Her seçim öncesi söyleriz ya: "Seçimlerde oyu veren değil, sayan önemlidir" diye... Aynısını yaşıyoruz. Seçim geçti ancak oy sayılarına yönelik tartışmalar bir türlü bitmedi. Sandıklar polis nezaretinde kuzu kuzu yeniden sayılmayı bekliyor. Bunlardan birisi de bizde: Beykoz´da...
Peki, bu işin sorumlusu kim? Elbette YSK... Elbette...
YSK´nın görevi nedir? Seçim ortamının şeffaf olması, oy sayımının ve sandıkların güvenliği... Yani bu kadar... Kimse başka bir şey istemiyor.
Peki, bizim YSK ne yapıyor?
Yahu, seçimler 5 yılda 1 yapılıyor zaten... Yani seçim yokken, zaten yapacak bir iş de yok. Bu süreçte çalışma yapsana? Ne bileyim, bir önceki seçimde yapılan yanlışlardan ders çıkarsana?
Bakın, size komik bir sonuç söyleyeyim:
Tarih: 2014 seçimleri...
Yer: Balıkesir-Manyas Ne oluyor burada biliyor musunuz? Seçimi Milliyetçi Hareket Partisi kazanıyor. Peki, kim itiraz ediyor seçimlere? Adalet ve Kalkınma Partisi... Şimdi sıkı durun: Kazanan MHP, itiraz eden AK Parti... Sizce yeniden sayılınca ne olur? Ya MHP ya da AK Parti kazanır, değil mi? Ama hayır! CHP kazanıyor seçimi...
Yahu, ben bu işlerden hiç anlamasam da YSK´daki akıl kadar da tecrübeli olmasam da şunu düşünebiliyorum yahu:
Seçimlerde bir Wats App numarası belirlersin; sandık başkanları fotoğrafını çeker sonuçların, atar oraya... İtiraz olursa da en azından oradan kontrol edersin.
Kim gelmişse, hangi partiden gelmişse tüm müşahitlere de gönderirsin ki, kimse itiraz edemesin.
Yahu, bu kadar basit be! Bu kadar basit...
CHP´ymiş AK Parti´ymiş hiçbir partiyi de mağdur etmezsin... Kimse de bu konuyu suistimal etmez.
Ayıptır, yazıktır. Nedir bu itiraz muhabbeti? Yani madem birbirimize güvenimiz yok, o halde neden teknolojiden yararlanmıyoruz? Neden bu zulmü yaşıyoruz? Bu bir zulümdür yahu... Ayıptır, günahtır emeklere...
Ha, ben yazımı yazmışım: Kişiler elbette önemli değil... Ancak şimdi bu saatten sonra İstanbul´u ya da Ankara´yı CHP´den alıp AK Parti´ye vermek, vicdanlarda nasıl yankılanır? Nasıl?
Bunun hesabını nasıl verir YSK?
Anlamıyorum, alınan maaşı haketmek, bu kadar zor mudur?
Ferdi Güngör / İstanbul
