YETER ARTIK DÜŞÜN BU MİLLETİN YAKASINDAN

YETER ARTIK DÜŞÜN BU MİLLETİN YAKASINDAN

Bu yazıda anlatılan olaylar ve karakterler tamamen GERÇEKTİR ve asla HAYAL ÜRÜNÜ değildir.

Bu yazıda anlatılan olaylar ve karakterler tamamen GERÇEKTİR ve asla HAYAL ÜRÜNÜ değildir.

Yaşım 45’i aşmak üzere iken ve artık gençliğimiz diye anılan kesimden orta yaşlılarımız diye anılan gruba dahil olmanın ilk zamanlarını yaşarken ruhuma ağır gelen gençken görüp gençliğimin verdiği güçle dayandığım hatta katlanabildiğim ancak her halde yaşlılıktan olsa gerek artık tahammül edemediğim, sabrımı zorlayan bir husus üzerine kıymetli vakitlerinizi almak istiyorum. Biliyorum yazılarım çok uzun olduğu için bir çoğunuz birkaç satırdan sonra bıraktığınız da oluyor ama dertler büyük olunca hali ile bir türlü bitmeyen cümleler kurup sizleri meşgul ediyorum ya da anlatma kabiliyetim yeterli olmadığı için uzun uzadıya yazıp sizleri sıkıyorum peşinen affedin lütfen.

Beni affedin ama YETER ARTIK diye isyan etmeme ramak kalan aşağıda izah edeceğim tipleri ne olur affetmeyin hatta geçin karşılarına YETER KARDEŞİM DÜŞÜN ŞU MİLLETİN YAKASINDAN diyebiliyorsanız onu da deyin diye istirham ediyorum.

Kim peki bu tipler?

Sosyalleşmek, dostlarla hasbihal  etmek, yeni ve güzel dostluklar edinmek, varlığınıza dair meziyetleriniz ile içinde bulunduğunuz topluma katkı sağlamak için gittiğiniz dernek toplantılarında ve etkinliklerinde , pandemi nedeni ile bu etkinlikler zorunlu olarak yapılamadığı için bu sefer de sosyal medyaya taşınan etkinliklerde her taşın altından çıkan, her konuda fikir beyan etmesi sanki bir gelenekmiş gibi yamuk yumuk kelimelere anlamsız ve kulaktan dolma cümleler kurmayı meziyet sanan, her yerde görünmek zorundaymış gibi görünen, ilgili veya ilgisiz her fotoğraf karesine giren, yapılan her canlı yayına sanki katılması zaruretmiş gibi koştura, koştura katılan ya da kendini adeta zorla dahil ettiren, katıldığı bu yayınlardaki konuya dair en ufak bir bilgi, birikim ve fikri olmasa dahi kendini o ekranda birerlerine gösterip hele mümkünse de ismini orada yazdırmayı ulaşılabilecek en büyük zafer sayan sözüm ona STK Başkanları ve yine sözüm ona kanaat öndercikleri.

Ya beyler Allah aşkına yıllarca gerekli gereksiz her yerde barındırdığınız vasıflarınızdan katbekat fazla olarak adınızı duyurdunuz, kendinize konumlar edindiniz, iki cümleyi bir araya getirme konusundaki yeteneksizliğinize rağmen mikrofonu da sözü de kimseye bırakmadınız yetmedi mi? Dinozor diyeceğim de artık bu sosyal ömrünüz ve her şeye balıklama dalan garip sosyalliğinizin süresi dinozorların ömründen bile uzun olmadı mı sizce ? Sizler her yerde olmaya, aynı adamlarla aynı pozları yüzlerce kez vermeye, bilip bilmediğiniz her konuya müdahil olmaya mecbur musunuz? Ya da bizler sosyal ihtiyaçlarımızı gidermek için sizlerle birlikte olmak zorunda olduğumuz ortamlarda sizlerin sıradanlığını ve bayağılığını seyretmeye mecbur muyuz?

Bakın bunca senedir bunca gayretinize, çabanıza insanların gözüne kendinizi sokar gibi her konuya davetli, davetsiz ya da kendinizi zorla davet ettirerek balıklama dalmanıza rağmen halen istediğiniz konuma ulaşamadıysanız nafile bundan sonra da ulaşamazsınız. Bence çok zorlamayın durum artık tahammül edilmez ve gülünç bir hale gelmeye başladı.

Bu gidişle sizi herkes tanıyıp örnek gösterecek ama bu tanıma lanet olsun seni tanıdığım güne denilen bir tanınma ve verilecek en kötü örnek, olunmaması gereken kişilik ve kendini rezil eden şahsiyetler listesindekilerden biri olacaktır.

STK temsilcisi, Başkanı, kurucusu vesaire, vesaire adlar ile kendinizi etiketliyorsunuz iyi de sorsak temsilcisi olduğunuz, kurucusu olduğunuz veya Başkanı olduğunuz STK’nın sabit adresini verebilir misiniz desek herhalde ya bir kahvenin köşesini ya da evinizdeki bir odanın adres bilgisini ancak verebileceğinizi hatta adres bilgisinin de yarısını yanlış verebileceğinizi tahmin etmek hiç de güç olmayacaktır. Bir çoğunuzun adınızı BAŞKAN yapan Derneklerinizi çantalarınızda taşıdığınızı da yakinen biliyoruz. Bakın size bugüne kadar ne yaptınız? Hangi toplumsal fayda ve hizmetleri yaptınız? diye zor sorular da sormuyorum bile. Sormama sebebim ise benim edebimden yoksa sizin utanacağınızı düşündüğümden değil.

Ha ben bunları niye yazıyorum peki?

Sizden çok hazzettiğimden ya da sizin itibarlarınızı dert ettiğimden değil kimselere sormadan, ya da sizin şerrinizden çekindiği için sizlere göz yummak ve size katlanmak zorunda kalan sözde temsil ettiğiniz İl, İlçe, Köy ve Değerli Şahıs isimlerini taşıyan ve toplumun tamamının ortak değeri olan kurumların adına verdiğiniz zararları dert ettiğimden, çok daha fazla değer görmesi gereken ve bir toplumun maneviyatı için çok önemli olan Kurumsal Yapılara verdiğiniz zararların son bulması için yazıyorum. Yani derdim asla sizin bile önemsemediğiniz egolarınıza kurban ettiğiniz şahsiyetleriniz değil bu milletin ortak paydası olan ve millete değer katan yapıların tarafınızdan uğratıldığı sosyal ve kültürel erozyondur. 

Şu egolarınızı tatmin etmek için başka işlerle uğraşın artık, koskoca tarihi, kültürü ve geçmişi olan değerleri bu kadar hoyratça kullanmaktan, hiç temsil edilmese bile bu kadar kötü temsil edilemediği rahatsız edici durumlardan vazgeçin artık.

Size bunca sene hakketmediğiniz şöhreti veren bu değerlere bir kerecik hizmet etme fırsatı var önünüzde ve yapacağınız çok basit bir hamle ile yeter arık diyerek kenara çekilin ve bugüne kadar ki en büyük ve tek hizmetinizi yapın olur mu?

Sinan KARAÇAY

Çıldırmanşet - İstanbul