SİNAN KARAÇAY


PENDİK

Yer ;Pendik 15 Temmuz Şehitler Cami Avlusu...


Yer ;Pendik 15 Temmuz Şehitler Cami Avlusu
Tarih: 18 Aralık 2016
Saat: 15:45 Sıraları

 

Caminin bahçesi hınca, hınç dolup taşıyor cumartesi sabahı terhisine 23 gün kala belki de teskere alışverişine çıkmış ama pazar günü ikindi namazından sonra musallada ay yıldızlı bayrağa sarılı orada yatan üç kardeşin en küçüğü Ulaştırma Er Göksal Mustafa Ağaçyetiştiren´in aziz naaşının başındayım.
Herkes koşup gelmiş camiye, devlet büyükleri, siyah plakalı kocaman siyah paltolu kelli felli adamlar, genç, yaşlı, kadın, erkek binler burada. Her rütbeye tabi komutanlar var hem de her sınıftan kara, deniz, hava ve jandarmadan. Daha dün 44 arkadaşını şehit veren kahraman polislerimizde orada.
Herkes pür dikkat hoca efendiyi dinlerken kulakları sağır, yürekleri ağır yaralı eden o ses yükseldi birden ´YAVRUMMMM´ diye.
Bu 20 sene ninnilerle büyüttüğü, halaylarla askere gönderip al bayrağa sarılı tabutunu karşılayan bir ananın feryadından başkası değildi.
Bütün gün kulağımda çınlayan bu ses ile hemen sağ yanımda başı önde ellerini bağlayıp ağlamaklı gözlerle şehidinin tabutunu görmeye çalışan daha 15 yaşında olan can pareme, uğruna bir değil bin kez canımı vereceğim biricik oğluma Oğuzhan´ıma baktım. Bir anda ya bu feryadın sahibi ben , tabuttaki de gözlerine bakarken bile yüreğimin cız ettiği evladım olsa ben ne yapardım dedim.
Değil bu anı yaşamak düşünmek bile yüreğime binlerce okun saplanmasına neden olurken bu Ana acaba ne yapar diye iyiden iyiye düşünmeye başladım.
Elbet şehadet ebedi cennetin kapısının anahtarıydı ama ya arkada kalanlar nasıl bir ateşle kavruluyor yarabbi dedim kendi kendime.
Bir anlık düşüncesi bile aklımı yitirtecek bir acıyı belki de onlarca yıl yaşayan yürekler ne hale gelir yarabbi. 
Tekbirler ile omuzlara alınıp, top arabasına konan şehidimin aziz naaşı tören adımları ile önümüzden geçerken yarabbi bu acıya dayanacak yürek ver diye yalvardım içimden. Bir elim oğlumun omuzuna gitti o kadar sıkmışım ki sanki benden alacaklar gibi bir anda ´Baba sen benim omzumu sıkmayı bırak yürüyelim´ demesi ie irkildim. Benim omuzundan tutacak evladım yanımdaydı ama şehit babasının eli bir daha evladının omuzuna değmeyecek, gül kokusunu duymayacaktı. Bütün gün izledim evladımı habersizce, korkarak ve irkilerek ve her baktığımda ben bu kadar büyük yüreğe sahip değilim, ben bu kadar büyük acıyı taşıyacak kadar büyümedim yarabbi al canımı ama yaşatma bana bu acıyı diye dua ettim. Her duama hiçbir babaya ve anaya cami avlusunda musallada yatan evladına YAVRUMM diyerek sarılmayı gösterme yarabbi dedim.
Bizler dönüp geldik evimize yüreklerimiz ağır yaralıda olsa yaşıyoruz ya bugün cennet kokulu Mustafa´sını toprağa veren ana ve baba neler yapıyordur acaba?
Ey insanoğlu vermediğin canı alarak, öldürerek, yüreklere ateş düşürerek eline ne geçti ?
Sadece bugün cami avlusunda kuzusuna meleyen koyun gibi inlettiğin Ananın feryadı seni mahvetmeye yeterde artar bile. 
Yürek odur ki yangınlar söndürsün, Senin gibi bir anayı yavrusundan ayırıp , yakıp kavuruyorsan senin taşıdığın yürek değilse nedir o zaman ?

Sinan Karaçay / İstanbul