www.cildirgoyce.com

Erkan ÇELİK


ÂŞIK YILMAZ ŞENLİKOĞLU

“Ben 1939 yılında Ardahan ili'nin...+


Âşık Kasım’ın oğlu Âşık Yılmaz Şenlikoğlu’nun kendi sitesinde yayınlanan yazısından alınmıştır.

“Ben 1939 yılında Ardahan ili'nin Çıldır ilçesinde (Suhara-Yakınsu) ''Âşıkşenlik beldesin de doğdum.
Babamın adı Kasım annemin adı ise Sona'dır. Ne yazık ki annemin sadece ismini biliyorum.
Kendisini hatırlamıyorum, kısacası anne sevgisi görmeden kurumuş bir ağaç gibi babam
Â
şık KASIM'ın ve çok güçlü bir ozan olan ağabeyim Nuri’nin sazlarının ninnisiyle büyüdüm.
        İlkokula devam ettiğim çağlarda, babam bana küçük bir saz aldı. Saz ile uğraşmaya çok kısa zamanda ise çalıp söylemeye başladım. İki büyük ustanın aranda bayağı ismim söylenmeye ve halk arasında sevilir oldum. İlkokulu doğduğum köyde okudum. Yanlış yaptığım bir şeyi çok sonra anladım iş işten geçmişti. Çünkü bütün gücümü saza verdim okulu bıraktım buna da çok pişman oldum hayatımın özetidir tümünü yazmaya kalkarsam koca bir roman olur.
       İlk türkümü yazıyorum bizim gençlik çağlarımızda 1 Mayıs bahar bayramı ismiyle
kutlanıyordu. Küçük sazımla beraber öğretmenlerin isteği üzerine talebelerin arası
na
katılarak o mübarek dağlara çıktım dağların nur kokan zamanı idi, kar suları şırıl şırıl
akıyordu kuşlar coşa gelmiş kendi dilleriyle çeşitli nağmeler söylüyordu, koyunlar katar katar
dağları süslemişti, o anda bende bir şairlik istidadı hâsıl oldu ben söyledim hocam yazdı.


 

 

         DAĞLARDA

 

İlkbaharda coşa gelir dereler

Çiçek açar çimen biter dağlarda

Mecnun Leyla Leyla diye dolanır

Ben gezerem ondan beter dağlarda

 

Boz rengine halı serdi tabiat

Çünkü emreyledi cenabı kudret

Kuğlar birbiriyle ederler sohbet

Görenlerin derdi artar dağlarda

 

İşte ondan aldım aşk eserini

Keremde seyir eyle Aslı narını

Attı külün günü verdi serini

Ferhat Şirin için yatar dağlarda

 

Git gide Yılmaz'ın gönlü paslanır

Türlü türlü lalelerle süslenir

Koyun meler kuzusuna seslenir

Dolaşırlar katar katar dağlarda

 

 

      Başta dedesi ve babasına ait şiir ve besteleri öğrenen Âşık Yılmaz Şenlik oğlu, bölgenin öykülü türkülü, efsane ve atışma örneklerini derledi. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında düzenlenen birçok konferanslara ve bilgi şölenine (sempozyum) katılmıştır. Ayrıca âşıkların ustası olan dedesi Âşık Şenlik’e ait bilgilerini yeni kuşak âşıklara öğretmiş ve çok sayıda üniversite yüksek lisans öğrencilerine kaynak yönünden yardımcı olmuştur

     2010 yılında Almanya’dan yurda kesin dönüş yapar ve İzmir’e yerleşir. Şiir yazmayı çok seven aşığımızın yazdığı şiirler çeşitli Antoloji kitaplarında dergilerde ve internet (çıldırmanşet) sitelerinde yayınlanmıştır.

     1973'te sazına, sözüne, dost ve arkadaşlarına veda edip Almanya'ya işçi olarak gider, fakat bir süre sonra yurda geri döner.  

24 Ocak 2019 tarihinde Rahmeti Rahmana kavuşan Yılmaz Şenlikoğlu Âşık Şenlik Köyünde Dedesi Âşık Şenlik’in mezarının yanına defin edilir.

1973 yılında Almanya’ya işçi olarak giden Âşıklmaz Almanya’da iken vatanına olan özlemini aşağıda ki şiirine yansıtır.

 

 

          ÖZLEDİM

Yine yaktı beni bu zalim gurbet

Vatan beni ben vatanı özledim

Bir yandan rezalet bir yandan hasret

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Hasta olsam gelenim yok yanıma

Türk yazılı damarımda kanıma

Gâvurun dırdırı yetti canıma

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Şehit yatar dağlarının başında

Bereket var toprağında tasında

Fidan diker gül ekerim döşünde

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Ne sanarsın çelikten de berkim ben

Türk doğmuşum Türk yaşadım türküm ben

Ne dinimi ne töremi terkim ben

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Benim bayrağımın ayı yıldızı

Dünyalara sığmaz Türklüğün özü

Fazla gağ guğ etme gâvurun kazı

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Sanma ki zenginler bahtiyar olur

Ömür geçer insan ihtiyar olur

Seninle kaynaşmak bana zor gelir

Vatan beni ben vatanı özledim

 

Soyum ÂŞIK ŞENLİK, Yılmaz'dır adım

Ol yüce mevladan budur muradım

Vatana hayırlı ola evladım

Vatan beni ben vatanı özledim

 

 

 

 

 

 

        Şiirlerinden örnekler.

 

              GURBET

 

llar oldu gurbet elde yalnızım

Gurbet beni yedi bende hayatı

Kuşlar gibi perakende öksüzüm

Gurbet beni yedi bende hayatı

 

Benle öz benliğim alındı gitti

Hasret ile bağım delindi gitti

İnsanlık sevgisi silindi gitti

Gurbet beni yedi bende hayatı

 

Bir fıltı bir şey diyecesine

Gençlik libaslarım sayacasına

Bir böcek bir gülü yiyecesine

Gurbet beni yedi ben de hayatı

 

Kurunun yanında yaş bitti

lamadan gözlerimden yaş bitti

Ömür gitti gün azaldı yaş bitti

Gurbet beni yedi ben de hayatı

 

İsmim Yılmaz ama kendim çok yıldım

Günler geldi geçti sonra ayıldım

Dostlar bana derki böyle değildin

Gurbet beni yedi bende hayatı.

 

 

 

LAZIM  

 

Beni konak eylemeyen yuva neyime lazım

İndinde kabul olmayan yuva neyime lazım

Vücudumu ateş aldı yanaram Allah için

Bu ateşi söndürmeyen derya neyime lazım

 

Dünya bir han misalidir seyreyle gidenleri

Sonu olmayan bu yolda elveda edenleri

Gönlüm bir bahçeye benzer kurudu fidanları

Lale sümbül bitirmeyen ova neyime lazım

 

Mihnet köşesinde kaldım bir kaderim bir sazım

Kader değiştirdi beni bilmem nasıl Yılmazım

Kuşlar gibi perakende bu dünyada öksüzüm

Beni yar diye sarmayan Leyla neyime lazım.

 

 

 

 

TAŞLAMA

 

Mademki âşık değilsen

Teli taşlama taşlama

Girip elin bahçesine

Gülü taşlama taşlama

 

İrfanlarla ehli dil ol

Hakka giden yolu bil

Her kusuru kendinde bul

Eli taşlama taşlama

 

Geçen günü fikreyleyen

Yaradana şükreyleyen

Mevla diye zikrayleyen

Dili taşlama taşlama

 

Gülün harını bilmezsin

Elde varını bilmezsin

Acı, şirini bilmezsin

Balı taşlama taşlama

 

Dertlilere derman olan

Haksızlığa karşı duran

Mevlasına bağlı kalan

Kulu taşlama taşlama

 

Cahiller yolunu bilmez

Arif olan geri kalmaz

Sende sakın Şenlik Yılmaz

Eli taşlama taşlama

           

 

KUTLU DOĞUM HAFTASINDA OLANLAR

 

Müslümanlar bir olmalı

Kutlu doğum haftasında

Dünyaya mesaj vermeli

Kutlu doğum haftasında

 

Nur-u Muhammed ki doğdu

Nur-u cehaleti boğdu

Gökten yere rahmet yağdı

Kutlu doğum haftasında

 

Bayram eyledi felekler

Hep kabul oldu dilekler

Görmeye geldi melekler

Kutlu doğum haftasında

 

Buna herkes alışmalı

Küsülüler barışmalı

Camiler dolup taşmalı

Kutlu doğum haftasında

 

Gönlümüz aşk ile yansın

Akan gözyaşları dinsin

Savaşlar barışa dönsün

Kutlu doğum haftasında

 

Hâkim olmuşken cehalet

İmdada geldi Muhammed

Dünyaya kurdu adalet

Kutlu doğum haftasında

 

Gönüller gark oldu nura

Dünya kavuştu huzura

Putlar kapandılar yere

Kutlu doğum haftasında

 

Münafık kara bağladı

Dereler coştu çağladı

Ümmetim diye ağladı

Kutlu doğum haftasında

 

Kararan kalpler inanmaz

Ne desin bunlara Yılmaz

Günahkârlar bile yanmaz

Kutlu doğum haftasında

 

 

ÇILDIR DESTANI

 

Bir destan yazayım adı şanına

Laiktir tarife özü Çıldır’ın

Çelik bileklidir kahraman halkın

Dar günde bir olur sözü Çıldır’ın

 

Baykuşlar konmuştur zümrüt taşına

Şimdi Serhat yazılıdır döşüne

Garptan ışıldayan tan güneşine

Heyecanla bakar gözü Çıldır’ın

 

O ışık kapladı bütün cihanı

Kurtardı baskıdan aziz vatanı

Tarihlerde aldı gazi unvanı

Çıkmaz yüreğinden sızı Çıldır’ın

 

Çekti al bayrağı geçti ileri

Dönmedi meydandan bir adım geri

Yırtıcı arslandır her bir neferi

Yıldırımdan beter hızı Çıldır’ın

 

Senin yüksek şerefinle şanınla

Damarında akan asil kanınla

Karabekir Halit paşa hanınla

Tarihe mal oldu izi Çıldır’ın

 

Türk oğluyuz baş eğmedik düşmana

Onlar elimizden geldi âmâna

Yılmaz Şenlik oğlu dön bak dumana

Cihanı kapladı tozu Çıldır’ın

  

 

MEHMET AKİF’İN

 

Şiirlerin üstündedir sözü Mehmet Akif’in

Her zaman kıble olmuştur yüzü Mehmet Akif’in

Gece gündüz zikrederek vatan dedi hak dedi

Gönülleri ateşledi közü Mehmet Akif’in

 

Bir marş yazdı milletine istiklalin tapusu

Mısra mısra öyle dizdi sanki kudret yapısı

Ülkü bir büyük hazinedir sen onların kapısı

İlim irfanla doludur özü Mehmet Akif’in

 

Al bayrak senin marşınla kıvrılır halkalanır

Korkma sönmezsin dedikçe naz eder yırgalanır

Kükremiş aslan misali göklerde dalgalanır

Baktıkça al bayrağına gözü Mehmet Akif’in

 

Öyle bir hitaben var ki yerleri titretiyor

Sanki mahşer günü oldu surları titretiyor

Sana gericisin diyen körleri titretiyor

Gönüllerde çığır açtı izi Mehmet Akif’in

 

Bugün seni anmak için toplandık huzurunda

Sen manevi bir kuvvetsin Yılmaz’ın gururunda

Gönlümüz seninle birdir rahat uyu yerinde

Yıldırımdan beter idi hızı Mehmet Akif’in

 

TOPRAĞA

 

Bu dünyaya benim diye sarılma
Sende gireceksin kara toprağa
Boşuna çırpınıp boşa yorulma
Sende gireceksin kara toprağa

Hanı Süleymanlar hanı hakanlar
Birer birer çekip gitti ozanlar
Var iken yok oldu o kahramanlar
Sende gireceksin kara toprağa

Harun’un devleti dünyayı tuttu
En sonunda oda zemine battı
Yılmaz der incitme can emanetti
Çünkü gireceksin kara toprağa

 

 

YETMEZ Mİ?

 

Nedir bu çektiğim çileler benim,

Yıllar oldu süründüğüm yetmez mi?

Taş değil, a dostlar ben de insanım

Dert gam ile arındığım yetmez mi?

 

Bazen bahçe oldum, bazen bağ oldum.

Bazen de kurumuş bir yaprağ oldum,

Bazen tepe oldum, bazen dağ oldum,

Alçak yüksek göründüğüm yetmez mi?

 

Ömrümde bilmedim baharı, yazı,

Kader taştan taşa vurdu Yılmazı,

Kimi sarı dedi, kimi kırmızı

Renkten renge büründüğüm yetmez mi?

 

SÖZÜDÜR

 

Dinle bu sözüm aziz kardeşim

Et kokar tuz kokmaz atasözüdür

Turpun sıkınansa seyreyi eydir

Çok kokar az kokmaz atasözüdür.

 

Adım atma ileriye geriye

Meyil verme kırmızıya sarıya

Peyniri doldurur sağlam deriye

Yaz kokar güz kokmaz atasözüdür.


Yılmaz derki kalmakaldan uzak ol

Şeriyet bilmeyen kuldan uzak ol

Aman kardaş aman duldan uzak ol

Dul kokar kız kokmaz atasözüdür.
 

 

YARADI

 

Biraz düşünürse insan hesaptır.

Bu baş bu gövdede neye yaradı

Ne bir ilim aldı ne bilim çözdü

Bu baş bu gövdede neye yaradı.

 

Biraz düşün daha evvel neyidi

Adım adım yavaş yavaş büyüdü

Hayvan gibi yedi içti uyudu

Bu baş bu gövdede neye yaradı.

 

Yılmaz derki bir gün mahşer olacak

Bütün mahlûk bir araya gelecek

Seni yaradanın sana soracak

Bu baş bu gövdede neye yaradı.

 

 

 

 

ANLAR

 

Cahilin sözüne darılma sakın

Hayvan olan insanlıktan ne anlar

Kelamın doğru de edebin takın

Kara cahil insanlıktan ne anlar

 

Namert ile ülfet etmek güç olur

Eylik etsen kemlik sayar suç olur

Leke leke olur koçta çok olur

Koç olmayan kurbanlıktan ne anlar

 

Devenin sanatı berber olar mı?

Filden dalgıç Ummanlara dalarmı?

Serçe şahin olsa şikâr alarmı?

Karakarga terlanlıktan ne anlar

 

Yılmazın dilinde vardır ahuzar

Dedelerden bize bir rivayet var

Asılsız bir adam olsa hükümdar

Sonu gelmez sultanlıktan ne anlar.

 

 

 

OLURSUN

 

Özü ayrı sözü ayrı olannan

Uzak dur Allah’a yakın olursun

Ağzı ayrı gözü ayrı olandan

Uzak dur Allah’a yakın olursun

 

Kovanına bal koymayan arıdan

Kocasına çalım satan karıdan

Gözler göy diş seyrek rengi sarıdan

Uzak dur Allah’a yakın olursun

 

Hedefine nişangâhsın atanan

Elin malı ile çalım satannan

Ortalığı birbirine katannan

Uzak dur Allah’a yakın olursun.

 

Sürüsüne kurt getiren çobannan

Sahibine çifte atan hayvannan

İçi ayrı dışı ayrı insannan

Uzak dur Allah’a yakın olursun.

 

Bir topluma fitne için gelennen

Yılmaz bezdi iftiradan yalanan

Babasına moruk diyen insannan

Uzak dur Allah’a yakın olursun.

 

DAĞLAR

 

Gene rengini değişti

Duman oldu başın dağlar

Yavaş yavaş beyazlandı

Çabuk geldi kışın dağlar

 

Sonaların kanat açtı

Durnalar durmadı göçtü

Âşıklar sende buluştu

Sır doludur döşün dağlar

 

 

Alçal mersen uçal mersen

İyitlerden paç al mersen

Yılmaz deyir kocal mersen

Belli değil yaşın dağlar.

 

 

GOCALTTI

 

Açma kardaş bu derdimi

Yaman dil meni gocalttı

Terk ettim baba yurdunu

Gurbet el meni gocalttı.

 

Gönül dostları özledi

Kuşlardan haber gözledi

Men ağladım o sızladı

Sarı tel meni gocalttı

 

Tutuptu başımdan ağrı

Yanıktı Yılmaz’ın bağrı

Öz köyümnen bana doğru

Esen yel meni gocalttı

 

Gelin halalaşak gelin görüşek

Bir gördüm birdaha göremk ya nasip.

Ömür çok kısadır dünya fanidir

Bir gördüm bidaha görmek ya nasip.

 

Özelemiştim hastaları sağları

Viran olan bahçeleri bağlari

Nenni diyen yaylaları dağları

Birgördüm birdaha görmek ya nasip

 

Bir görseydin baharımı yazı mı?

Yılmazı ağlatan telli sazı mı?

Daglarda kaybolan körpe kuzumu

Birgördüm birdaha görmek ya nasip.

 

 

 

 

 

Âşık Kasım’ın çırağı Âşık Dursun Durdağı’nın Âşıklmaz Şenlikoğlu’na yazdığı şiir

 

YILMAZ ŞENLİKOĞLU’NA

 

Merhaba ey âşıklmaz ehl-i irfan merhaba

Hilkatten kardeş yarandık olduk ihvan merhaba

Çoktan beri bekliyorum efendim yolları

Ser üstünde yeriniz var aziz mihman merhaba

 

Âşıkların üstadıdır cennet mekân dedeniz

Baki kalacak dünyada sizin şanlı sedanız

Bin iki yüz doksan üçte biz vermeyiz dediniz

Bir kat daha artırdınız şöhreti şan merhaba

 

Âşık Burhan sayenizde buldu şöhreti şanı

Nankördür kim inkâr etse bir kul yediği nanı

Aslım böyle emir eder üstün bilirim seni

Kadir bilene ederim canı kurban merhaba[1]

 

2004- 2015 yılları arasında Ardahan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile bazı kurumlara yöneticilik yapan M. Sıddık Alagöz Âşık Yılmaz Şenlikoğlu’nun anısına yazdığı şiir

 

GİTTİ

 

İkibin On Dokuz, yirmi dört Ocak

Şenlik otağı’nın son eri gitti

Alevsiz yanacak bu kutlu ocak

Geleneğin usta neferi gitti

 

Dedesi zirveydi kimse aşmadı

Hep doğru söyledi asla şaşmadı

Volkan gibi fokurdadı taşmadı

Sultan sarayının feneri gitti

 

Daim dedesini gönlünde tuttu

 Ne bir hilaf etti ne de unuttu

O bir abideydi, o bir anıttı

Âşık kültürünün rehberi gitti

 

Şimdi kimden danışalım üstadı

Bulunda bir Yılmaz getirin hadi

Ne lezzeti verir ne de o tadı

Arifti, vasf-ı hal serveri giiti

 

Hele sohbetine doyum olmazdı

Nefesler tutulur çıt duyulmazdı

Dinleyen usanmaz, o da yılmaz

Ehli dil bezminin serdarı gitti

 

Alagöz’ü yaktı Yılmaz’ın közü

Cevherdi kelamı, hikmetti sözü

Şenliğ’in torunu, Kasım’dan  özü

İnci, mercan, yakut, lal zeri gitti

 

(Çıldırmanşet ailesi olarak ölümünün 2. Yıl dönümünde ‘Âşık Yılmaz Şenlikoğlu’nu Saygı ve Rahmetle anıyoruz)

 

[1] Burhani, Dursun”Sılaya Doğru”İstanbul 2010,sf,15,Karamavi yayınları.

 

Kaynakça:

 KORKMAZ, Ramazan (Mayıs 1988) Erciyes Dergisi “Çıldır’da yetişen Âşıklarımız

HALICI, Feyzi (1992) “Âşıklık Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri-Güldeste

 

 

Kaynak Kişi:

Âşık Yılmaz Şenlikoğlu-İzmir Ocak 2011