SİNAN KARAÇAY


DEVLET BEY Mİ GELDİ? DEVLET BEYE Mİ GELDİLER?

Uzun zamandır yazılarımı...


   Uzun zamandır yazılarımı takip etme nezaketi gösteren, fikirlerimi önemseyen ve fikirlerini önemsediğim dostlarım bu aralar MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli´nin son dönemdeki hükümet ile olan yakınlığı ve açık desteği hakkındaki görüşlerimi sormaktalar.

    Sayın Devlet Bahçeli´nin seçim kaybeden siyasilerin yapması gerekenleri yapmasının en doğru ve doğal olduğu konusundaki fikrim değişmemekle beraber, siyasi hayatta maksimum dört seçimden istediği neticeyi alamayan siyasi liderin koltuğunu bırakmasının ülkenin ve siyasetin önünü açmak ve siyasete kalite katmak adına doğru olduğu kanaatindeyim. Ülkede yeni siyasi liderlerin ortaya çıkması ve bu siyasi liderler ile beraber yeni fikir akımlarının ortaya çıkmasına imkân verecek bu uygulamanın sorunlara farklı bakış açıları ile yeni çözüm önerileri getireceği kanaatindeyim.

   Yukarıda ideal olan durumu izah etmeye çalıştım. Ancak ülkemizdeki siyaset camiası bu durumu pek kabul etmiyor olacak ki her gelen siyasi lider ülkeye demokrasi getireceğini vaat ederken nasıl oluyorsa kendi partisine bir türlü demokrasiyi getirecek uygulamalardan üstelik de demokrasi adına uzak durmayı yeğliyor. Partilerin delege yapısı öncelikle genel başkanı koltuğundan etmeyecek şekilde dizayn ediliyor belki de bu yolla genel başkanın kendini daha güvende hissederek rahat çalışması sağlanıyor da olabilir bizim tezimizin aksine.

    Gelelim asıl soruya ve günümüz gerecekleri ışığında Sayın Bahçeli yorumuna; Şimdi düşünelim ki önümüzdeki seçimde MHP halkın teveccühüne mazhar oldu ve %50 den +1 oy fazla alarak Devlet Beyi Cumhurbaşkanı yaptı. Bu durumda devletin siyasi çizgisi, olaylara bakışı ve politikaları nasıl olurdu.

- İmarlıdaki Bebek Katiline değil milletvekili göndermek için gemi tahsis edilmesini sandal bile verilmez ve imarlıdaki hain adeta tecrit edilirdi. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Bir Zamanlar Devletin kırmızı halılar ve hava limanında bayraklar ile karşıladığı Barzani Hain ilan edilir, gittiği her ülkeden adi bir suçlu olarak iadesi istenirdi. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- HDP denen sözde siyasi parti özde PKK´nın siyasal kanadının içerisindekiler bir,bir tutuklanıp cezaevine konularak haklarına Terör Örgütüne Üye Olmak, Yardım ve Yataklıktan davalar açılırdı. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- HDP´nin Eş Genel Başkanları dâhil daha önce barış güvercini ilan edilen tüm mensupları Vatana İhanet eden hainler olarak nitelendirilirdi. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Terör ile Mücadeleden vazgeçilip Terörle Müzakere Sürecine Evirilen süreç tekrar başa alınarak Terör İle Mücadele Dönemi Başlardı. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Sözde Çözüm Süreci Çöpe Atılırdı. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Sözde Çözüm Sürecinde lağvedilen Jandarma ve Polis Özel Harekât birimleri tekrar kurularak daha da güçlendirilirdi. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Sınırlarımız ötesinden bize vur kaç taktiği ile saldıran terör örgütlerinin bize saldırması beklenmez bizzat onların yuvalandıkları yerlere ordumuz sevk edilir ve sınırlarımız ötesinde güvenlikli tampon bölgeler kurulurdu. (Aynı Bu Günkü Gibi)

- Ordumuz operasyona çıkarken tankın üzerindeki askere Nereye Gidiyorsunuz? Diye sorulduğunda; HEDEF KIZILELMA derdi. (Aynı Bu Günkü Gibi)

Şimdi durum aynen böyle iken MHP´nin dış ve iç siyasetteki politikaları hükümet tarafından uygulanmaya başlamış ise MHP dün söylediklerini ve parti programına yazanları bugün hükümet kabul edip ve uyguluyor ise bir yerden diğer bir yere geçen, olduğu yeri değiştiren MHP midir? Yoksa Ak Parti midir?

  Bir diğer husus ise MHP´nin mevcut Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan´ı aday göstermesi hususudur. Daha önce CHP ile Ekmeleddin İhsanoğlu´nu aday gösterdiğinde CHP ile niye ittifak yaptınız diye eleştirmeyip Ak Parti ile üstelik kazanması yüksek ihtimal olan bir adayı desteklenmesi siyaseten neden eleştirilir ki?

   Herkse bu hamleleri baraj korkusu ile yapılan hamleler diye nitelendirse de MHP´nin yıllarca barajın çok altında oranlarla siyaset yapan bir dava partisi olduğu ve bundan önce kendisine Başbakanlık altın tepside sunulan Devlet Bahçeli´nin bir koltuk sevdası ile bunları yaptığını söylemek biraz insaftan uzak tutum olacaktır.

   Bir de işin Ülkenin bekası bölümü var ki bu en önemli hususların başında gelmekte;

   Siyasi geçmişi çok da eski olmayan ve halkın büyük desteği ile iktidar olan Ak Parti kadrolarının devleti yönetirken cemaat ile olan yakın ilişkisi ortaklığa dönüşünce yıllardır derin ve hain planlar yapan terör örgütü habis bir ur gibi devleti çepeçevre sardı ve ülke 15 Temmuz da adeta uçurumun kenarından döndü. Ak Partiden uzak duran ülkenin köklü siyasi akımları adeta meydanı elleri ile FETÖ´ye bıraktılar. Belki o günlerde Devlet Bahçeli gibi bir lider ya da CHP´nin kurucu iradeye sadık tabanı ile istişare içinde olunabilseydi bugün yaşadığımız bu kötü durumu yaşamazdık milletçe. İşte bu süreçte Sayın Bahçeli adeta Devlete yönelebilecek yeni saldırılara siper olmak gayesi ile hükümete sahip çıkarak yalnız bırakmamayı seçmiştir. Bu konuda nefsani duygularını bile bir kenara bırakarak kendi şahsına karşı sarf edilen onca kırıcı ve yaralayıcı sözleri bile unutup dünya görüşüne paralel olarak Devletin Bekası Her şeyin üstündedir mantığı ile hareket etmiştir.

   Biliyorum birçoğunuz Devlet Bey yaptığınız eleştirileri belki de daha ağırlarını bana yapacaksınız siz sordunuz ben söyledim.