www.cildirgoyce.com

SİNAN KARAÇAY


NORMALLEŞİYORUZ

Ahmet Davutoğlu´nun bir...


   Ahmet Davutoğlu´nun birr anda, beklenmeyen ve çok hızla gelişen Başbakanlıktan azlinden sonra adeta dış politikada eksen kayması yaşanmaya başladı. Bu eksen kayması da aynen Sayın Davutoğlu´nun ayrılışı gibi baş döndürücü bir hızla oldu ve olmaya da devam ediyor.

 Bu gelişmelere bakılınca toplumda ve devletlerin kendi arasında elbette ne oldu? Ne değişti?  Sorularının sorulması doğal bir durum olmakla beraber doğal olmayan bu durumun sorgulanmamasıdır.

        Yeni Başbakan ve yeni kabine İlişkilerde Normalleşme başlığı altında daha önce çok sert ve keskin çıkışlar yapılan birçok konuda geri dönüşler yapmakta ve bunun devletimizin ali menfaatleri uğruna yapıldığını ifade etmektedir. Bu görüşmeler yapılırken destekleyici açıklamalar olduğu kadar eleştirisel açıklamaların da olması çok doğal bir durumdur. 

         Yapılan bu çalışmaları ve varılan mutabakatları değerlendirirken naçizane önerim siyasi taraflılık, inadına Doğru veya inadına Yanlış anlayışı ile değil de realist bir bakış açısı ile durumun değerlendirilmesi şarttır. Bu durumda ne hükümete ve Cumhurbaşkanına duyulan öfke ne de kayıtsız şartsız bağlılık duygusu ile hareket etmeden gerçekçilik ve ülke menfaatlerini ön planda tutmak gereklidir.

         Olayların geçmişine bakıldığında İsrail ile Filistin özelinde ilişkiler normal şekilde devam ederken yaklaşan seçimler nedeni ve bir anda sert ve tavizsiz bir hal almaya başladı ve çok sert açıklamalar birbirini takip eder oldu. Davos´ta hiç alışık olunmayan bir tarz ile canlı yayında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan´ın meşhur çıkışını yaparak ?One minute´ demiş ve bunun arkasından da ?İnsanları Öldürmeyi En İyi Siz Bilirsiniz´ diyerek belki de canlı yayında ilk Devletlerarası krizin yaşanmasına neden olmuştur. Bu çıkış bir kesim tarafından sonuçları ağır olacak gereksiz ve iç politikaya malzeme olsun diye planlı ve tasarlanmış bir çıkış olarak değerlendirilirken, Bir kesim için tam aksine Davos Fatihi nidaları ile karşılanmıştır.  Açıklamalardaki bu sert ton giderek artmış ve demeçlerdeki sertlik fiiliyata geçerken Gazze´de ablukanın kaldırılması için adeta meydan okurcasına Mavi Marmara gemisi bizzat hükümetin izni doğrultusunda ve İHA´nın bayrağı altında ablukayı delme girişimi başladı ve bu girişim İsrail´den çok sert bir karşılık görerek 10 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlandı.

    Yaşanan bu olaylar ipleri kopma noktasına getirirken iki ülkeyi açıkça düşmanlıklarını ilan eder, hale getirdi İsrail Türkiye´yi terör destekçisi ilan ederken Türkiye ise en yüksek perdeden İsrail için ?Kötüler İçin Yaşasın Cehennem´ diyerek tepkisini ortaya koydu.

      İsrail ile işler bu durumda iken birde buna Rusya savaş uçağının sınırımızı ihlal etmesi nedeni ile vurulması ile düşmanlıkta bir cephe daha açılmış oldu. Rus lider Putin´in tehditlerine aynı tondan hatta daha üst tondan sertlikle cevaplanırken gerginlik hat safhaya yükselmiş oldu.

     Şahin ve Gergin devlet politikasının bir sonucu hem birçok yeni düşman kazanılırken bu düşman kazanımları büyük ekonomik kayıpların oluşmasına da neden olmaya başladı. Küresel krizlerden etkilenen ve çok hassas olan ekonomi bu sert dış politika söylem ve eylemlerinden de oldukça kötü etkilendi. Turizm gelirlerinin yarıya inmesi, ihracat rakamlarının %30 oranında düşmesi adeta hükümetin elini kolunu bağlar oldu.

      İç politikada çok işe yarayan bu şahin tutum tam aksi dış politikada ülkemizi yalnız bir ülke konumuna düşürünce birde ekonomide alarm zilleri çalmaya başlayınca hükümet ve Cumhurbaşkanı bu gereksiz ve aşırı sert tavrından adeta çark ederek, bir anda ani bir hamle ile tam tersi yumuşacık bir tavra büründü.

     Bu hamlelerin adına Normalleşme diyen hükümet bile adeta içinde bulunulan durumun Anormal bir durum olduğunu kerhen kabul etmiş oldu.

      İsrail´le mutabakat yapıldı, Rusya´ya mektuplar yazıldı ve dahası da var denilerek gelecekte atılacak adımların sinyalleri verilmeye başlandı adeta. Görünen o ki sırada Mısır ile normalleşme hamlesi var ve en önemli hatta en tehlikeli hamle olan terör örgütü ve onun elebaşı bebek katili ile yine, yine yeniden görüşmelerin başladığını yakında duyarsak hiç ama hiç şaşırmayalım.

    İsrail ile yapılan mutabakat ile Gazze ablukası kalkmadı ancak bu ablukada bir esneme sağlandı ve insani yardım konusunda olumlu bir adım atılmış oldu. Bundan önce İsrail´in insani yardım gemilerinin Aşdot Limanına yanaşması ve burada kontrol edildikten sonra Gazze´ye ulaşması konusundaki ısrarı kırılmadığı gibi şu anda resmen kabul görmüş oldu.    Yine bu anlaşma ile İsrail kendisinde bulunan bolca Doğalgazı Güney Kıbrıs üzerinden 15 Milyar Dolar maliyetle Avrupa´ya aktarmak yerine bu sayede Türkiye üzerinden 2 Milyar Dolar harcama yaparak aktaracak duruma geldi ve 13 Milyar Dolar gibi bir kazanım elde etmiş oldu. Kim bu işin kazananı artık karar sizin.

       Sınırımızı ihlal eden Rusya´ya mektup yazıp üzüntülerini belirten devletin başı adeta sınır ihlalini kerhen kabul etmiş oldu.

       Dış politikada esas olan her zaman diplomatik bir dil ile konuşmak ve bir daha geri dönmek icap ettiğinde dönüşün eskisinden daha fazla zarar vermediği hamleler yapmaktır.

      Bu tavır yerine esip gürleyip, son sözü en başta söyler isek işte şu anki bulunduğumuz tezatlar ve zıtlıklar ile dolu durumların içine düşeriz ve dün olmak istemediğimiz yerlerden çok daha sıkıntılı yerlerde olmak zorunda kalırız. Bu sebeple devleti yönetenlerin yeniden bir dış politika ekseni belirlemesi ve bunu belirlerken de insan nefislerinin esiri olan duygular yerine, binlerce yıllık devlet geleneğinden gelen alışkanlıklar ile evrensel norm ve kuralların harmanlandığı bir anlayış içerisinde olunmalıdır.

Aksi halde daha çok Normalleşiriz?????..