www.cildirgoyce.com

Yeni Zelanda Katliamı ve Çanakkale

Yeni Zelanda Katliamı ve Çanakkale

Bazen insan ne diyeceğini...

      Bazen insan ne diyeceğini bilmez. Mahlukatın ikisi eline otomatik silah alıyor ve eşzamanlı olarak iki camiye girerek, Cuma namazı kılan Müslümanların üzerine kurşun yağdırıyor. Yeni Zelanda´da oluyor bu olay... Ha, bu arada silahın her yerine Türkleri hedef alan küçültücü ifadeler yazıyor; Osmanlı´nın Viyana kuşatmasını, Ayasofya´yı falan yazıp çiziyor. Katliam görüntülerini de silaha taktığı bir kamerayla, sosyal medya hesabından canlı aktarıyor. Görüntüler elbette insanı kışkırtan nitelikte...

     Şimdi buraya kadar tamam mı?

    Katillerden birisinin yakalanma görüntüleri var. Belli ki, Yeni Zelanda polisi bir süre aracı takip etmiş ve bir köşede de sıkıştırmış. Zira katilin yatırılıp elleri kelepçelenirken, kullandığı araç duvarla polis aracının arasına sıkışmış, havaya kalkmış; tekerleği ise hâlâ dönüyor.

    Bu olayın sonrasında ne olacak peki? Ne yapmalı?

   Elbette öncelikle bu iş hemen siyasete alet edilmemeli... Yani sosyal medya hesaplarından daha olayın üstünden 24 saat geçmeden birileri bir şeyleri kurcalamaya başlamış bile... Terörü lanetleyen mesajlar, CHP´li İyi Partili, Saadetli, AK Partili tanınmış siyasetçiler, olayın sıcağıyla hemen başsağlığı mesajını paylaşmışken, birileri sahte hesaplarla Osmanlı ve İslamiyete yönelik nefretini kusmaya başlamış bile... Biz bu kişilerin kimler olduğunu çok iyi biliyoruz ancak ne garip ki, bazıları da bunu kullanmaya başlamış bile... Hemen harekete geçip, provakatör kişilerin soysuzca paylaştığı mesajları kopyalayıp, üzerine Hükümeti ve AK Partiyi öven; seçimlerde neden Erdoğan´ın gösterdiği yere oy vermeleri gerektiğinden bahsedip durmuş. Yani provakasyonu almış, göğsünde yumuşatmış; karşı bir provokasyonla yanıt vermiş. Bu işi elbette yeni kurulan sistemle tek bir kişi temizler: O da Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan... Eğer Yeni Zelanda olayını, Türkiye´nin bekaa sorunuyla birleştirip de yerel seçimlerde oyun kime verilmesi gerektiği noktasına kadar düşürürse, bak işte o zaman başımıza geleceklere... Yok, eğer sağduyulu bir şekilde yaklaşıp, en azından gözü provakatörlerin mesajını değil; kendi partisi olan AK Parti de dâhil tüm siyasi partilerin temsilcilerinin mesajını görürse, ha işte o zaman durum değişir. O zaman bu karşı provakatörler de diğer provakatörler gibi avuçlarını yalar.

    Şimdi biz ne yapacağız, ne yapmalıyız; onu bir yazalım...

   Bu Yeni Zelanda olayını ABD´nin 11 Eylül´ü sahiplenmesi gibi Türkiye olarak sahiplenirsek, büyük bir fırsat kapısını açmış oluruz. Hemen fırsat deyince işi ticarete, paraya pula bağlamayın. Kabul etmeyeni olsa da ben Sayın Erdoğan´ın ve karizmasının, Ortadoğu´da ne kadar geniş bir kitleye yayıldığını birebir takip eden bir gazeteciyim. Arapça ve İngilizce yayın yapan sosyal medyayı, internet sitelerini neredeyse 10 yıldır takip ediyorum. Sayın Erdoğan´a yönelik çok ama çok büyük bir muhabbet var. İşte benim fırsat dediğim konu da tam olarak bu...

   Sayın Erdogan´ın Ortadoğu karizmasını bu Yeni Zelanda Katliamı ile birleştirdiğimizde, bunu 11 Eylül gibi lanse etmemiz, belki Sayın Erdoğan´ın seçimler sonrası başlayacağı Ortadoğu gezileri, bu ülkelerdeki sıkıntıları kökten halletmek konusunda bir fırsat doğurabilir. Sayın Erdoğan, tıpkı yıllar önce Mısır gezisinde yaptığı laiklik çağrısını, bu kez "Türkiye öncülüğünde gelin birleşelim" ile geliştirebilir. Bu ülkelerdeki eski kalıntıların temizlenmesine yardımcı olabilir. Tam da Avrupa Birliği konusunda Türkiye´nin son haftalarda aldığı yaraların ardından, Türkiye özellikle Çin gibi Hindistan gibi ülkeleri de yanına çekerek, Ortadoğu´daki İslâm anlayışını, eksik kalan Devlet yönetimi ile besleyebilir. Doğrudur, son gezileri de başta olmak üzere özellikle Arap ülkelerinin bir çoğunda, dini liderler tarafından büyük hakaret ve suçlamalara maruz kalıyor Sayın Erdoğan... Ancak İslam liderlerinin aksine, halk Sayın Erdoğan´ı seviyor. Dolayısıyla bu sevgi bile oradaki anlayışı değiştirmekte büyük bir avantaj olacaktır. Üstelik, kendisini Ortadoğu´nun okumuş kesimi de ilgiyle takip ediyor. Yani bu Yeni Zelanda olayını bir 11 Eylül gibi sunmanın peşisıra, Sayın Erdoğan´ın Ortadoğu ülkelerini birleştirici, konuya çağırıcı eylemlerini, Avrupa ve ABD´de öğrenim gören Iraklı, İranlı, Mısırlı, Suriyeli gençler de destekliyor. Bu konuda ülkemizde büyük fedakarlıklarla barındırdığımız Suriyeli mülteciler de büyük bir avantaj. AB´nin ´lütfen´ övgüler sıraladığı bu milyonu aşkın insanı barındırma ve doyurma işi, tüm dünyada takdirle izleniyor.

    Dolayısıyla bir fırsat önümüze gelmiş, hem ABD ve Rusya´nın daha fazla önemseyeceği, hem de AB´nin bünyesine katmasa da gıptayla izleyeceği bir Türkiye´yi inşa etmek, hemen az ötede duruyor. Yeni Zelanda örneğinin tekrar yaşanmaması için IŞİD benzeri örnekleri dünyaya unutturmak gerekiyor.

   Tabi bunun için de daha fazla sorumluluk alacak, daha fazla düşünüp daha az konuşacak ama projelerle, konferanslarla Ortadoğu´da iş yapacak; içinde Müslüman unsurlar barındıran Hindistan gibi ülkeler ile Çin gibi dünyada ABD´nin tek alternatifi olan ülkelerle daha çok dirsek teması oluşturmak gerekiyor.

     Sonra mı? 

    Ondan sonrası kolay... Ortadoğu´yu dönüştürüp arkasına almış Lider Türkiye, ABD ve Avrupa ile Yeni Zelanda Katliamı gibi olaylarda daha rahat oturup konuşacak ve böylesi bir olay belki de gelecekte asla yaşanmayacak.

    Yoksa tüm bu yukarıda yazdıklarımın ya da türevi hamlelerin olmadığı bir yerde ve zamanda ne yazık ki, Ortadoğu´da yeni Çanakkale ortamları vuku bulmaya başlayacak. Türklere yönelik Yeni Zelanda´da atılan bu nifak tohumu ise belki de bundan sonraki 50 yıl boyunca ABD ve AB siyasetinde, haberlerinde ve olaylarında yıllar yılı kullanılacak.

     IŞİD ise bu tarihi milat bilip, başka başka örgütlerle birleşerek, kontrolü imkansız olayların başlamasına neden olacak.

    Hepimiz kaybedeceğiz...

    Oysa Sayın Erdoğan´ın Ortadoğu´daki karizmasını, böylesi bir Türk nefretini ispatlayan, İslam düşmanlığının aşağılık bir şekilde vücut bulduğu bir olay sonrası akıllıca hepbirlikte kullanabiliriz.  

  Yeni Zelanda´da yaşamını kaybeden tüm Müslümanlara Allah´tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ülkem Türkiye başta olmak üzere de dünyanın dört bir yanında bu katliamı lanetleyen her insanı gönülden kucaklamak istiyorum. Sessizce ibadetini gerçekleştiren kişilerin hain bir saldırıda can vermesi ne acı...

   Kınıyorum...

  Yeni Zelanda´dan gelip, Çanakkale´de hayatını kaybeden kişilerin yaşayan akrabalarına da seslenmek istiyorum: Lütfen bu Cami Katliamını en çok da siz kınayınız... Masum insanların katline seyirci kalmayınız. İnsanlık bunu gerektirir...

Ferdi Güngör / İstanbul