CEMAL ŞAFAK


KEMAL KOYUNCU VE YANAN GEÇMİŞİ

Son yazımın son cümlesi


        KEMAL KOYUNCU VE YANAN GEÇMİŞİ

       Adnan Binyazar bir yazısında şunları yazıyor:

“Yaşamını kitaba ada, çevreni onlarla donat; yalnız kendine değil, yetişkininden eli yeni kalem tutanına aydınlanmanın bu aracını ulaştırmayı ilke edin...

İnsan, yetindiğiyle kalıp kenara çekilmemiştir. Kâğıdın kokusunu alır almaz, özgürce yaşamanın yolunu tıkayan engelleri kaldırmak için kullandığı kalemini, bir daha elinden bırakmamıştır.”
 

       Sizlerle paylaştığım “Yangın” temalı son yazımın son cümlesini şöyle bitirmiştim. “Allah’ım ne olur bir daha ülkem, insanım ve hatıram yanmasın…!” Ne yazıktır ki bu dileğim tutmadı ve yaşamını kitaba adayan, çevresini kitaplarla donatan, uzak iklimlerdeki bir yakınımın, akrabamın, ömrünün en güzel yılları fikir çatışmaları yüzünden zindanlarda geçen ve kökünün üstünde büyüyüp dal budak salmış bir gönül erinin 60 yılı aşkın süredir gözü gibi bakıp koruduğu, içinde ne dünyalar barındırdığı kitapları bir saat içinde yanıp bitti, kül oldu. Bu acı veren yangın  kitaplardan ziyade gözü ve gönlüyle satır satır okuduğu kitapların sahibi bu insanın yüreğini de  yaktı geçti.

      Benimde görme ve dokunma şansına sahip olduğum bu değerli kütüphanenin yanması ziyadesiyle beni de çok etkiledi. Tılsımlı bir ahşap ve kitap kokusunun kitap salonunun her yanına sinmesi insana benzersiz bir manevi haz veriyordu.  Şimdi geriye kalan is ve kül kokusu… Bu durumun kitaplık sahibini ne kadar derinden yaraladığını varın siz tahmin edin.

      Hayat ne garip değil mi? Kimi gün elde etmekten doyumsuz bir mutluluk duyduğun bir kitabın bir anda alevler içinde kalması insan yüreğini nasıl da daraltığını, karamsarlığın en derin seviyelere indirildiğini ancak ve ancak o acı anları yaşayanlar bilir. Kim bilir hangi gençlik harçlıklarıyla, hangi kitap sever arkadaşlardan bin bir ricayla, hangi kitap sahaflarında saatlerce arayıp da edindiğiniz Karacaoğlan şiirleri, Köroğlu hikayeleri, Türk destanları, Emrahlar, Sümmaniler, Aşık Şenlikler, Aşık Veyseller, Mahsuniler, Fuzuliler, Bakiler… Uğruna yıllarını gururla feda ettiği idealist düşüncelerinin yansıması olan nice fikir kitapları… Say sayabildiğin kadar. Büyük fedakarlıklarla edindiği servet değerindeki varlıkların yani 60 yıllık geçmişinin gözlerinin önünde alevler arasında kül olması ne acıdır bunu ancak bu tarihi seyri yaşayan Kemal Koyuncu bilebilir. Bu yıkımı ancak günlerce çevreden kopuk, kitaplarının başında ağıtlar yakan “60 yıllık geçmişim yandı.” Diye feryat eden Kemal Koyuncu’nun yürek çarpıntılarını hissedenler anlayabilir. Çile koğuşundaki dava arkadaşların Mustafa Yenişeker, Mehmet Kızıldağ, Nureddin Açıkalın, Mustafa Tunç ve daha niceleri ile yürek parelerin Alpaslan, Kürşat ve Fatih bu vaveylayı yakından sezebilir. Yürekleri babanın, arkadaşın yüreği gibi acımaz ama geçmişle bir bağ kurup yaşanan sızının acısını hissedebilir.

      Orman gibi geleceğin yanması ne kadar acıysa, kitaplık gibi geçmişin yanması da o kadar acı…

      Allah’ım bu acıyı hiç kimseye yaşatma…!