YAPMAYIN!

YAPMAYIN!

Her geçen gün öfkeli, sabırsız ve tahammülsüz insanlar olduk hepimiz.

         Her geçen gün öfkeli, sabırsız ve tahammülsüz insanlar olduk hepimiz. Maneviyatı güçlü insanların torunları olan bizler atalarımızın tam tersine sürekli bir öfke denizinde kulaçlar atıyor ve daldıkça derinlere dalıyoruz.Biz olmaktan uzaklaşıp başka bir varlık olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bizim gibi düşünmeyenlere ateş püskürüyor, karşıtlarımıza asla tahammül etmiyor, karşıt olmak adına ak' a kara, karaya ak diyoruz ve gerçekleri eğip bükmeyi bile sonuca gitmek adına mübah sayar olduk.
          Gayesi insanımıza daha güzel daha iyi yarınlar sağlamak olduğunu iddia edenlerin güzellikleri yaratmak için öncelikle güzel düşünmek ve düşündüklerini güzel ifade etmek olduğunu bilmeden yaptığı tüm çabalar nafiledir. Bir konuda ya da olayda taraf olmayı o konunun ya da tarafın kayıtsız şartsız ve doğru olduğunu en ufak bir eleştiriyi bile hak edecek tarafı olmadığını düşünmek olarak kabul etmekteyiz. Bu kadar katı taraftar olma hissi zamanla mantığın ve aklın önüne geçmekte yapılanlardaki kusurları görmek yerine kusurları görenleri kusur olarak görmek gibi sakat bir dünya görüşünü ortaya çıkarmaktadır. Keskin çizgilerle etrafı çizilen doğrularımıza yapılan en ufak eleştiri bile bir savaş sebebi olarak addedilmekte ve anında en sert tepki ile savunma refleksi vermemize neden olmaktadır. 
          Aynı şekilde düşünce ve icraatlar için yapmış olduğumuz muhalif fikirlerimizde sevginin dili ile değil nefretin dili ile beyan edilmekte bu nedenle vicdanlarda derin yaralar açılmaktadır. Unutulmamalıdır ki; Sevgiye ve Kardeşliğe giden yol uzun ve bir o kadar da meşakkatlidir ama asla dikenlerle dolu bir yol değildir. Sevgisiz ve Saygısızlıkla dolu bir yoldan geçip sevgiye ve kardeşliğe ulaşmak hayalciliğin bile yanında basit kaldığı bir durumdur. Birbirimize karşı takındığımız bu anlamsız ve anlaşılmaz tavır bizleri yürekleri katı, tahammülsüz ve çatışmayı konuşmaya tercih eden ve nefret mevsiminde bizi yaşamaya mahkûm eden bir durumdur. 
         Kavga etmek tartışmak için adeta fırsat kollar hale geldik, okuduğumuz yazıdan, tuttuğumuz takımdan, gittiğimiz mekânlardan, dinlediğimiz şarkılardan, okuduğumuz romanlardan, beğendiğimiz yazarlardan, sevdiğimiz insanlara, oy verdiğimiz partilere kadar her konuda ama her konudan itina ile bir kavga ve husumet çıkarır hale geldik. 
         Bilim adamından, şairlerden, sanatçıdan ve âlimlerden çok katiller, hırsızlar ve arsızlar çıkmaya başladı aramızdan.Öz annesinin canına kıyan evlatlar, kırk yıllık hayat arkadaşını çocuklarının gözleri önünde katleden babalar. Henüz dünyaya getirdiği bebeğini insafsızca çöp konteynerine atan analar, devletin ve milletin malına göz diken hırsızlar, yüce dinimizle alay eden arsızlar, soyunu inkâr eden soysuzlar ve minicik yavrularımızı çirkin emellerine alet edip hunharca katleden insan görünümlü hayvanlar çıkmaya başladı aramızdan. 
        Bir zamanlar komşusu açken kendi tok yatmayan nesiller varken, artık alt kattaki komşunun adını dahi bilmeyen, yüzünü dahi görmeyen, yolda görse selam vermeyen, alt katımızdaki cenazeden bile haberdar olmayan insanlar olduk.  
         Ne oldu bize, Neler Oluyor Bize giderek artan bu Sevgisizlik ve Cinnet Halinin sebebi nedir?  Ellerimizi başımızın arasına alıp düşünmemin, giderek sesi midemizin altından gelmeye başlayan vicdanımızın sesini dilemenin zamanı gelmedi mi?
Bu vahim tablonun sahipleri;
        ' Yaratılanı Severim Yaradan'dan Ötürü' düsturunu kendine rehber edindiğini söyleyenlerin kendilerine yapılan eleştirilere (Doğruluğu veya Yanlışlığı ayrıca tartışılır) yaptığı fevri çıkışlar ile toplumu gerenlerdir. 
         Kendine ait siyasi bir gelecek kurma kaygısı ile siyahı beyaza, beyazı siyaha karıştıran ve zafere giden yolda her türlü iftira, arsızlık ve yüzsüzlüğü normal görenlerdir. 
          Amacı doğruyu ve düzgün olanı bulmak değil doğru olanı kendi göstermeye çalışanlardır. 
          Kirli para tezgâhlarının ortalıklara saçılmaması için,Sözde toplumu aydınlattığını sanan karanlık tüccarlarıdır. 
         Milletin maneviyatı ile oyun oynayan maneviyat düşmanlarıdır.
         Hak için Adalet için yola çıktığını söyleyip, Günün Her Öğününde Hak yiyenve  Adaleti tüketenlerdir.
         Demokrasi diye bağıra, bağıra halkına efendi olmak isteyenlerdir.
         Hak deyip Hakla alakası olmayan, Hukuk deyip Hukukla alakası olmayan,
         Halk deyip Halkı sırça köşklerden izleyenlerin,
         Göründüğü gibi olmayan ya da Olduğu gibi görünmeyen siyasilerimizin eseridir bu kara günler.
       Sevgili Milletim, Sevgili Dostlarım hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun ortak paydası insan olan sevgili kardeşlerim; Türlü çıkar kavgası ve Siyasi projeler nedeni ile bize yaşatılmak istenen sevgisizlik ve tahammülsüzlük üzerine inşa edilmiş hayatları yaşamayı reddetmek bu dönemde kendimize ve milletimize yapabileceğimiz en büyük iyilik olacaktır.  
        Kıymetli büyüklerimiz ekranlar karşısında ya da meydanlarda yapmış olduğunuz her şey ama her şey, toplumda çok büyük bir karşılık bulmakta ve kendi aranızda çıkardığınız çoğu sanal ve düzmece olan küçücük rüzgârlar toplumda şiddeti her geçen gün artan fırtınalara dönüşmektedir. 
        Siyasi karakterlerinizin sadece siyasi nedenlerle aralarınıza koyduklarınız ve siyasi konjonktüre göre uzayan ya da kısalan mesafeler toplumdaki kesimler arasında uzun zamanlar kapatılamayan uçurumlara yol açmaktadır. Toplumda yaşanan bu bireyler arası mesafeler zamanla dış etkenlerinde gayreti ile artık kardeş kavgasına dönüşmektedir. Bu konuda milletimize yaşatılan bu dış güdümlü kavgaların acılarını uzun yıllar çektiğimizi görmek için tarihimize dönüp bakmanız yeterli olacaktır. 
        Tüm siyasi aktörlerimize ve toplumumuzun ileri gelen kanaat önderlerine çağrım şudur ki; Bugün tarafı kim olursa olsun geçmişte yaşanmış acılarımızın nedeni olanlara duyduğumuz nefretin ve ettiğimiz ahların gelecekte muhatabı siz olmak istemiyorsanız bizleri birbirimize karşı kışkırtan, bölen, ayıran ve sınıflara bölen içinden zehir akan konuşma ve hareketlerden uzak durunuz. Unutmayın ki bu milletin ahı hiç kimsede kalmamıştır ve kalmayacaktır zaten.
        Devletin Talan Ettiğiniz Mallarının,  İnsanımızın Allak Bullak Ettiğiniz Fikirlerinin,  Dünya Nimetlerinden Daha Fazla Yararlanmak İçin Suiistimal Etmekten Çekinmediğiniz Yüce Dinimizin,Yaptığınız Ahlaksızlıklarınızı ÖrtmekAdına Köstebek Yuvasına Çevirdiğiniz Adalet Sistemimizin, Siyasi Varoluşunuz İçinYıllarca Sömürdüğünüz Demokrasiye Olan Saf ve Temiz İnancımızın, Yıllarca Adından Geçindiğiniz Türk Milletinin Büyük Önderi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Ahının Kimsede Kalmayacağını Aklınızdan Çıkartmayınız.