DİNÇER AKTEMUR


Göçerler yasağı ve HDP´li vekilin hadsizliği

Ardahan´ın doğal ve turizme...


Ardahan´ın doğal ve turizme açık meralarının korunmasına yönelik tedbirler, çok konuşulan bir mesela haline geldi.

Öyle ki doğal meraların tahrip edilmesinin önüne geçmek ve yaylalarda ki yerli üreticinin huzurunu tesise yönelik kararlar şu günlerde lafını, sözünü bilmeyenlerin ağzında sakız oldu adeta.

Bir kere şu kavramı iyi anlamak lazım: Ardahan meraları, kanunlar yasalar çerçevesinde Ardahanlı vatandaşlara aittir.

Şimdi böyle bir durumda, hayvan varlığı 400 bine ulaşan kentte meraların kullanım hakkının da doğal olarak Ardahanlı üreticiye ait olması çok doğaldır. Kaldı ki, Ardahan meraları doğal, temiz verimli otlak olması bakımından korunması elzemdir.

Bu doğrultuda Ardahan Valiliğinin, bizzat Ardahan Valisi Mustafa Masatlı´nın köyleri adım adım gezerek vatandaşın derdiyle dertlendiğinde en fazla dinlediği şikayet göçerlerin meraları işgal etmesiydi. Valinin, bu durumda, 266 köy ve mahalle muhtarıyla birlikte, tüm STK´ların, üreticilerin ve siyasi parti başkanlarının ortak talebinin arkasında durması kadar haklı hiçbir neden olmazdı.

Bölgenin kurtuluşunun ve ekonomik özgürlüğünün tek çıkar yolunun hayvancılıktan geçtiğini çok iyi analiz eden Vali Masatlı´nın üreticilerden yana dik duruşu ne hikmetse Iğdır başta olmak üzere bölge illerde rahatsızlık uyandırmış ki, yerel medya, bakanlıklar, milletvekilleri bu yönde baskı kurarak alınan mera kararının iptalini talep ediyor.

Yok kardeşim, öyle bir şey yok. Ben daha açık yazayım o halde, bugüne dek tahrip edilen meraların, sövülen, dövülen, silahla tehdit edilen, çadırları gecenin bir saatinde kurşunlanan, çocukları dayak yiyen, köpeklerle korkutulan Ardahanlı vatandaşın korunması artık elzem olmuştur. Ayrıca Ardahanlı çiftçiler, dışardan ot, saman almıyor, otlaktan arda kalan meraları hasat ederek, 6 ay içeride beslediği hayvanlarını besliyor.

Kimse kusra bakmasın ama Iğdırlı üretici para kazanacak diye benim Ardahanlı üreticim acından ölecek diye bir kanun yok. Ayrıca, Iğdır´ın ekonomisi hayvancılığa dayanıyor da Ardahan´ın ekonomisi sanayiye, teknolojiye, tekstile mi dayanıyor?

Öyle ki, Iğdır´ın HDP´li milletvekili Habip Eksik, hiç uslu durmuyor. Sözde üreticilerin sorunlarını gündeme taşıyan Milletvekili dün bir açıklama yapıyor ve diyor ki, ?Bu kararla Iğdır halkı tecrit altına alınıyor ve tek geçim kaynağı olan hayvancılık yok ediliyor.´

Hadi ordan kardeşim, kusra bakma ama senin abuk subuk laflarında devlet idare edilmiyor. Komşu Iğdır halkına saygımız var lakin beslediği küçükbaş hayvandan büyük ekonomik değer sağlayan Iğdırlı üretici, eğer Ardahan´ın kendisine zor yeten merasını zorla gasp ediyorsa, meraları tahrip ediyorsa, Ardahanlı üreticinin üç beş tane hayvanının hastalanmasına sebep oluyorsa, 200 hayvanlık mera satın alıp, 2 bin hayvanla komşu meraları silah zoruyla, kaba kuvvetle işgal ediyorsa, yetmeyip, bölgenin saf ve temiz insanını tehditlerle, köpek işgalleriyle merayı terk etmeye ve göçe zorluyorsa bu adamların Ardahan´da işi yok kardeşim. Kaldı ki Ardahan merası büyükbaş hayvan için elverişlidir ve küçükbaş hayvana yetecek mera alanı da yoktur. Bu hala neyin diretmesidir. Bu nasıl bir kaba kuvvettir. Siz Ardahan meralarını senelerdir bu insanları aciz sanarak mı mesken tuttunuz?

Ayrıca, Ardahan´da buzağı atma oranı %16´dır. Yani Türkiye ortalamasının 3 kat üzerindedir. Bu ne demektir biliyor musun peki sözde milletin vekili? Bu Ardahanlı üretici bir yıl boyunca arkasından koştuğu hayvanından bir buzağı alıp da ihtiyacımı göreyim diye bekleyen gariban üreticinin, senin hayvanından bölgeye taşınan hastalıklar sebebiyle bir sene sızlanması demektir.

Şunu iyi anlayın; Bu uygulama, Ardahan´da bir kuzusu dahi olmayan, 5 ay önce ilk kez Ardahan´a gelen Devletin Valisi´nin keyfi uygulaması değil, Ardahan´ın artık topyekûn ayağa kalkmasının sonucudur. Vali de bu işin uygulayıcısı, amiridir. Ardahan´da üreticiler, STK´lar, Siyasi partiler, tüm köy ve mahalle muhtarları da çok iyi gördünüz ki Vali´nin ve alınan mera kararının arkasındadır.
 

23.05.2019

Yazar: Dinçer AKTEMUR