SİNAN KARAÇAY


LİBYA HAMLESİ DOĞRU MU? DEĞİL Mİ?

Yazılarımı takip edenler bilir ...


    Yazılarımı takip edenler bilir hükümetin birçok konudaki icraatlarını onaylamadığım gibi ciddi manada da muhalefet ederim. Ancak muhalefeti kişisel karşıtlıklardan uzak olaylara olabildiğince objektif ve ülke menfaatlerini göz önünde tutarak yapma gayretim bazı hususlarda muhalifliğime aykırı hareket etmeme neden olmaktadır.

     Nadiren de olsa hükümetle buluştuğum konu nedir diye soracak olursanız hükümetin belki de bugüne kadar dış politikada yaptığı en beklenilmez ve en akılcı adımı olduğunu düşündüğüm Libya ile yapılan deniz yetki alanlarını sınırlandırma ve askeri işbirliği anlaşmasıdır.

   Bugün Akdeniz´de alakası olan olmayan herkes buradan çıkacak olası doğalgaz rezerv pastasından en büyük payı almanın mücadelesini verirken belki de burada bulunan tüm ülkelerin tek anlaştığı nokta Akdeniz´e kıyısı olmasına rağmen Türkiye´yi buradan uzak tutmaktır.

   İşte durum böyle iken ciddi bir çalışma ve araştırma yapılmış olacak ki kimsenin beklemediği anda Libya ile yapılan anlaşma haber merkezlerine düştü. Bu durum özellikle İsrail ve Yunanistan da ciddi bir rahatsızlığa neden olurken binlerce kilometre öteden gelip Akdeniz de bu ülkelere abilik yapan ABD´yi de oldukça rahatsız etti.

    Libya neden böyle bir anlaşmayı yaptı diye soracak olursanız burada darbe ile iktidara gelmek isteyen General Hafter adlı emperyalizm uşağı ile mücadelede yalnız kalan meşru Libya hükümeti yanında güçlü bir ülke görmek istedi ve bu boşluktan yararlanarak Türkiye bu anlaşma masasına oturuverdi.  

    Ne gariptir dünyada darbelere karşıyız propagandası yapan batı ve AB Libya´da tam aksine başarısız bir darbe yapan bir kişinin açıkça arkasında durmakta ve meşru hükümeti ise tanımamaktadır. Bu durum batının para ve güç karşısındaki ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koymakta, ülkeler arası siyasetin de bir satranç olduğunu bir kez daha teyit etmektedir.

   İşte durum böyle iken hükümetimizde sözüm ona çağdaş batıdan az da olsa ilham almış olacak ki her ne kadar Suriye´de mevcut hükümete muhalif olanları desteklemişte olsa Libya da mevcut iktidarın arkasında durmak gibi siyasi bir hamleyi yapma cesaretini göstermiştir. Aslında bu hamle içerisinde her türlü ayak oyunun olduğu bir düzen karşısında bu düzenin gereğine göre hareket etmekten öte bir durum değildir. Dış politikada gururun olmadığını aksine şuurun olduğunun en büyük göstergesidir bu durum.

    Libya´daki mevcut hükümetin bizi karakaşımıza kara gözümüze Akdeniz çıkarları masasına oturtmayacağı azıcık aklı olan herkesin malumudur. Karşılıklı çıkar politikalarının bir gereği olarak Libya hükümeti kendi koltuğunu koruma kaygısı ile bize Akdeniz´i vaat ederek, destek istemiş ve dış politikada hiçbir şey karşılıksız olmaz ilkesi gereği bizim gerekirse Libya´ya asker göndermemiz talebinde bulunmuştur.  

    Fikriyat olarak hiçbir yabancı toprağa askerimiz gitmesin istesem de belki de son yıllardaki asker gönderme teskerelerinin en akılcı ve makul olan teskere olduğunu düşünüyor ve bu hamleyi şahsım adına destekliyorum.  Libya´nın içerisinde bu kadar karışıklık varken Libya hükümetinin bizden hiçbir talepte bulunmadan bize bu enerji oyununda rol vermesini beklemek en hafif değim ile saflık olacaktır.

    Daha önce olur olmaz onca yere Mehmetçiği göndermiş bir devlet olarak bu kadar mühim bir satrançta çok etkili bir kaleyi tutmak için asker göndermek zorunda ise bunun da gereği yapılmalıdır kanaatindeyim. Askerimizin ne işi var diye sorgulamak elbette bu ülkenin çıkarlarını düşünen her bireyin en doğal hakkıdır ancak bu oyunda seyirci değil bizzat aktör olmak istiyorsak bu hamlenin olmazsa olmaz olduğunu düşünenlerdenim ve kahraman Mehmetçiklerimiz de bu zorlu vazifeden alınlarının akıyla çıkacaklarına olan inancım tamdır.  

    Yazımın en başında vurguladığım gibi muhalefet yapmaktaki gaye milletimizin ve devletimizin âli menfaatlerini korumak olmalıdır ve bu koruma güdüsü ile hareket edilmelidir aksi ise kişisel ve siyasi husumete girer ki bu bizim en son ihtiyacımız olan şeydir.

    Bu vesile ile hükümetimizin 17 yıllık dış politika hamleleri içerisinde şahsen en stratejik hamle olarak gördüğüm bu hamlesini destekliyor, bundan sonra ise aynı mantık ve kararlılıkla hareket edilmesinin ülkemizin ve milletimizin menfaatine olduğunu düşünüyorum.