SİNAN KARAÇAY


HİDAYET, HİMMET, HİZMET VE İHANET

Aslında pek de sabırlı bir kişiliğim...


    Aslında pek de sabırlı bir kişiliğim olduğunu söyleyemem, olanca hızlı hareket eden, hızlıca hareket edilmesini bekleyen, olaylar karşısında tepkilerini çok geçmeden veren biriyim. İyi bir huy olmamasına rağmen bu da benim huyum ve ben bu huyum ile yaşamaya da alıştım sayılır. Tabi bu acelecilik kendim ile ilgili mevzular olunca olurken, yazdıklarım başka insanlar tarafından okunmaya başladıktan beri en azından yazarken daha sakin ve dikkatli olmaya gayret ediyorum ve doğru olanın da bu olduğu kanaatindeyim. Ülkemizde yaşananlara karşı takındığım bu sakin ve bekleyen tavrın nedeni de bu olsa gerek, birileri bunu belki de korku olarak da düşünebilir ancak korkunun ecele faydası olmadığını da bilen biriyim.

       Ülkemizde alışılmış bir tartışma ve zaman zaman bağrışma boyutuna gelen olayları izlerken ve hiç beklenmedik bir anda 15 Temmuz Cuma günü akşamı yarın tatil şöyle bir yatarım derken bir anda ekranlarda Boğaziçi Köprüsünün askerler tarafından kapatıldığını görünce irkildim ama ne yalan söyleyeyim darbe olabileceğini hiç aklıma getirmedim. Acaba ciddi bir terör alarmı mı var derken çalan telefonumdan aldığım bilgi ile polislerin askerler tarafından silahlarının toplandığı ve gözaltına alındığını duyunca bir anda kitaplarda okuduğum, belgesellerde izlediğim o kara hatta kap kara günleri yaşamak da mı var kaderimde dedim kendime. 

     İçinde benim de olduğum birçok kişi artık ülkemizde darbeler dönemi bitti derken bir anda ortaya çıkan bu kalkışma her geçen an şiddetini ve vahşetini arttırarak sürdürürken, kendimi bundan sonraki nesillerin kitaplarda okuyacağı tarihin içerisinde buldum. Bir yanda kışlalarından çıkan tankların palet sesleri, bir yanda helikopter sesleri ile siren seslerine birde ilerleyen saatlerde alçaktan uçan F16 savaş uçağının sesleri de eklenince içinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim bir durum olduğunu iyice anlamış oldum.

    Kimdi bunlar? Ne istiyorlardı?  Nasıl böyle bir kalkışmaya cesaret ettiler? S orularına yanıt ararken bir yandan da TV de adeta canlı yayınlanan darbeyi izliyor ve acaba internet de durum ne âlemde diye düşünüyor ve cep telefonumdan baktığımda herhangi bir bağlantı sorunu olmadığını görüyor biraz olsun rahatlıyordum sanki. Bunca hareketliliğe ek olarak sosyal medyada paylaşılan mesajlara bakınca birkaç kişinin net olarak safını belli ettiği birçoğunun ise kazanan tarafı görmek için pusuya yattığını görmek mümkündü.

     Devletin üst kademesi nerde merakımız Başbakanın TV´ye bağlanması ile biraz olsun giderilince, sıra Genel Kurmay Başkanı, Ordu Komutanları ve en mühimi Cumhurbaşkanının akıbetini merak etmeye gelmişti. Karanlıkla beraber artan şiddet nasıl bir kaderdir ki Cumhurbaşkanının en çok eleştirdiği bir yayın grubunun kanalın canlı yayınına cep telefonundan bağlanıp o tarihi çağrıyı ile çok farklı bir boyuta ulaştı. Darbecilerin hesap etmedikleri bu Sokaklara Çıkın çağrısı ve halkın buna katılımı hem de çok candan katılımı ile ülke bir facianın eşiğinden dönmüş oldu.

      Yaşanan bu hain girişim 237 insanımızın hayatını kaybedip demokrasi uğruna şehit olmasına 2.190 insanımızın da çeşitli şekillerde yaralanarak gazi olmalarına neden olmuştur. Bu buram, buram ihanet ve ihmal kokan darbe girişimi dünyada eşine az rastlanır bir şekilde adeta bir halkın Demokrasiye nasıl sahip çıktığını herkesin gördüğü tarihi bir olaya dönüşmüştür.

     Bu hain girişimi yaşayan halk, siyasiler, asker ve polisimiz bu şerden bir hayır çıkarmalıdır ki yaşanan onca acı gelecekte yaşanabilecek nice acılara engel olsun.

       Halkımız haklı tepkilerini ortaya koyarken mutlak bir erdem içerisinde davranmalı unutmamalıdır ki; bugün tepki için kışlasının önünde toplandığımız askerlerimiz yarın güneydoğuya gidip PKK ve İŞİD belası ile çarpışacak ve gerektiğinde şehadete yürüyecek milletimizin evlatlarıdır. Ordumuz bizim dünyadaki tüm dış saldırılara karşı kalkanımızdır ve onu itibarsız ve moralsiz hale getirilmemesine çok ama çok dikkat edilmelidir.  Kışlaların önünde bekletilen belediyelere ait kamyon ve iş makineleri artık hem de vakit kaybedilmeden buralardan çekilmeli ve askerimizin engin ferasetine güvenimizi göstermeliyiz. Unutmamalıdır ki %1,5 gibi çok sınırlı bir çürük halka bu hain girişime katılmış ve çok şükür bu oran daha fazla artmadan bu akılsız kalkışma durdurulmuştur. 

       Siyasilerimizin takındığı saygın demokrasiye sahip çıkma ve devlet adamlığı tavrı takdire şayandır ve sergilenen hoşgörü tavrı özlediğimiz ve arzu ettiğimiz tavırdır. İktidar bu kalkışmadan büyük dersler çıkartmalı ve devletteki her türlü kadrolaşmanın sonunda kendilerine ve devlete zarar verecek duruma gelme ihtimalini hiçbir zaman göz ardı etmemelidir. Bu bizdendir mantığından vazgeçip bu devletimize yararlı mıdır?  Anlayışına derhal dönülmelidir. Gazi Mustafa Kemalin Cumhuriyetimizin kuruluşundaki felsefesi tekrar benimsenerek, radikal unsurların taktıkları güzel maskelere aldanılmamalıdır. Bir kez daha görüldü ki Devlet de esas Liyakat ve Sadakat olmalıdır, Himmet, Hidayet, Hizmet değil.    Bir zamanlar baş tacı edilen Himmet, Hidayet ve Hizmet zincirinin nasıl İhanet zinciri olup boğazlara dolandığı artık apaçık görülmektedir ve aynı yanlışa tekrar düşülmesi demek ileride çok daha büyük ihanetler ile karşı karşıya gelineceğinin işaretidir.

       Bugün bu ihaneti sergileyen FTÖ örgütü temizlenirken geçmişten ders alınarak yeni devlet yapılanmasına gidilmeli ve FTÖ´cüler gitsin yerine şunlar gelsin mantığı ile değil Devletin bekası için doğru olanlar gelsin mantığı ile hareket edilmelidir. Aksi halde bugün namlusu bize çevrili olmayan ancak yarın bize çevrilebilecek olan başka harflerden oluşan örgütler ile karşılaşmak kaçınılmaz son olacaktır.

     Bu operasyonlar yapılmalı ve sivilleşme mutlaka sağlanmalı ama bunu yaparken devletin yüce menfaatleri ve demokrasinin ilkeleri temel prensip olarak kabul edilerek yapılmalıdır. İntikam, Kin ve Öfke ile atılan her adım geleceğimize vurulan birer darbe olacaktır. Bir darbeden kurtulup daha büyük bir darbeye kanat açmak bugünkü ihanetten daha büyük bir ihanet olacaktır bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir. Suçlular tespit edilip en ağır şekilde cezalandırılmalı ama suçlu, suçsuz ayırımı çok büyük titizlikle yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu zalim darbe girişiminin zulmünü engellerken yeni zulümlere imza atmak en az bu darbe kadar acı sonuçlar doğuracaktır.   

    Devletin duyguları olmaz Devlet akıl ile yönetilmelidir çünkü duygular zafiyetlerin oluşmasının temel taşlarıdır. Hele bu duygular inanç ve itikat´e dayalı duygular olunca insanların en saf ve temiz haliyle bu duyguları sahiplenmesi nedeni ile insanı en zayıf ve en masum halinde yakalamaktadır. Bu nedenledir ki asla Devlet idaresi duygusal hele inanç ile ilgili duyguların yoğunluğu yönetilmemelidir.            

    Asker ve Polisimiz milletimizin bağrından çıktığını ve milletin koruyucu zırhları olduğunu bir an bile unutmamalı ve bünyesinde devleti ve milletini korumaktan öte hiçbir duyguyu taşımamalıdır.

    Bu duygular ile yaşanan bu hain girişimde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet yaralılarımıza acil şifalar dilerken darbeye darbe yapan yüce milletimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.