Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ


CEHALETİN KUTSADIĞI CELLATLAR VE FÜZELERİ

İdlib´e yapılan kimyasal


    İdlib´e yapılan kimyasal saldırdan sonra ABD, İngiltere ve Fransa, Esad´a yönelik bir hava operasyonu düzenledi. Saldırı önceden haber verildiği için tam bir mizansen yaşandı; artık herkesin vidanı rahat; yıllardır haksız yere evlerinden ürktülen, sürülen ve katledilen insanların acısı dindi, sorunlar çözüldü ve yalan iddialarla harabaye çevrilen ülkeler imar edildi (!...)
Ne yazık... Televizyonlarımız iki gündür Suriyeye atılan füzelerin özelliklerini sayıp durarak ölüm tüccarlarının reklamını yapıyor. Bu kanalların büyük bir kısmı güya milli ve muhafazakar yapıda olduğu iddiasında. 
    Azgelişmiş ülke aydını da, burjuvazisi de aynı ihanet düzenine şu taşıyor. Ortadoğu ve Uzak Asya ise yanıyor; patlayan bombaların tamamı emperyal güçlerin ülkelerindeki fabrikalarda üretiliyor. Bombaların patladığı ve can pazarının yaşandığı ülkelerde üretilen ve yaşamı inşa eden tüm maddeler de emperyal ülkelerde huzura katkı sağlamak üzere oraya akıyor. Birisi ölüm araçları (bombalar, füzeler, roketler, kimyasal zehirler) üretip bizim coğrafyamıza transfer ediyor ve biz doğu dünyası hayat üreten tüm kaynakları (Buğday, petrol, altın, pamuk, narenciye vb) Batı´ya aktarıyoruz. Bu işte bir terslik olmalı; bombaları üretenler, neden onları kendi coğrafyalarında değil de daha çok bizim coğrafyalarda patlatılmasını sağlıyorlar. Ve sonra bizim hemen bütün tv kanalları, atılan bombaların özelliklerini, yıkım gücünü ve kalıcı etkilerini ballandıra ballandıra anlatıyor. Öyle ki, insanın içinden ´Yahu şu meretten bir tane de bize gönderin!´ diyesi geliyor. 
Bu cehaletin sebebi nedir?
    Doğu dünyası yaklaşık 300 yıldır akıldan, bilimden ve irfandan koptu; cehaletin ve safsatanın esiri oldu. Bütün parasal servetlerin tantanalı görkemine rağmen; Doğuda büyük araştırma laboratuarları, stratejik ar-ge faaliyetleri, insanlığın büyük sorunlarıyla ilgili çalışan enstitüler yoktur; işin kötüsü böyle bir şeye ihtiyaç dahi hissedilmiyor. Doğu´nun zenginleri yüksek katlı binalar yapmayı, Batıdan aldıkları lüks arabalara binmeyi ve onlar gibi davranmayı büyük bir meziyet sayarak temel bir körleşme içine girdiler. Zaten bu kesimin çoğu parayı ve serveti sonradan gördüğünden ve hazmedemeden kendini süslü kuklalara dönüştürdüklerinden; ontolojik anlamda problem yitimine uğramış birer zavallı olduklarının farkına bile varamadılar. 
Şimdi ise, elde ettikleri servetin şehvetli gücüyle, topraklarını cehenneme çeviren bombaların reklamlarını yapıyorlar; viraneye dönen ülkelere, yağmalanan şehirlere ve katledilen milyonlarca masum insana inat, füze reklamlarına devam ederek ölüm ilahlarını/ cellatlarını tazim ediyorlar...
   Cehalet, daima celladını kutsayan korkak yürekler yetiştirir. Bilgi ise, kut verir; aydınlatır ve yüceltir...

Prof. Dr. Ramazan Korkmaz / Maltepe Üniversitesi Öğretim üyesi