CEMAL ŞAFAK


BEN LEKELİ DEĞİLİM sezen, SEN LEKELİSİN

LEKELİ sezen


     BEN LEKELİ DEĞİLİM sezen, SEN LEKELİSİN…!

       Zaman bazı sözleri yok edemiyor değil mi?

      Sözüm,  ”Açılım sürecine karşı olanlar iki cihanda da lekelidir.”  Diye bir sözü hançer gibi bu ülkenin insanlarının yüreklerine saplayıp da saygın, karakterli sanatçı diye baş köşeye oturtulan minik sanatçılarına. Şimdi yandım yandıma düştüklerinde onun feryadına kol kanat germek isteyen bazı güruhun söylediklerine bakıyorum da “Ah Ülkem… Nereden, nereye?!”  demekten kendimi alamıyorum. İnsanlar demokrasi ve ekmek mücadelesi sırasında buz gibi havalarda soğuk su tazyikiyle meydanlardan uzaklaştırılırken, bu ülkenin geleceği için kendi kanı ve canını vermekten çekinmeyen nice kahramanlar ve onların yüreği yanık aileleri, sevenleri kıvrım kıvrım kıvranırken, onurunu kaybetmektense canını kaybetmeyi göze alıp, Allah’ımıza isyanla şakağına namlu dayayıp, gözünü kırpmadan tetiği çeken canlar toprak olurken, hangi karanlık odalarda, hangi karanlık satılmışların uğraşları sonucu canları alınan bu ülkenin nice serdengeçtileri son nefesini verirken, nice akademisyen, aydın ve sanatçılarının ağızları kapatılıp, dillerine kelepçe vurulurken, gençlerimiz yerlerde sürüklenip hapislere atılırken, 80 yaşını geçmiş bu ülkenin yetişmiş şahsiyetleri hücrelerde çürütülürken bu karakteri minik balonun keyfi de huzuru da yerindeydi. Ona o günlerde alkış tutanların şimdi boğazına çökmeleri garip bir tesadüf değil mi?

          1982 anayasası için bu ülkenin yüzde doksan altısı  “evet” dedi. Merak ediyorum yaşı müsait bu ekran bülbülü kalemşörlerden hangisi şimdi çıkıp da ben “evet” oyu verdim diyor. Merak etmeyin çok değil birkaç yıl sonra da 2010 referandumunda “ben hayır oyu verdim.” Diyen nice lekeli minnacıklar çıkar. Diyeceğim şu ki, iki yüzlü siyaset ne yazık ki kanımıza da işlemiş. Gururunu kaybetmemek için şakağına tabanca namlusu dayayarak tetiği çeken kahramanlar için bu ülkemin yazar müsveddesi minikleri “Kurşuna kafa attı.” Diyerek insani melekesini yitiren nice solucanlar gördü. Ekmek almaya giderken öldürülen çocuk yaştaki yürekler için “terörist” dendi bu ülkede. PKK lı hainler tarafından İzmir’de şehit edilen Fırat için hangi ağza alınmayacak hakaretler uyduruldu bu ülkede. Tee kuş uçmaz kervan gitmez Karadeniz yaylalarının masum çocuğu Eren acımasızca öldürüldü bu ülkede. Sanatçı bozuntusu  bu mini karakterin ağzından tek acıma cümlesi duyduk mu ki? İçimi yakan en önemli durum da dün bu “”LEKELİ” sözünü kabul etmeyip bağıran izanı körelmiş zihniyet şimdi kalkıp da bu sözü sarf edeni koruma tezatına düşmeleri. Bunu yaparken de ne Ali Tatar’ı, ne Kaşif Kozinoğlu’nu, Ne Fırat Çakıroğlu’nu, ne daha 15 yaşında hainlikle tanışarak şehit olan EREN BÜLBÜL’ü unutmaları. “Varsa sezen yoksa sezen” diye minik karakterleriyle büyük laflar etmeye çalışmaları.

        Terbiyem hakaret etmeye ve beddua etmeye müsait değil ama sadece ülkesi için siyasi bir tercihte bulunanlara yönelik sarf edilen bu lekeli sözü sahibine ve savunucularına iade ediyorum.

        İki yüzlü davranıp da demokrat ayağına bu minik kargayı savunan iki cihanda da lekelidir. Bu böyle biline…!

       Kurşuna kafa atanların, genç yaşında kahpe suikastlara kurban gidenlerin, ülkesi ve ülküsü için hayatını kaybedenlerin, çocuk yaşta kalleşliğin öznesiyle tanışanların ahı bu zihniyetsiz, bir adım ötesini göremeyen karanlık ruhları ilelebet kör etsin.

      Heyy..!

     Sözde demokrat, milliyetçi ve münafıklar duydunuz mu beni?