Herkes Süleyman Soylu´nun daha sonra geri çektiği istifasını konuşuyor. Memleketimizde dedikodu ve komplo teorileri konusunda uzmanlaşmış milyonlarca vatandaşımız olduğu için herkes farklı bir açıdan değerlendirdi durumu...
- Kimi "Bu Hükümet döneminde sorumluluğu kabul edip istifa eden ilk kez çıkıyor; bravo" dedi
- Kimi "Erdoğan izin vermeden kimse istifa dâhil edemez! Kesin o istemiştir" dedi
- Kimi "Bunların hepsi tiyatro" dedi
- Kimi de Soylu´nun yerine birilerini yakıştırarak, sözüm ona akıl vermeye yeltendi
Sonra ne oldu?
Cumhurbaşkanı Sözcüleri tarafından açıklama yapılarak, istifanın kabul görmediği bildirildi
Sonra?
İşte sonrası çok mühim ancak ne yazık ki pek az kişinin dikkatini çekebildi:
Süleyman Soylu, ertesi gün yaklaşık saat 12:30´a kadar istifasının olduğu metni sosyal medya paylaşımından silmedi.
Sonra sildi ve istifasını geri aldığını, görevine devam edeceğini bildirdi.
Şimdiyse uzmanlar 2 görüş arasında gidip geliyorlar:
Birinci görüşe göre Sayın Soylu, "Erdoğan´a rağmen" bu istifa kararını almış ve AKP içerisindekilere mesaj vermişti
İkinci görüşe göre de Sayın Erdoğan, Soylu´nun istifasını kabul etmeyip, "Ben istersem edersin, istemezsem de etmezsin" diyerek, hem Soylu´ya hem de AKP içindekilere mesaj vermişti.
Ben ise üçüncü bir kapı aralayarak, hiçkimsenin söyleyemediğini söylemek istiyorum.
Bunu söylerken de AKP´nin bu tür mesajlarının ortaya çıkmasının demokrasi adına, Türkiye´nin geleceği adına hep kuşku dolu bakışlar yarattığına inanıyorum.
Bence mesaj şuydu:
"Bu ülkede gündemi biz belirleriz. Bu ülkenin iktidarı da muhalefeti de popüleri de yine biziz / hep biziz. Eğer biz istemezsek, bu ülkede hiçbir istek gerçekleşemez."
Tabi bu çıkardığım sonucun da "kabulünü" ve bu kabule yönelik becerikizliği, başta muhalefet partileri olmak üzere ülkedeki tüm aydınların boynundaki halka olduğunu belirtmek isterim. Hatta gazeteci diliyle söyleyeyim: Vurgulamak isterim, altını çözmek isterim.
Bu ülkede bir Bakan istifasının bu istifaya yönelik ortaya çıkan veya çıkacak sonuçların ötesinde ciddi sorunlar vardır. Bu sorunlara ise Corona virüsü gibi bir belâ da yakın zamanda eklenmiştir.
Son olarak şunu söyleyeyim: Farkında mısınız?
Eskiden muhalefette birleşilirdi. Eski sistemde iktidar yanlış yapınca ve dahası bunu tekrar edince; dolayısıyla da umut artık tükenince muhalif partilerde, muhalif seslerde biraraya gelinirdi. Öyle etkili olurdu ki bu ´akil ses´ yavaş yavaş iktidarın parçaları da muhalefetten birilerinin yanına geçmeye başlardı. Üstelik bir çıkar da aranmazdı. Çünkü iktidarı yani gücü bırakmak bir risk olsa da iktidarın bazı parçaları; güçten vazgeçip doğruyu-hakkı ve dolayısıyla da aklı seçerdi.
Şimdi yeni sistemde ise muhalefette ayrışılıyor; iktidarda birleşiliyor.
Ve ne acıdır ki, tam da iktidarı eleştirmek zamanı gelen kişiler muhalefette birleşecekken; tam zıttı yönde hareket edip, muhalefetten gelen seslere de iktidarda değilken bile ayar vermeye çalışıyor.
Gücün karşısında herkesin boynu bükük artık...
Oluşan atmosfer ise Erdoğan sonrası için sanırım memlekette bir tek beni endişelendiriyor.
Sizce de en azından şu muhalefet işini AKP´nin elinden almanın vakti gelmedi mi?
