmadığınızı, yanlış anlaşıldığınızı hissediyorsanız bunu sadece mantıkla izaha gitmeyin lütfen. Sevdiğiniz ve değer verdiğiniz biriyse anlamaya çalışın. Duygusal iletişimin yoğun olduğu gönül ilişkilerinde bazı şeylerin mantıklı bir izahı yoktur.

Kendini insanlardan bir insan olarak görmek bütün egoları, meziyetsiz meziyetleri siler temize çeker. Birde açık iletişimde açık sözlü olmakla, patavatsız olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Herkese sevgi, saygı ve samimiyetle muamele etmek Hz. Ali ne güzel demiş: ?İnsanlar içinde bir insan ol.? Sade, yumuşak ve sevecen.

Dinlemesini Bilmek ve Anlamak İçin Dinlemek

Kendimizi ve doğayı tanımak için, duyguları, düşünceyi ve eylemi uzlaştırmak için, bireysel ve toplumsal yaşamı uyumlaştırmak için, bencilliğe karşı cömertliği anlamak ve yaşamak için, ayrımların karşısına bütünleşme fikrini koyarak; hoşgörü, sevgi, anlayış, saygı gibi değerleri anlamak ve yaşamak için, yaşamın bilinçli bir kaşifi olabilmek için, daha iyi bir dünya ve iyi bir yaşam için; insan olduğunun farkına varan, maddi ve manevi faaliyeti sırasında hem kendi hem de toplum hayatının şartlarını oluşturan motivasyon ve eğilimlerini iç çatışmaları azaltacak şekilde örgütleyip kaynaştıran; diğer kişilik ve karakterlere karşı uyumlu davranış sergileyen, başkalarını türlü açılardan ve değişik yöntemlerle değerlendirebilen kişilikli insanlara ihtiyacımız var.

Ve dinlemesini bilen insan, sorunların tespiti ve çözümünde daha az hata yapar. Dinleyerek daha iyi gözlemler yapar. Farklı bakış açıları edinir. Ön-yargıdan uzak objektif kararlar verebilir. Problemlere yeni çözüm yolları bulur. İnsan kendi iç sesini dinlediği zaman başkalarının sesine de derinlik kazandırır. Empati yeteneğini geliştirir. Başkalarını duygu ve düşüncelerine, kim olduğuna ve neler yaşadığına daha derinlemesine yaklaşır.

Kendimizi dinlediğimiz de güçlü ve zayıf yanlarımızı keşif ederiz böylece başkalarının da artı ve eksilerine yaklaşım tarzımız değişir. Daha insanı bakış açıları kazanırız. Dinlemek öze inmektir, bakılan ama görünmeyenlere dokunmaktır. Karşımızda ki insanlara gönül gözüyle dokunduğumuz da biz onun en yakını oluruz. İnsanların duygularını anlamak kendimize olan güveni artırdığı kadar başkalarının da bize güven duymasına neden olur. İlişkilerin kırılganlığını ve insanlar açısından taşıdığı önemi anladığımız zaman daha dikkatli ve özverili oluruz. Başkalarının duygularını örselemeden onları anlamaya çalışırız. Kendimize ve başkalarına kulak verdiğimiz zaman evrende bizi dinler.
Yoksa, neden ve niçinlerle, endişe ve kuruntularla geçen bir yaşamın değer ve anlamı ne kadar olabilir ? Mutluluğu sağlayan en temel duygu, sev