Olcay Kasımoğlu


Kendi Düşüne Sarıl

İnsanoğlu evrensel değerlerden


?Fakirliği düşleyebiliriz.
Zenginliği düşleyebiliriz.
Cehennemi veya cenneti düşleyebiliriz.
Ölümü veya sonsuza dek sürecek bir yaşamı düşleyebiliriz.
Hepsi bize bağlıdır.
Dünya tıpkı onu düşlediğimiz gibidir.?

Stefano D´Anna,

İnsanoğlu evrensel değerlerden uzaklaşıyor, olumsuz düşünüyor ve hissediyor. Düşüyoruz birer birer yaşamın kıyısından. Adına döngü diyelim, adına değişim diyelim ne dersek diyelim, gördüğümüz ve dokunduğumuz her şeyin, yeniden var olabilmesi için, arkasında bir düşümüzün olması gerek?

Hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesimizin yankısını duyarak yaşamın anlamını  keşfedemeyiz. Etik değerler ve bütünlükle hareket eden yeni bir liderler neslini yaratmak için çocuklarımıza etiket fiyatını değil, evrensel değerlerin önemini öğretmeli ve emsal teşkil etmeliyiz.

?Dünyamıza sıkıntı veren binlerce yıllık problemlerin esas kaynağı, ahlaki değerlerin çöküşü, iş dünyasına ve politikaya adeta kutsal bir göreve hizmet edermişçesine yaklaşma kapasitesine sahip liderlerin eksikliğidir. Adaletsiz ve acımasız durumlara karşı, çürümekte olan insanlığın kaderini değiştirmeye ve yeni bir zeka pırıltısı getirmeye kabiliyeti olan yeni  nesillere ihtiyaç vardır. Politikada, iş dünyasında en etkili motive edici faktörün para olduğu, liderlerin insanlık pahasına güçlerini kazanabildiği, insanların ve bütün ulusların talihsiz ekonomilerinin hizmetinde olduğu bir çatışma toplumunda yaşıyoruz. İnsanların geleceği hakkında alınan kararların; silah üretiminden çevresel kirliliğe, ilaç üretiminden organize suçlara kadar, güzel bir düş´ün izinde alınmadığını gösteriyor. Çocuklarımıza miras olarak aldığımızdan daha da kötü koşullarda bir dünyayı teslim etmekteyiz.?

Zihinsel bir silkelenmeye ihtiyacımız var. İşe gerçekleri söylemekle başlayabiliriz. Bunun içinde insan, önce kendine ayna olmalı. Kişinin kendi içine bakması, dünyayı tanımasının anahtarıdır, bu durum aynı zamanda onu, olayları anlamaya ve öngörüye götüren yoldur.  İnsan kendine karşı dürüst olduğunda kendi iç sesini dinler. Bedeli ne olursa olsun dürüst insan maske takmaz, sahicidir. Yaşamınızın her alanı ve tüm ilişkilerimiz, bize kim olduğunuzu hatırlatmak adına ışık tutar. Tüm yaşamımızı yöneten  düşünce tarzlarımız, davranışlarımız, korkularımız, kalıplarımız bizim şu an mutsuz, acı içinde, huzursuz, parasız, sevgisiz, hasta vs negatif enerjiler içinde olmamıza neden oluyor.

Eylemlerimizden, söylediklerimizden sorumlu olmak, kendimize karşı dürüst olmamızı da sağlar. Kaldı ki, ?Değişim hiçbir zaman bir inanç sisteminden, bir felsefeden, bir devrimden ya da bir siyasi partiden gelmez. Değişim, yalnızca tek bir kararlı bireyin kişisel gayreti ile ufacık bir kıvılcım gibi başlayarak, dünyayı kasıp kavurabilecek kadar güçlü bir ateş gibi yayılabilecek parlak bir fikirden meydana gelir.

Her insani başarının ardında, her yeniliğin, her bilimsel veya sosyal zaferin kökeninde, dünyanın en zorlu çabalarının, ticari girişimlerinin; güzel, faydalı, ve varlıklı olan her şeyin ardında istisnasız tek bir insan, bir birey ve onun düşü vardır.?

Bizler yaşamın kurbanları değiliz. Kurban rolünden çıkıp yaşamımızın, seçimlerinizin farkına varabiliriz, hayatlarımıza sahip olunmasına izin vermeyebiliriz. Yaşamınızda, hiç kimsenin veya hiçbir olayın bizi yönetmesine izin vermeyelim. Yaşamımıza sahip çıkalım. Merkezimizde ve dengede kalalım?

Yaşamı, çok katmanlarıyla anlamaya çalışmak bir nevi kayıtsızlığa, vurdumduymazlığa geçit vermemektir. İnsanları kontrol etmeyi, yaşamlarına müdahale etmeyi bırakalım. Kızgınlık, öfke, yargılama, suçlama vs içinde yaşamak, yaşam enerjimizi sabote eder.  Bir bütün olamayız ve yaşamın içinde tam olarak var olmak imkansızlaşır. Yaşamın içinde bütün ve tam olmamız sevgimizi ve ışığımızı yükseltecektir.  Yaşadığımız dünyaya, topluma ve bizi bir arada tutan değerlere sahip çıkalım. Neyi, niçin yaptığımızın farkında olmak, bizi tutsaklıktan ve pişmanlıktan korur.

Bunun tek çıkış yolu da bilinçlenmek ve eleştirileri hiç bir zaman göz ardı etmemek ve tek bir insanın dünyayı güzelleştirebileceğini de yıkabileceğini de unutmamak çok ama çok önemli. Bizi bize hatırlatanlara, geleceğimize bir tuğla koyanlara, farkındalık yaratanlara, bakış açımıza yeni pencereler  açanlara haksızlık etmeyelim. Daha iyi yaşamak adına kendimizden verdiğimiz ödünlerde bir nevi ?Sarı öküzlerin? hikayesidir aslında. Bir fikri savunduğumuzda, onu  özel bir menfaatimizden dolayı savunursak çocuklarımızın gelecek düşlerini sabote etmiş oluruz.

İnsan hakkına ve yaşama saygımız bağlamında herkes kendi üzerine düşeni yapmakla mükelleftir. Ancak o zaman hak aramak değer ve anlam ifade eder.

Ağaç ekelim, savaşlara hayır diyelim. Eğitimi cehalete teslim etmeyelim, cinsiyet ayrımcılığını yok edelim. Vicdani hür, aklı hür eğitmenler yetiştirelim. Irk, din, etnik, renk, dil, cinsiyet bunlarda aranmaz doğruluk. Dünya üzerinde iyi insan kötü insan, faydalı insan faydasız insan vardır.

Öğretelim çocuklarımıza insan olmanın erdemini. Farkında olmalılar; kendisinin, hayatın, olayların. gidişatın farkında olmalılar, yoksa nasıl sahip çıkacaklar gelecek düşlerine !