FERDİ GÜNGÖR


Çocuğunuzu satrançla tanıştırın

Şu pandemi günlerinde satranç ile spor yapmaya ne dersiniz? Gelin sizi Türk Ustalar ile tanıştırayım:


 

1980'li yılları hatırlayanlar bilecektir: Bizim iki efsanemiz vardı: Commodore64 ve Amiga500... Her ikisi de tüm dünyada olduğu gibi bizde de büyük bir devrim yaratmıştı. Cep telefonunun, dizüstü bilgisayarın, internetin falan olmadığı bir dünya düşünün... Yani X kuşağı için biraz zor olacak ama işte öyle bir zamanda ve herkesin sokaklarda top koşturduğu, misket oynadığı çağlarda tüm gençliği eve hapseden bir devrimdi bu... Televizyona bağlanan klavyelerle atari oynanıyordu. En çok oynanan oyun ise satrançtı. Bu nedenle 1980'lerde çocuk ya da genç olanlar, satranca mutlaka ama mutlaka yakın isimlerdir. Hatta 1980'ler için 1990'lar için araştırma yapılsın: Türkiye'de yayımlanan gazetelerde adına en çok rastlanan yabancı isim Kasparov'dur. Çünkü o zamanlar tek kanal olan TRT, yurtdışından haberler verirken Michael Jackson'ın yeni albümü ya da konserinin yankılarının peşinden mutlaka bir Kasparov haberi verirdi. Hani bugün sorsak Rusya denilince akla ilk gelen isim Putin'dir ama 1980'lerde 1990'larda kesinlikle ilk gelen isim Karpov'u sansasyonel bir şekilde deviren Kasparov'du. Gorbaçov'dan bile ünlüydü adam...

Kasparov'un 1990'larda yaygınlaşan ünü zamanla teknolojik gelişmelerle daha da yükselişe geçti. 1990'lı yılların ortalarında tüm dünya, bilgisayara karşı insanın mücadelesini konuşmaya başladı. Canlı yayın var mıydı o zamanlar anımsamıyorum ama varsa mutlaka Kasparov'un Deep Blue adlı bilgisayara karşı verdiği mücadele canlı yayınlanmıştır. Sokakta, kahvehanede herkes bunu konuşuyordu. Biz âdeta 2000'li yıllara hazırlanıyorduk: İnsan yapımı olan bilgisayarlar acaba Tanrı yapımı insana karşı üstün gelebilecek miydi? Yani uzatırsam 80 tane köşe yazısı olur bu konu kısa keseyim ama o günleri yaşayanlar bilecektir: Biz Matrix filmini zihnimizde çoktan yazmıştık 1990'larda aslında... Sonuç mu ne oldu? İlk karşılaşmada Kasparov bilgisayarı yendi ancak daha sonra geliştirildiğinde bilgisayara karşı yenildi. Kasparov "Hile var" falan dediyse de iş işten geçmişti artık... Hepimiz ertesi gün yeni bir dünyaya uyandık.

Teknolojinin gelişmesiyle 2000'li yıllarda satranç kültürümüz biraz geriledi. Yani ben hatırlarım: İstanbul Tuzla'da Pendik'te kahvehanelerde tavla değil satranç oynanırdı. Esnafı bile hatırlarım, satranç tahtasının başında... Ancak 2000'li yıllar farklı bir yaşamı sundu insanlara ve alışkanlıklar da değişti. Bir zamanlar ancak Yeşilçam Filmleri'nde ve kötü karakterlerle andığımız kumar, birden tüm ülkeyi ele geçirdi. Gerçi 2021 yılına geldiğimiz bu günlerde kumar, insanların kendi hayatları üzerine, ailelerinin hayatları üzerine oynanıyor; o kadar ilerledi ama geçmişte satranç gibi zekâ geliştiren oyunlar daha popülerdi. Yahu hatırlayın, "Kızma Birader" oyunumuz vardı bizim: Birbirinin üzerinden atlattığımız küçük piyonlarla, kazanmaya çalışır ancak bu sırada zekâmızı geliştirerek eğlenirdik. İsim-Şehir oyunumuz vardı meselâ... Şimdi bakıyorum, kendi adının dışında tek bir sözcüğü yazamayan vatandaşlarımız var. Mümkün müydü bizim devrimizde?

Pandemi dönemindeyiz: Çocuklarımızın yetişmesi gerçekten bu zamanda çok ama çok zor. Eve tıkılmış çocuklar, ellerine geçirdikleri telefonlarla, saçma sapan oyunlara, gereksiz sohbet sitelerine girerek, gelişilerini sürekli erteliyorlar. E, siz de doğal olarak 7/24 onlarla ilgilenemiyorsunuz. Şimdi size yaklaşık 2 yıldır düzenli olarak takip ettiğim 2021 Satranç Dünyasını tanıtmak istiyorum. Neden? Çünkü Youtube videolarını keyifle izliyorum ve henüz günümüz satranç dünyasıyla henüz tanışmadıysanız, hem size tanıtmak hem de çocuklarınızla tanıştırmanız için aracı olmak istiyorum. Bu arada şimdiden söyleyeyim: Takip etmediğim, atladığım Satranç Ustaları mutlaka vardır: Kendilerinden özür diliyorum. Gelecekte de onların isimleriyle tamamlamaya söz veriyorum.

Başlayalım:

1- Cem Gündoğan - Satranç TV

Benim ilk keşfim Cem Gündoğan'dı. O kadar eğlenceli bir genç ki, her bir videosunu hem satranç bilgilerimi güncelleyerek, hem yeni taktikler öğrenerek hem de ne yalan söyleyeyim: Gönlümce eğlenerek izledim. Son derece zeki bir genç... Boğaziçili... Zaten bildiğim kadarıyla Boğaziçi Üniversitesi Satranç Kulübü Üyesi... Satrancı bir yaşam felsefesi haline getirmiş. Küçüklükten başlayarak girdiği satranç sporunda yurtiçi ve yurtdışında önemli başarılar elde etmiş. Özellikle İngilizce kaynakları takip edebildiği için hem taktik hem de teknik bilgisini ilerletmiş. "Ya bizim çocuk satranç sevmiyor Ferdicim" diyenler ya da diyecekler varsa, mutlaka Cem ile tanışsınlar. Yani satrançtan önce Cem'i severler; zaten Cem'i severlerse ister-istemez satranca yönelirler.

2- Deniz Özen - IM Satranç

Deniz, en son keşiflerimden... En önemli özelliği, sokak diline çok hâkim olması... Yani videolarını izlerken, komşuyla muhabbet ediyor gibi hissediyorum kendimi... Çocuğunuz bu satranç işini matematiksel buluyorsa ve matematiği de sevmiyorsa, Deniz ile tanışsın. Çünkü Deniz, satrancın akademik ve ağır dilini kıvrak zekasıyla eritiyor ve satrancı herkesin anlayabileceği, herkesin keyif alabileceği bir yere taşıyabiliyor. Özellikle X kuşağının dilinden çok iyi anlıyor ve zorlu bir spor olan satranç, Deniz'in kullandığı günlük dille çok basit bir hale geliyor. Deniz, çekirdek çitler gibi satranç oynuyor. Mutlaka videolarını izleyin ve satrancı sevmeyen çocuğunuza bir şans verin.

3- Sabri Can - Chess24

Yine son keşiflerimden olan Sabri Can, heyecanlı anlatımıyla satrançta ilerlemek isteyen çocuğunuza çok yararlı olacak. Anlatımındaki vurguları, içtenliği ve sempatikliği size ve çocuğunuza satrancı sevdirecek.

4- Selim Gürcan - Satranç Okulu

Selim Gürcan, biraz "Ağır Abi"... Özellikle retoriği neredeyse mükemmel derecede güzel ve etkili... Selim'i siz ya da çocuğunuz artık satrancı sevmeye başladıktan sonra takip etmeye davet ediyorum. Yani satrançta geleceğiniz son nokta diyebilirim. Selim Gürcan'ı takip ederken, sadece satranç değil; hayata dair de önemli kazanımlar elde ediyorsunuz. Bir kere dile hâkimiyeti nedeniyle, Türkçeniz düzeliyor. Dğer yandan anlatımındaki ses ve vurgu ahengi, sizin kulağınızda ve beyninizde güzel bir lezzet, tatlı bir iz bırakıyor. Önce Selim Gürcan'ı takip etmenizi tavsiye etmem: Çünkü bu Selim'e karşı da bir haksızlık olur. Bence Selim Gürcan'ın videolarını izlemeyi önce hakedin, sonra takip edin. 

5- Nazmi Can - SatranChess

Sevgili dostumu sona sakladım çünkü benim için çok önemli bir yerde... Dostum diyorum çünkü hiç karşılaşmamış olsak da ben artık onu aileden biri gibi kabul ettim. Özellikle geceleri, minik bebeği uyanmasın diye sessiz sessiz anlattığı videolar, benim hafızamdan ölünceye kadar çıkmaz. Nazmi Can'ı kendimle çok özdeşleştirdim: Çünkü öyle güzel, öyle sakin bir şekilde satrancı anlatıyor ve kendi kendisini de 'sıfır ego' ile öyle hoş bir şekilde eleştiriyor ki, insan videodan çıkmak istemiyor. Bazı videoları var mesela 20 dakikalık: Sinir oluyorum. Gerçi kendisini "Arkadaşlar işim olduğu için kısa kesiyorum" diyor ama bizi de ekran karşısında buz gibi donduruyor. Azıcık daha devam etsin istiyoruz ama -sağolsun- o bizim ağzımıza bir parmak bal çalıp, sonra çekip gidiyor. Mükemmel bir karakteri var. Samimi ve bilgili... Her zaman kendisini küçümsüyor ama bana göre Carlsen'i yenmesine hiç gerek yok: Çünkü ben ve benim gibiler için Carlsen'i yenmekten çok daha fazlasını yapıyor. Sen gönlümüzün şampiyonusun Nazmi Can... 

Bonus: Furkan - Satranç Analizleri

Furkan'ın anlatımı belki oyuna yeni başlayanlara çekici gelmeyebilir. Ancak satrancı seven ve dahası satrançta ilerlemek isteyenler mutlaka Furkan ile ve kusursuz anlatımı ile tanışmalı... Furkan'ı dinlerken zamanın nasıl geçtiğini kesinlikle anlamıyorsunuz ancak Furkan'ın her söylediğini de kafanızın içinde milyon kez yankılandırıyorsunuz. Benim gibi yalnız yaşayan insanlar için sadece bir satranç analiz videosu değil; aynı zamanda bir terapi yeri Furkan videoları... Yani arada öyle klasik müzik falan dinliyorsanız; kuş sesleri, doğa sesleri diye Youtube'da takılıyorsanız: Bu alışkanlıklarınızı bırakın! Furkan'ı dinleyin... Bana güvenin size daha iyi gelecek... Müzik dünyasında İlhan İrem ne ise satrançta da Furkan odur. 

Dediğim gibi atladığım, unuttuğum ya da gelecekte yeni tanışacaklarım olabilir. Ben burada bitireyim ve sizleri çocuklarınızla birlikte Youtube'a davet edeyim:

Gelin satranç dünyasıyla tanışın...

Bu gençlere, satranç sevdalılarına maddi-manevi destek verin...

Siz farkında değilsiniz belki ama biz futbol ve basketbolda dâhil yakalayamadığımız başarıyı satrançta çoktan elde ettik: Sayısız başarılarımız var dünyada...

Satranç, yalnızca Rusların elinde tuttuğu bir oyun değil; satranç tüm dünyada yaygınlaşmış ve ülkemizde de bir yeri olan önemli bir SPOR'dur.

Pandemi günlerinde spordan uzakta kalmayın