Anadolu insanının bütün özelliklerini taşıyan Çıldır ilçesinin Gölbelen (Urta) köyünde 1948 tarihinde dünyaya gelen Muzaffer Aslantaş. İlkokulu kendi köyünde ortaokul Çıldır ilçesinde Liseyi ise Kars-Sarıkamış ilçesinde okudu.
1968 yılında Askere giden Aslantaş, asker dönüşü 1971-1972 yılları arasında bir süre İstanbul belediyesinde Zabıta memurluğu yaptı.1973 yılından itibaren Emniyet teşkilatında görev yaptı.1986 yılında kendi isteği ile emekli olan şair Aslantaş Sakarya iline yerleşti.
Küçük yaşta şiir yazmaya başlayan Aslantaş 1973 yılında ?Gurbet Gözleri-1? 1997 yılında ikinci şiir kitabı ?Gurbet Gözler-2? yayınlandı. Şiir kitaplarında yer alan şiirlerinin konusu ?Vatan, Memleket, İnsan sevgisi, Gurbet, Özlem vs.? içerir.
Şairimiz evli olup üç çocuk babasıdır.
Gurbet, yaşadığı bir hayli uzaklaşıp yurt dışı, yâd el ve böyle bir yerde yaşamak.
İnsan sevdiklerinin yanından ayrı kalıp farklı bir ülkede bulununca onların kıymetini daha çok anlıyor.
Kimine göre gurbet, Tutunacak bir dal bulamazsan cehennem! Memleket özlemini içine gömmek.
Şairlerin, âşıkların, ozanların telinde ve dilinde bir başkadır gurbet. Gurbet için yakılan ağıtlar, söylenen türküler, mani ninnilerin edebiyat kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Şairlerin çıkardığı her kitapta mutlaka bir ?Gurbet? şiirine rastlarız.
?Gurbet Acısı? başlıklı şiirinde Aslantaş şöyle seslenir.
Nice yıldır gurbetliği çekerim
Ceyhun eyler gözyaşlarım dökerim
Bir vefalı yârim de yoktur benim
Ben ölürsem gurbet elde kim ağlar
Bir başka gurbet adlı şiirinde ise dört mevsim ağladığını
Gelin dostlar görün benim halimi
Neden durmaz bilmem çağlar gözlerim
Ne baharda durur ne kış yazda
Durmadan dört mevsim ağlar gözlerim
Ölüm bir yokluk değil, yeni bir başlangıç ve O´na giden vuslat kapısıdır. Her nefsin tadacağı ölüm, elbet bir gün mukadder olur. Kutsal kitabımız Kur´an´ı Kerimde ?Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35)?
Çıldır ve yöresinde Baba´nın kız kardeşine Mama-Bibi (Hala) denilir. Şair Aslantaş İpek halasının ölümü üzerine yazdığı ağıt
Bu zalim dert seni amansız buldu
Sarardı gül benzin gazele döndü
Benim değil köyün maması öldü
Nihayet ölümü tattın mama can.
Halk şairlerimizin gönül tellerinde dağların özel bir yeri vardır. Dağlara seslenmeyen şair görmek mümkün değildir. ?Yüksekliğin, yüceliğin aynı zamanda da gururun timsali olan dağlardan nice yollar geçmiş, nicelerine yol olmuştur dağlar.? Gölbelen (Urta) köyü Yaz- kış tepesinde Kar´ı eksik olmayan Kısırın dağının eteğine kurulmuştur.
Baharın gelmesiyle eriyen kar suları köyün içinden geçerek Çıldır gölüne ulaşır.
Yine bahar geldi çağladı sular
Hoş sefası geldi yine dağların
Eksik olmaz güzelleri başından
Mor menekşe açmış gülü dağların
?Ana şiirlere sığmaz, destanlara sığmaz, kitaplara sığmaz, Cenneti ananın ayakları altına veren iki cihanın güneşi, genç yaşında yetim kalmamış mıydı? Babasıza ?öksüz? denilirken, anasızlara ?yetim denilmesinin sırlarını, nedenlerini hiç araştırdık mı?
Büyüktür değeri kıymet biçilmez
Her ana aynıdır asla seçilmez
Sevgisi çok büyük kalpten silinmez
Saygınız kalplerde yatar analar
Bülbülü altın kafese koymuşlar; ? Ah vatan!? demiş. Salıvermişler vatanın bir çalı dibi olduğunu görmüşler. İki cihanın güneşi sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadisinde ?Vatan sevgisi İmandandır.? Turist olarak Avrupa´yı gezen şair gördüklerini yazıya döker.
Gezdim Avrupa´yı gördüm nice yer
Al Bayrakta Hilalimi özledim
Hasret kaldım inan ezan sesine
Kitabımı Kuran´ımı özledim.
Şair bir başka şiirinde ise
Hasretlik bağrımı yaktı kül etti
Düşüp de yollara gitmek isterim
Öyle özledim ki yüce dağları
Alıp sürüleri gütmek isterim.
Şair Aslantaş, şiirlerinde sevgi, özlem, gurbet, vatan ve tasavvuf gibi çok çeşitli konuları dile getirmekte.
GURBET ACISI
Nice yıldır gurbetliği çekerim
Ceyhun eyler gözyaşlarım dökerim
Bir vefalı yârim de yoktur benim
Ben ölürsem gurbet elde kim ağlar
Ne elim var, ne günüm var, ne eşim
Ne ata, ne ana, ne de gardaşım
Ne bacım var, ne de bir yoldaşım
Ben ölürsem gurbet elde kim ağlar
Ne bir bahçem vardır, ne de bir bağım
Ne bir dalım vardır, ne de bir yaprağım
Ne bir ovam vardır, ne de bir dağım
Ben ölürsem gurbet elde kim ağlar
Muzaffer yalnız kar etti cana
Derdin nedir diye soran yok bana
Bilmem cenazemi kimlerim kıla
Kabrim kazan kazma ile bel ağlar
ANALAR
Büyüktür değeri kıymet biçilmez
Her ana aynıdır asla seçilmez
Sevgisi çok büyük kalpten silinmez
Saygınız kalplerde yatar analar
Vatan için çalıştırır eğitir
Binbir zahmetlerle bizi büyütür
Eğriyi doğruyu bize öğretir
Eredip millete katar analar
Tüm analar bu dünyada melekler
Verdiler bize nice emekler
Uyumaz geceler bizleri bekler
Geceyi gündüze katar analar
Ananın yerini tutmaz hiç kimse
Kendisi aç yatar, yedirir bize
Sevgimiz saygımız sonsuzdur size
Muzaffer´in baş tacıdır analar
GURBET GÖZLERİ
Gelin dostlar görün benim halimi
Neden durmaz bilmem çağlar gözlerim
Ne baharda durur ne kış yazda
Durmadan dört mevsim ağlar gözlerim
Çeke çeke tatlı canımdan bezdim
Şair oldum nice şiirler yazdım
Durmadan sılada gurbette gezdim
Belki onun için ağlar gözlerim
Muzaffer de derki düşmüşüm oda
Yar elinden içtim içi boş bade
Götür beni yâre Hazreti Mevla
Durmadan yârimi arar gözlerim
ÇILDIR´IN METHİ
Dinle beyim dinle methin edeyim
Yiğit dolu kahramanı Çıldır´ın
Ser tutmuş semaya yüce dağları
Ecdadtan geliyor namı çıldır´ın
Nice düşman ile girdi meydana
Duyurdu namını Rusla Yunana
Baba Şenlik yaydı sesin dünyaya
Edilir her yerde methi Çıldır´ın
Derin derin ezanları okunur
Çeşit çeşit halıları dokunur
Kara yerde nice şehit yatırır
Toprağı şehitle dolu Çıldır´ın
Baharda sürüsü çekilir dağa
Doyum olmaz inan peynire yağa
Güzelleri çeker gider yaylaya
Hiç yerde görülmez yazı Çıldır´ın
Ne kadar methetsem az gelir sana
Açmış kucağını gel diyor bana
Muzaffer der canım kurbandır sana
Ne fayda çok olur kışı Çıldır´ın
TURNALAR
Mevlayı seversiz durman burada
Kalkın İstanbul´dan gidin turnalar
Edirne´den geçin İzmit elini
Varın Ankara´ya durun turnalar
Bir su için Ankara´nın çayından
Durman geçin Kırıkkale yanından
Düz ovadır Yozgat elin sağından
Varın Kayseri´ye konun turnalar
Sabahleyin kalkın ötün havada
Mevlam sizi yetiştirsin murada
Düzülün katara gidin sırada
Varın Şarkışla´ya yatın turnalar
Görem Tanrım her an sizi saklaya
Dost odur ki her an dostun yoklaya
Gelmişken buraya in Fakılı´ya
Emilere selam söyleyin turnalar
Ne hoş olur turnam yayla zamanı
Fazla ötüp kurcalama yaramı
Varın Erzincan´a öğle zamanı
Bir zaman da orda kalın turnalar
Ordan da kalkışın düşün yollara
Kanat çal pervaz aç yüce dağlara
Soğuktur suları inin çaylara
Varın Erzurum´a durun turnalar
Gece Erzurum´da konak eyleyin
Sabahleyin kalkın seyhat eyleyin
Kalkışın havaya figan eyleyin
Vilayetim Kars´a girin turnalar
Kars´a söylen hasret ile selamım
Her yanını sokak sokak dolanın
Geçin ordan Mezre´ye yol alın
Bir gece Zayım´da kalın turnalar
Zayım´dan kalkıp geçin Kümbet´e
Malakan Zöhrebi, in Arpaçay´a
Dost var Burcalı´da konak ol orya
İn Kara Çayıra eylen turnalar
Geçin İynezor´u önün Taşköprü
Varın Pehreşen´e misafir ehli
Solun Ciyahor´dur, sağın Çıldır gölü
Bir gecede orda yatın turnalar
Sabahleyin kalkın yükselin göğe
Figan edin turnam biz geldik diye
Aşıban Putga´yı gir Meredis´e
Ötüşe ötüşe geçin turnalar
Muzaffer der yetersiniz sevaba
Öz köyüm Urta´dır inin orada
Şifa dilen benden hasta babama
Bütün köye selam söylen turnalar
Haz: Erkan Çelik