CEMAL ŞAFAK


BU TOPRAKLARDA BİR TOLGAHAN TİKTAŞ YETİŞİYOR

TOLGAHAN TİKTAŞ


 

                              SAZI VE SÖZÜYLE BİR TOLGAHAN TİKTAŞ YETİŞİYOR BU TOPRAKLARDA

 

Ozanlar diyarı Kars, Ardahan ve Çıldır’da hayata “merhaba” deyip aileden aldığı feyzle ülkemin her yanında sedası duyulan bir özce candan bahsedeceğim bugün sizlere. Sanata ve sanatçıya büyük saygı duyan bir ozanın ozan dilli bir evladıdır Tolgahan Tiktaş. Kökünün üstünde büyüyen ve sanat aleminde bir yıldız gibi beliren mümtaz evlattır.

Aşıklık geleneğinin önemli bir temsilcisi olan Aşık Şenlik yolunda kararlı adımlarla yürüyen bu saz ustası onun her mısrasında, her sözünde bir önemli hikaye barındıran Şenlik ekolünün de ışık saçan bir takipçisi olarak aramızda yaşıyor. Kimi zaman Şenlik’in:

“Yine fikrim hayallandı uğraşır nara ile

Tabibsiz derdi çekerim melhemsiz yara ile

Arz ediben gitsem eğer pirin öz diyarına

Menzilim bin yıllık yoldur tükenmez bir ay ile”

Dizelerindeki gibi onun amacı menzili bin yıllık bir geleneğin efsunkar aşkına tutularak diyar diyar gezmek, bizim olan gönül diyarının saz ve söz nağmelerindeki ortak değerleri yansıtmak,

Kimi zaman Aşkı ilahi bir havaya beleyip tekrarı bir daha mümkün olmayan mısralara döken Koca Yunus’un:

“Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevi için,

Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldim.” 

Mısralarındaki aşkı hissedip bunu sazına ve sözüne nakşeden ve gönüllerde yer bulan halk aşığı bir kişilik…

Kimi zaman Aşık Veysel’in tabiat ve aşkı birbiriyle kaynaştırarak mısralarında dillendirdiği tabiattaki renk aleminin içinden renkli ezgileri yansıtıyor.

“Durna gelir yüce dağı yol eyler

Ördek gelir çayır çimen göl eyler

Üç güzel oturmuş bana el eyler

Biri Şemsi biri Kamer ill'Elif”

 

Hele aşağıda yine Veysel’imizin gönül yivlerinden döne döne çıkan

“Gün ikindi akşam olur

Gör ki başa neler gelir

Veysel gider adı kalır

Dostlar beni hatırlasın.”

Sözlerindeki derin manayı sezip yarınlara eser bırakma hassasiyetini gönülden hisseder.

Geçmişini geleceğine yansıtan bu vefalı can Veysel’in aşağıdaki sözlerini hayatının değişmez bir parçası olarak kabul ettiği sazı ve ilham aldığı ustası olan babasına vefa duygusunu ne de güzel aksettiriyor sanat hayatında. 

“Sen petek misali Veysel'de arı

İnleşir beraber yapardık balı

Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı

Ben babamı sen ustanı unutma.”

Kimi zaman da Karacaoğlan olup seyrana çıkarken onun dillendirdiği sedasının kendinden sonra da gökyüzünde dalgalanacağını düşünerek, toprağın insanla barışık hallerini bir resim tablosu hassasiyetiyle yansıtmaya çalışıyor.

“Aslıma karışıp toprak olunca

Çiçek olur mezarımı süslerim

Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar

Gökyüzünde dalgalanır seslerim.”

“Rüzgâr eser dallarınız atışır

Kuşlarınız birbiriyle ötüşür

Ören yerler bu bayramdan pek üşür

Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar”

 

Tolgahan elindeki sazla bir seyyah gibi diyar diyar gezip benliğinde biriktirdiği duygu yüklü ezgileri insanımızın kulaklarına ve gönüllerine yansıttığını gururla izliyoruz. Anadolu’nun hemen her diyarında halk sanatına katkılarının yanında Turan ellerine sefere çıkıp kimi gün Özbekistan’da kimi gün Azerbaycan’da Türk’ün pratik deyiş yeteneğini ve mızrap ustalığını yansıtması taktire şayan bir faaliyeti olsa gerek. 

Sanat ve sanatçı hassasiyetini benliğinin her bir zerresinde yaşatmaya çalışan, özümüzün sazı ve nağmesi ozan dilli balam, yolun açık olsun…!