www.cildirgoyce.com

YAŞAR GELER


HAİNLİKTE SINIR TANIMIYORUZ!

Her sabah kalktığımda ilk işim memleketimin durumunu öğrenmek için....


Her sabah kalktığımda ilk işim memleketimin durumunu öğrenmek için yerel haber sitelerini, gazeteleri okumak oluyor. Çünkü uzun zamandan beridir doğup büyüdüğümüz yerlerden uzak kalmışız. Memleket özlemi çekiyoruz. Ayrıca yerleşik nüfusunun yaklaşık beş katı kadar bir nüfusunu göç vermiş ve henüz gelişememiş bir bölgenin insanı olarak ta acı çekiyoruz. O nedenledir ki, kentlerde olan insanlarımızla dernekler ve benzeri çeşitli organizasyonlarla bir araya da gelerek ‘’doğup büyüdüğümüz yerlere bir nebze katkımız olur mu’’, diye çırpınıp duruyoruz.  Dışarıda olan her birey doğup büyüdüğü yerinin gelişmesi için ‘’nasıl katkı yapabilirim’’, sorusunu sorarak bir şeyler yapma gayreti içerisinde olmaktadır.

     25 Haziran sabahı kalktığımda ilk işim Çıldır Manşet gazetesini incelemek oldu. Manşette ‘’Çıldır Şeytan Kalesine İkinci Sabotaj’’. Bu haberi görünce adeta yıkıldım. Geçen yılda ilk ışıklandırma yapıldığının hemen arkasından da aynı haberi okumuştuk, ’’Şeytan Kalesine Sabotaj’’. Hatta daha öncelerde dekaza kaza bitiremedikleri kalenin içi ve çevresi… Seyir terasına yapılan oturma gruplarının tahrip edilmesi vs. uzayıp gidiyor.

     Şimdi kendimizce bir tahlil yapalım bakalım, Çıldır’da neler var, neler oluyor?

-Ne yazık ki üzülerek söylemek durumundayım, arazimiz çok verim yok. Yani tarım yapamıyoruz.

-Meralarımız çok ama hayvancılık neredeyse yok denecek kadar az. Hayvan yetiştiremiyoruz.

Ha bu arada söylemeden de geçemeyeceğim, giden valimiz Sayın Mustafa Masatlı döneminde alınan bazı özel tedbirler nedeniyle biraz olsun verimlilik arttı. Gelen valimizin de aynı duyarlılığı göstereceğini ve bu durumu sürdürebilir bir hale getireceğini diliyorum.

-Koskocaman Çıldır Gölü var. Doğu Anadolu’nun ikinci en büyük ve organik gölü ama ne balıkçılık istediğimiz seviyede ne de turizm açısından istediğimiz değeri henüz bulmuş değil.

-Ülkemizin üçüncü büyük gümrük kapısının açıldığı yere sınır olan organik Aktaş Gölü var, ne balıkçılık istediğimiz seviyede ne de turizm açısından bir getirisi var.

-Ta Urartular döneminden kalmışŞeytan Kalemiz var, yerli ve yabancı turist yok denecek kadar az sayıda ziyaret ediliyor.

-Yine belki de ülkemizin nadide vadilerinden birisi olan ve organik meyve çeşitleri yetiştirilebilen Kurtkale Vadisi var, verimlilik ve turizm faaliyeti sıfır noktasında.

-Çeşitli köylerimizin sınırları içerisinde kalan onlarca mağaralar, yıkılmış kilise kalıntıları vs. var ama turizme kazandırılabilmiş değil. Yani bölgeye bir ekonomik girdisi yok.

-Arıcılık, kaz yetiştiriciliği, süt ve süt ürünleri bölgenin kendi iç tatminini anca sağlayabiliyor.

     Yani bunlar ve bunlara benzer sorun ve sıkıntıları artırarak sıralayabiliriz. Fakat bu koşullara rağmen yakın zamanımızda ilçemizde güzel şeyler de olmuyor değil. Biz dışarıdan her ne kadar destek olmaya çalışıyorsak, içerisinde de belediye başkanımız ve köy muhtarlarımız da bir o kadar çaba sarf etmektedirler. Hatta duyarlı vali ve kaymakamlarımızın çabalarını da göz ardı edemeyiz.

     Şimdi son yıllarda gözle görünür çalışmalardan, yani ilçemizin kalkınması ve gelişmesi için yapılan çalışmalardan birisi ve en önemlisi sayılabilecek ve gelecek vadedebilecek çalışma alanının turizm olacağını düşünmekteyim. Bu anlamda yapılan çalışmalarla hem bölgemiz tanıtılacak, hem turizm canlandırılacak hem de bölgemizin ekonomik gelişmesi sağlanacaktır diye düşünüyorum.

Peki, şimdi soralım;

Be hey akmak, turizm adına yapılan ve tanıtımı ve getirisinden senin de yararlanacağın bir çalışmayı neden sabote edersin? Neden zarar verirsin?

O zarar verdiğin yapılar, (sen alçağın değil) senin komşun, akraban, eşin, dostun ve tanıdığın insanların verdiği vergi vb. gelir kaynakları ile yapıldı.

Bu paranın çöpe gitmesini neden istiyorsun?

Sen vatan haini misin?

Seçilmişler belki beğenmediğimiz insanlar ya da siyasal anlamda tasvip etmediğimiz insanlar olabilir. Fakat sen kişiye ya da düşünceye hıncını halkın malına zarar vererek mi alıyorsun?

O bölgenin kalkınması ve gelişmesi seni neden rahatsız ediyor?

Elinde kalmış tek kalen olan turizmi desteklemek ve canlandırmak yerine baltalamakla o ilçe halkının tamamını cezalandırmış olmuyor musun?

Anılarımızın olduğu vatan toprağının her karışı, her köşesi bizim için çok ama çok değerlidir. O kalenin ilk yolunu yaptıran Ardahan Valisi Hasan Özdemir’i de saygıyla yâd ediyorum. Bu anlamda amcamdan kalan bir anıyı da paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum: Ardahan Valisi Hasan Özdemir, İstanbul Emniyet müdürlüğünden henüz atanmış Ardahan’a. İlçeleri gezerken Çıldır’da Şeytan Kalesi olduğunu öğreniyor. Ama o yıla kadar kalenin düzenli bir yolu yok. Hemen talimat veriyor ve kalenin yakınına araçla gidilebilecek kadar yere yol yaptırılıyor. Bölge halkı memnun! Dışarıdan da ziyaretçiler gelmeye başlıyor. Ama sen gel gör ki; bir süre sonra kalenin içerisi kazılmaktan mağaraya dönüşüyor. Alçak defineciler kalede kazmadık nokta bırakmıyorlar. Sonra bu durum valiye bildiriliyor. Diyorlar ki; efendim, siz yol yaptırdınız ama defineci alçaklar araçlarla kolayca gelip kaleyi kazıyor ve duvarlarını yıkmaya çalışıyorlar. Tabi bu durumda vali sinirleniyor ve talimat veriyor; oraya giden yolun giriş kısmına hemen kamyonlarla hafriyat döktürüyor. Sonra ilerleyen zamanlarda kaldırılıyor vs.

Yani sözün özü, kıssadan hisse; alçaklıkta sınır tanımayanlar, kendinize gelin! O zarar verdiğiniz yapıya harcanan her kuruşa her insanımızın katkısı var. İnsan olmayı deneyin, insan olmayı!