www.cildirgoyce.com

FERDİ GÜNGÖR


FETÖ, Dindarlar ve Ekonomi

Cumhuriyetin ve demokrasinin...


    Cumhuriyetin ve demokrasinin sözcük anlamlarını bileniniz var mı? Eğer bileniniz varsa, azıcık da tarih sayfalarını karıştırmışsanız, ne Cumhuriyetin ne de demokrasinin ´dindar insanlara´ yönelik bir öfkesinin, kininin ya da ayrımcılığının olmadığını net bir şekilde görebilirsiniz. Peki, neden oldu, nasıl oldu da bu Cumhuriyet ve Demokrasi kavramları, dindar insanlara yönelik bir öfkeye dönüşüverdi? 1980´li yıllarda ve ısrarla biz ilkokul çocuklarına, çarşaflı ve mini etekli kadın fotoğraflarını yanyana koydurarak "Cumhuriyete Geçiş" başlıklarını kim attırdı? Neydi yıllarca bizi bize düşüren zihniyet?

    Bakınız, bugün bile Recep Tayyip Erdoğan için "O bizim Cumhurbaşkanımız değil!" söylemleri ne yazık ki nefes alabiliyor. Benzer şekilde Ahmet Necdet Sezer için de aynı talihsiz söylemler yıllar önce yapılmıştı. Şimdi kimse kalkıp da "Efendim, Erdoğan bir partili... Cumhurbaşkanı partili olmaz" demesin! Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. 1990´lı yılları yaşayanlar, Sayın Özal´ın da Sayın Demirel´in de kendi partisinden olan insanlara ´ayrıcalık´ yaşatmadığını iddia edemezler! Bunun için insanın vicdanının kör olması gerekir. Nasıl ki, Atatürk sonrası gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse MİT üzerinde Türk Silahlı Kuvvetleri´nin nüfuzunun olması çarpıcı bir gerçek ise aynı şekilde 1980 Darbesi sonrası Cumhurbaşkanı olan kişiler de aynı şekilde ´partili´ olmuştu. Belki burada Ahmet Necdet Sezer için bir parantez açmak gerekecek ki, meşhur Sezer-Ecevit tartışmasının ardından ekonomi dibe vurunca, eminim Sayın Sezer´i de seven pek çok kişi "Yahu demek ki Cumhurbaşkanlığı ve Devleti yönetmek başka bir iş" demiştir.

    Dindar olan insanların gerek akademi gerekse iş dünyasında zorluklar yaşaması, giderek büyüyen bir yangın haline geldi ki, bunun faturasını uzun zaman hepbirlikte ödedik. Her fırsatta Batı´nın Avrupa´nın ya da ABD´nin şakşakçılığını yapan insanlar, her nedense buralarda din adına yaşanan olayları görmezden gelerek; işin siyasetini tam olarak bir türlü kavrayamadılar ya da kavramak istemediler. İşlerine gelmedi. Çünkü Batı´da yüzyıllardır süren bir sorundu bu ´din´ ve ´dindar´ sorunu; üstelik yıl 2000´lere gelmişken bile çözülemeyen bir dünya sorun vardı. Batı, bu konuda bedel ödedi. Dünyayı Kilise´nin yönettiği yıllarda, bizdeki ´bedavacı´ tayfa gibi ´ısırıp kaçan köpekler´ gibi davranmadı kimse! Can verdi... Hatta çoluğunu çocuğunu kaybetti. Tek dileği, Kilise´nin hem ekonomi hem de siyasal hayattan elini eteğini çekmesi olan yüzlerce aydın, bu uğurda büyük bedeller ödedi. Hapsedildi, işsiz kaldı; hatta asıldı-yakıldı. Bizde ise ne yazık ki, bu konuda bir gayret gösteren kişiler, bundan zamanı gelince nemalanamak; zamanı gelince de tövbe edip bu kez dindarların sofrasından ekmek aşırmakla yetindi.

    Beyler... Fethullah Gülen´in ya da cemaatinin uzağından-yakınından geçmemiş bir kişi olarak şu söylediklerime kulak vermenizi istiyorum: Bu memlekette ´dindar´ insanların dışlanmasının yanlış olduğu kadar; dindar insanları siyasete alet etmek de bir o kadar yanlıştır. Eğer Allah´a inanan ve gerçekten iman eden insanlarsanız; şu anda yok yere içeride yatan (zaman içerisinde de şimdiye değin salıverilen) insanların vebalini boynunuzda taşır; bu konuda da azami gayret gösterirsiniz. 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişiminin başarılı olmasını elbette hiçkimse istemezdi. Bunu duyunca bile siyaset yapıp, "Ya, istemiyordun da neden evden çıkmadın?" diyen kansız insanlar da var tabi...

    Efendiler... Kötü günler geçirdik; geçirmeye de devam ediyoruz. Artık bu öfke, bu kin bitsin! Gerçekten de namusuyla yaşayarak, devlete bir kuruş borcu olmayan; haram yemeyen, çalmayan, çırpmayan; karıncanın bile belini incitmemeye özen gösteren ancak bu-şu cemaatine tabi olan ve dinini kendi inancı etrafında yaşamaya gayret eden insanlar var. Etmeyin... Kendi aralarında tanıdık kişilerle evlilik yapmaları suç değil... Oturup Kur´an okumaları, sohbet etmeleri suç değil... Etmeyin... Hükümetimiz ve ilgili Bakanlıklarımız; küçük ölçekte de Belediyelerimiz, İlçe Müdürlüklerimiz bu konuya Allah rızası için önem versin! Etmeyin... Elbette suçu olan insanlar suçlarını çeksinler! Elbette yanlarına hiçbirinin kâr kalmasın! Ancak daha sonra serbest bırakacağınız aşikar olacak insanları yok yere hapishanelerde tutmayın! Toplumsal barış için bir adım atın! Bakınız, ekonomimiz çok ama çok riskli bir dönemden geçiyor. Şimdi kara kış ayında farketmiyoruz belki ama bu İlkbahar ve Yaz zor geçecek... Etmeyin... Eğer elbirliğiyle bu gemide yol alıyorsak; ne olur birbirimizin uyarılarını dikkate alalım! Artık bu düşmanlıklar bir son bulsun...

    Tabi ki, her şey ekonomi değil... Ancak nasıl ki, dindarlar bu memleketin bir gerçeği ise aynı şekilde ekonomi de bir gerçeği... O nedenle, "Gönül isterdi ki..." diye cbaşlayan cümleler yerine, samimi olarak birbirimizle iyi geçinmeli ve geçmişteki husumetlerimizi bitirmeliyiz. Biz Bir´iz... Bir olmamız gerekir... Eksiklerimizi, birbirimizi kırmadan, incitmeden söyleyerek; birbirimizi tamamlamamız gerekir.

     Aydınlık ve güzel günler için tek yol bu...

Ferdi Güngör / İSTANBUL