FERDİ GÜNGÖR


MAHALLE YANARKEN, SAÇ TARANMAZ!

Dünyada ünlü haber...


  Dünyada ünlü haber ajansı ReutersOrtaköy?deki vahşi katliamı, terör örgütü IŞİD/DAEŞ?in üstlendiğini açıkladı. Saldırıda 39 kişi yaşamını yitirmiş ve 65 kişi de yaralanmıştı. Artık tüm kişisel çıkarlarımızı bir kenara bırakarak, tüm katmanlarıyla Devlet olarak bir araya gelmemizin zamanı gelmedi mi? El ele vermek için daha kaç acı yaşamak gerekecek? Mahalle yanarken saçlarını tarayanların tarakları, hep ellerinde mi duracak? Bu akılsız ve şuursuz yorumlar, ne zaman son bulacak?

Türkiye?de kaç terör örgütü var biliyor musunuz? Yalnızca IŞİD/DAEŞ ve PKK mı? Öyle mi sanıyorsunuz? Bakınız, size Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan ve Türkiye?de faaliyetlerine devam eden terör örgütü listesini yazayım:

?Türkiye´de tam 15 terör örgütü faaliyette!?

FETÖ, DHKP/C, MKP, TKP/ML, MLKP, PKK, PŞK, PDK/Bakur, TAK, Hizbullah, HD, İBDA/C, Kudüs Ordusu, El-Kaide ve IŞİD/DAEŞ? Listede tam 15 örgüt var. Şimdi bu örgütlerin öncelikli amacı nedir diye sorsam, ne söylersiniz? Devleti zayıflatmak değil mi? Sonuçta bu örgütlerle İçişleri Bakanlığı´na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü uğraşıyor. Eğer Bakanlık zayıflarsa ya da Emniyet Müdürlüğü zayıflarsa ne olur? Bu adamların ?birinci öncelikli amacı´ gerçekleşmiş olur. Şimdi tam da terör saldırısının ertesinde, olayın sıcaklığı devam ederken bir takım insanların kalıp da ?İstifaa! İstifaa!? diye bağırmasının anlamı nedir? Bilerek ya da bilmeyerek, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek demek, değil midir? Terör saldırısı sonrası ?bir şey yapmak´ demek, ?faydalı bir iş yapmak´ demek, yetkililerin istifasını istemek midir? Bu hareket, tüm bu acıları azaltacak mıdır? Devamında, istifa istemek, gelecekte yaşanacak terör olaylarını engelleyecek midir?

Diyelim ki, olmadı ya; biz oldu kabul edelim. Yarın bir seçim oldu. Yarın hem de? 3 Ocak 2017?de seçim oldu. Bu iktidar gitti ve yerine başka bir iktidar geldi. İçişleri Bakanı değişti. Onun devamında Emniyet Müdürleri değişti. Tüm kadroyu değiştirdik, yeniledik. 4 Ocak?tan itibaren, yenilenen kadro sayesinde Türkiye´de bir daha terör saldırısı olmayacağının garantisi var mı? Dahası, o zaman bir terör saldırısı olup da insanlar hayatlarını kaybetseler, ?İstifaaa´ diye bağıran insanlar, ne yanıt verecekler? Bırakın yanıt vermeyi; azıcık utanacaklar mı? Bizim artık millet olarak, Devlet olarak üzerimizdeki şu ?tembelliği´ ve ?kolaycılığı´ bir kenara atmamızın zamanı gelmedi mi? Oturduğumuz yerde iş olmayacağını, oturduğumuz yerden ?lak lak´ yaparak, bir şeyleri düzeltemeyeceğimizi ne zaman anlayacağız?

?Yeşil Beykoz´da mesaimiz sabah 05.00´te başladı??

Ha, diyeceksiniz ki, ?Ferdi kardeşim, sen de oturduğun yerden yazıyorsun ama? Neden dönüp kendine bakmıyorsun?? diyeceksiniz. Haklısınız. Ancak benim oturduğum doğru değil? Ben ?birileri´ gibi saçlarımı taramadım yanarken ortalık? Ne mi yaptım? Anlatayım:

Gece saat 12 buçuğa kadar bekledim ve bir kötü haber gelmediğini görünce de sevinç ve mutlulukla gidip yattım. Sabah saat 05.00?de kalktım ve televizyonda Ortaköy?deki hain saldırıyı öğrendim. Saat 06.30?a kadar gelişmeleri canlı yayınlardan an be an takip ederek, notlar aldım ve bunları gazetem Yeşil Beykoz?da yayımladım. Yetmedi, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez?in açıklamalarını araştırıp buldum, o yazının tamamını Türkiye?de ilk defa yine ben duyurdum (Diğerleri açıklama metnini daha kısa vermişlerdi). Yetti mi? Yetmedi?

?Müftü Hüseyin Demirtaş ve Beykozlularla röportaj haberi, çok ses getirdi?

Rutin bir haber olacağı düşüncesiyle gideceğim Sabah Namazı?na koşa koşa gittim ve Beykoz?un eski Kırklareli?nin yeni İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş?ın yanında soluğu aldım. Sabah Namazı öncesi kendisiyle röportaj yaptım. Sonra camide ve avlusunda vatandaşların düşüncelerini sordum. Beykoz Belediyesi?nin dağıttığı sıcak çorbayla içimiz ısınırken, bir yandan da gecenin kötü haberini yorumladık. Sonra yine namaz sonrası koşarak geldim, haberi yazıp siteye attım. Yetti mi? Yetmedi?

Araştırdım? 11. Cumhurbaşkanımız Beykozlu Abdullah Gül?ün konuya dair düşüncelerini haberleştirdim. Yine, Beykoz´da ikâmet eden ve Cübbeli lakabıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü´nün ?Terör saldırısını ha eğlence merkezinde, ha ibadethanede yapmışsın? Günahı vebali aynıdır? sözlerini haber yaptım; Yeşil Beykoz´un internet sitesine ekledim. Yetti mi? Yetmedi? En az 30 foruma girerek, burada yapılan tartışmalarda insanları sükûnete davet ettim. Kendimce, onların hararetini düşürmeye çalıştım. Hepsini sağduyuya davet ettim. Birlik ve beraberlik konusunda en azından 10 kişiyi ikna etmişimdir.

Mesleği her ne olursa olsun, görüş ve yaşayışı her ne olursa olsun hepiniz/hepimiz, bu konuda bir şeyler yapabiliriz. En azından etrafımızdaki insanları, birinci dereceden yakınlarımızı, dostlarımızı ve arkadaşlarımızı etkileyebiliriz. Siyasetten daha uzakta ve tamamen sağlam bir ideolojiyle hareket etmek şart! Bizim ideolojimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin ilelebet yaşamasıdır. Bunun dışındaki ideolojiler talidir. Aslolan vatandırmillettir.

?Cumhurbaşkanlığı ve TBMM´ye milletçe AÇIK ÇEK vermeliyiz!?

Hepimiz, tüm ideolojilerimizden sıyrılarak, bu istikamette ilerlemeliyiz. Bu yaşananlar bir Hükümet meseledi değildir! Bu yaşanılanlar bir Devlet meselesidir. Bizim Devlet olarak bir araya gelmiş olduğumuzu yeniden ve yeniden hatırlamamız gerekir. Bizim Hükümeti diğer konularda eleştirebilirken, bu konuda ?yutkunmamız´ gerekir. Bizim artık Devlet olarak kenetlenmekten ve 80 milyon tek bir vücutmuş gibi hareket etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Bu nedenle ve elbette hepimiz, Cumhuriyetimizin başındaki kuruma, Cumhurbaşkanlığı?na ve Türkiye Büyük Millet Meclisi´ne destek vermeliyiz. Sorumsuzca yapılacak açıklama ve yorumlar, Devletimize değil teröristlere yarar sağlar. Bizler, böylesi durumlarda, Cumhurbaşkanlığı?na ve TBMM?ye milletçe açık çek vermeliyiz! Onlara daha çok sorumluluk yüklemeliyiz! Eleştirileri kişiselleştirmemeli ancak bu doğru tavrımızdan dolayı gelecek eleştirilerin karşısında da dimdik durabilmeliyiz.

Biz Devletiz? Biz Milletiz? Bir araya gelmekten ve terör gibi son derece hassas konularda yapacağımız yorumlara dikkat etmekten başka çaremiz yoktur. Biz mahalle yanarken saçlarımızı tarayamayız! Bize yakışmaz! Kim olursak olalım; bize yakışmaz! Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere Türkiye?deki din merkezli kurum ve kuruluşlar, bu hassas süreçte çok ulvi açıklamalar yapmışlardır. Geleceklerini bildikleri tüm eleştirilere karşı dimdik duracak bir kararlılıkla hareket etmişlerdir. Bu bazı ?saç tarayanlar´ için önemli olmayabilir. Ancak tam da ihtiyaç duyduğumuz saatlerde bu açıklamalar gelebilmiştir. Biz, bu cesareti ilke edinmeliyiz. Açık ve net söylemek istiyorum: Geçmişte, 2000?li yılların başlarında meydanlarda ?Ordu Göreve´ diye bağıran zihniyet her ne ise işte bu son Ortaköy Vahşeti´nin ardından ?İstifaaa´ diyen zihniyet; aynı zihniyettir.

Boş konuşmak ve oturduğu yerden ahkâm kesmek; mahalle yanarken saç tarayan kişilerle aynı değerdedir.