SİNAN KARAÇAY


ELİMİZDEKİ KAZI UÇURMAYALIM

Her memleketin bir...


    Her memleketin bir öne çıkmış ve lokomotif değeri vardır, bizim yörenin değeri ise son zamanların gözde lezzeti kaz etidir. Bu lezzeti diğer lezzetler arasında özel yapan ise tamamen geleneksel olarak yapılan kesim, baskı, tuzlama ve askıda beklemektedir. Bu süreçler belli sıralama ile ve belli süreler ile uygulanarak bu eşsiz lezzete ulaşılmaktadır. İşte herkesin haklı övgüsüne mazhar olan meşhur kaz eti lezzeti de işte bu süreçlerden alır doyumsuz lezzetini ve yurdun dört bir yanına ulaşan ününü.

   Yörede hatırı sayılır gelir kaynağı haline gelen bu lezzetin kısa vadeli bir gelir kaynağı olmasından ziyade uzun vadede ve sürekli bir gelir kaynağı haline gelmesi asıl hedef olmalıdır. Bu lezzetin yöremiz için sürekli bir gelir kaynağı haline gelmesi için en başta bu lezzetin tamamen yöresel ve geleneksel bir lezzet olarak korunması ve endüstriyel bir ürün haline gelmesinin engellenmesi gerekmektedir.

   Daha fazla kazanmak ve gelir elde etmek endişesi ile bu önemli ürünü aslından uzaklaştırarak adeta endüstriyel bir ürün haline getirmek kısa vadede belki kazandırıyormuş gibi görünse de uzun vadede yöre halkına bugün kazandıklarından daha fazlasını kaybettirecektir.

   Son yıllarda özellikle memleketten uzakta olan ve memleket hasreti ile kurulan dernekler gurbette yaşayan hemşerilerinin ayaklarına bu lezzeti getirerek, hem gurbette bulunan yöre insanını hasret olduğu bir lezzetle tekrar buluşturmak, hem de bu lezzeti bilmeyenlere bu lezzeti tattırmak gayesi ile kaz yemeğinin ikram edildiği geceler düzenlemektedirler. Bu geceler sayesinde bu eşsiz lezzet artık çok revaçta olan tanınınmış ve aranan bir lezzet olmaktadır.

   Bu talep artışı ve ülkenin her yanına yayılan haklı ünü nedeni ile üretilen kaz sayısında çok büyük bir artış yaşanmış ve gelişen teknoloji ile yeni ve çok daha büyük pazarlara ulaşılmıştır. Buraya kadar senenin dokuz ayını ağır kış şartlarında yaşayan ve kısıtlı geçim kaynakları ile de olsa ülke sınırların en ücra köşesinde ata yurdunu bekleyen cefakâr insanımız için çok sevindirici olan bu sürecin bundan sonra da sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi bugünkü noktadan çok daha önemlidir.

   Eğer sürdürülebilirliğini sağlayamaz isek maalesef kısa bir süre sonra elimizde olan bu kaynak da kısa sürede özelliğini kaybedeceği için adeta kazlarımız elimizden uçup gidecektir. Üzülerek belirtmek isterim ki bugünkü hali ile devam edilir ise çok kısa bir süre sonra bu lezzet ve yöre adına çok büyük önem arz eden bu gelir kaynağı bizzat bizler tarafından yürütülen hatalı yöntemler ve uygulamalar nedeni ile değersiz ve sıradan bir hale gelecektir.

   Kızıp gücenmeye, gönül koymaya hiç gerek yok dost acı söyler misali çok açıkça yaklaşmakta olan tehlike için değerli hemşerilerimi uyarmayı bir borç biliyorum. Kaz etini özel ve güzel yapan etkenlerin en başında endüstriyel değil tamamen yöresel ve geleneksel olması gelmektedir. Ancak son dönemlerde bundan süratle uzaklaşılmakta ve adeta bu önemli lezzetin değeri törpülenmektedir. Bunun yanı sıra hemen, hemen her sene artış gösteren fiyatı ise bu lezzeti artık zengin sofralarının bir yiyeceği haline getirmektedir ki bu da en az geleneksel yöntemlerden uzaklaşılması kadar tehlikeli bir durumdur.

   Benin naçizane önerim bu lezzetin sofralarımıza geliş sürecinde zamanı kısaltarak, tam kurutulmadan ve yöremize has ayazı yemeden asla ürünün nihai tüketiciye ulaştırılmaması ve fiyatları konusunda daha makul ve kabul edilebilir rakamlara sofralara ulaşması elzem bir durumdur.

   Aksi halde maalesef ki sürekli ürün kalitesi düşerken, aynı zamanda fiyatı da yükselen bir ürün olması nedeni ile zamanla tercih edilme oranı azalacak olan bu lezzet belli bir süre sonra bu popülaritesini kaybedecek ve yöremiz ekonomisine katmış olduğu değeri bir daha bugünkü oranda katmayacaktır.

   Gelin elimizdeki kazı uçurmayalım, bu doyumsuz lezzete sahip çıkıp, geçici değil nesiller boyu sürecek bir değer ve lezzet markası yaratalım derim ben.

Sinan Karaçay / İstanbul