www.cildirgoyce.com

YAŞAR GELER


Ne mutlu bana; yine geldi 1 Mayıs!

1 MAYIS, birçok insanın yaşamının


      1 MAYIS, birçok insanın yaşamının değiştiği gibi benim de yaşama merhaba dediğim bir gün. 1 Mayıs o kadar anlam yüklü, o kadar yaşamsal durumlar ifade ediyor ki, anlatmaya neresinden başlasam diye düşünüp duruyorum.

    Evet, 1 Mayıs´ın öncelikle benim yaşamımdaki yerini anlatmamın daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü çemberi merkezden, yani içten dışa doğru gitmenin daha mantıklı olduğunu düşünmekteyim. O halde çemberin merkezinde ben varım. Yıl 1959. 1959 yılının 1 Mayıs günü ailenin ilk çocuğu olarak hayata merhaba demişim.

   Öncesinde olan çocuklar yaşamadığı için de adımı Yaşar koymuşlar ve 61 yıldır çeşitli mücadeleler vererek yaşamaya çalışıyorum. Yaşamak güzel bir duygudur. Evrenin bir parçası olmak, kendini değerli hissetmek gibi. Her insan değerlidir. Çünkü her insanın bir yaşama amacı vardır. Kimi kendisi için, kimi ailesi için, kimi çoluk çocuğu için, kimi de toplumlar ve evren için. Bu evrende her insana, her canlıya hatta canlı olmayan her maddeye gereksinim vardır. Hiçbir canlı, hiçbir varlık bir diğeri olmadan yaşama şansına sahip değildir. Bizden önceki nesiller olmasaydı bizler olmayacaktık. Bizler olmasaydık bizden sonra gelecek nesiller olmayacak. Yani bu yaşam zinciri çeşitli halkalarla birbirini tamamlıyor. Hatta sadece insanlar değil, tüm canlılar değerlidir ve birinin diğerine mutlak gereksinimi vardır.

    1 Mayıs Anadolu kültüründe doğanın canlanması diye de adlandırılan ve eski deyimiyle Bahar Bayramı yapılan bir gündü. En azından bizim çocukluk dönemlerimizde böyleydi. İşte baharda değişimler başladı diye ben de Korona belasından dolayı madem eve kapandık, yarında doğada bahar değişimleri olacak, bari ben de kendimde bazı değişiklikler yapayım dedim ve görünümümden başladım. Zaten değişebilmek için başka bir neden de bulamıyorum. Hatta insanlar kolay kolay da değişmemelidir, diye düşünüyorum. Gereksinimler hariç tabi ki! 1 Mayıs´ın başka bir anlamı daha var.

    O da yine insanların sosyal yaşamlarına etki eden, emekçinin, işçinin, çalışanın dayanışma içerisinde olması gereken bir gündür. Bunun tarihsel süreci çok eskilere dayanır.1856 yılında Avusturalya´da başlayan işçi hareketi,1886 yılında Amerika´da devam eden işçinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi hareketi gibi.

    1889´da İkinci Enternasyonel´ de alınan kararla;1 Mayıs tüm dünyada BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ olarak yaşamlarımıza girmiştir. Osmanlı Devleti zamanında, 1 Mayıs 1911´de Selanik´te, sonrasında da İstanbul´da 1 Mayıs 1912 yılında kutlanmıştır. Bugün, yani 1 Mayıs 1923 yılında ise, İŞÇİ BAYRAMI olarak yaşamımıza girmiştir. 1935 yılında ise, Bahar ve Çiçek Bayramı olarak adlandırıldı. Ve 1 Mayıs 1977 yılında Taksim Meydanı´nda yapılan 1 Mayıs kutlamaları sırasında, katılımcıların üzerine açılan ateş ve kanlı bir katliam sonrasında yasaklamalar geldi. 1980 askeri darbesi, gelişen işçi hareketine de ayrıca bir darbe oldu ve 1 Mayıs 1981´de resmi bayram olmaktan çıkarıldı. Daha sonraki süreçlerde ise, işçi kesimi mücadelesini sürdürdü ve 2009 yılında TBMM´ de resmi bayram olarak kabul edildi. İşte bu kadar önemli ve yaşamsal konuları içeren bir günün anlamı küçük olabilir mi? Bugünü dünya kutluyor. Bugün, doğanın canlanma günü. Bugün, işçi hareketinin mücadele günü. Bugün, emek sarf eden her insanın ve her toplumun ekonomik getiri günü. Her ne nedenle olursa olsun, 1 Mayıs günü tek bir işçinin bile çalışıyor ya da çalıştırılıyor olması, emeğin gaspıdır ve bugünün anlamsız hale getirilmesidir diye düşünüyorum. Bugün, işçinin, memurun, emeklinin, çalışanın, çalışmayanın birlik ve dayanışma günü.

   Zaten yeryüzünde var olup ta çalışmayan insan var mıdır ki? Bugün, bayram günü. Yaşasın 1 Mayıslar! Yaşasın Emeğin, dayanışmanın gücü! Tüm dünya insanlarının 1 Mayıs Bayramı, bugün doğmuş olan tüm insanların ve benim doğum günüm kutlu olsun!

 Yaşar GELER / İstanbul