TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

Sinan Karaçay´ın gündeme ait yazısı...

       Ne kadar müthiş bir toplum yarattınız böyle helal olsun size;

     Ülkemiz insanı üzerinde karşıtlık sistematiği üzerine formüle edilen her şeye layık benden olanlar ile hiçbir şeye layık olmayan benden olmayanlar sistemi tutmaya başladı, zannımca kısa bir süre sonra da meyvesini verecek.

    Aynı ülkede, aynı şehirde, aynı ilçede, aynı kasabada, aynı köyde, aynı mahallede, aynı sokakta, aynı apartmanda ve hatta aynı karında yattığı aynı, anadan ve babadan olanların bile birbirine bakarken taktığı bu benden olan ve olmayan gözlüğü korkarım bizi hızla dönüşü olmayan bir felakete doğru sürüklüyor.

    Yaradan´ın yarattığı insanı bir bilgisayar gibi içine yüklenen bu program ile tanınmaz hale getiren bu toplum mühendisliği yavaş, yavaş meyvelerini vermeye başladı maalesef.

    Benden olanın her rengi benim için bembeyaz, benden olmayanın her rengi benim için simsiyah artık. Ara renkler, renklerin ahengi ve renklileştirdiği hayatlar artık yok ya Bembeyazsın ya da Simsiyah o kadar.

     Niye bunları yazıyorum diye sorarsanız uzun zamandır aslında dikkatimizi çeken bir durum iki gündür ise adeta zirve yapar oldu.

    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından almış olduğu vergiler ile yani bizim devletimizin ve bizden aldıkları ile yapılan harika bir sağlık tesisinin açılışı nedeni ile adeta ruh sağlığımız bozuldu. Bir hastane açılışından psikolojik bir savaş çıkaran ilk millet olmayı başardık çok şükür

     Bir taraf bu mühim eseri kendi siyasi tarafı yapmadığı için sahiplenmeye yanaşmıyor diğer tarafta sözde bu herkesin sahibi olduğu eseri sahipleneceğim derken etrafa adeta salyalar saçarak yine bu milletin evladı olan ve onlar ile aynı fikri taşımayanlara hakaretler ve küfürler yağdırıyor. Yok, mu aklıselim ile konuşanlar ve davrananlar elbette var ama maalesef bu aklıselimlerin sayısı azınlıkta ya da daha günümüze uygun bir deyimle izah edeyim bu ayrışma virüsü ile daha enfekte olmayanların sayısı oldukça az.

    Değerli dostlar öncelikle devletimizin yaptığı tüm hizmetler milleti içindir ve yapılanlarda 83 milyonunun tamamının katkısı vardır ve 83 milyonun da tamamının üzerinde hakkı vardır. Uzak durmaya, uzaktan bakar olmaya gerek yok yapanlara teşekkür etmek bu hizmetin milletimize hayırlı olmasını temenni etmek en doğal ve insani hakkımız ve ödevimizdir. Doğrudur bu şehir hastanelerinin yapımında türlü nedenlerle muhalefet şerhiniz olabilir ve olmuştur. Ancak değişen zaman ve ihtiyaçlar bu hastanelerin aslında gerekliliğini doğrulamıştır ve dün bu konuda karşıt fikriniz olduğu için günahkâr değilsiniz ve bu yatırım en az Ak Partililer kadar sizindir yapana teşekkür etmekten ve bu değeri sahiplenmekten asla ve asla imtina etmeyiniz.

     Gelelim bu eserin yapım hizmetini yapan ve kendini iktidar ile aynı paralelde düşünenler olarak niteleyen değerli dostlarımıza; Millet ve devlet menfaatine yapılan bir hizmetin açılışını kutlarken, yapanlara teşekkür ederken yine bu milletin mensubu olan sizlerle aynı bağlar ile bu ülkeye bağlı yine sizlerin komşunuz veya akrabanız olan insanlara ağız dolusu hakaretler etmek, küfürler savurmak, aşağılamak ve onları bu hizmetlere layık olmayan insanlar diye ilan etmek bu hastanenin değerini mi arttırıyor sanıyorsunuz acaba?

     Bu hastane ve bunun gibi halkın hizmetine sunulan yapıların bedelleri kimsenin şahsi servetinden hibe edilerek yapılmamıştır ya da sadece sizlerin partisine mensup kişilerin altın günüde altın toplayarak yaptırdığı yerler değildir bu yapılar bu milletin vergileri ile yapılmaktadır ve üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan herkese aittir. Bu öfkeniz bu kininiz kime? Bu hakaretlerinizin sebebi nedir? Bu hakaretleri savurduğunuz insanlar kimler? Hangi millete mensuplar? Neden bir yandan hayır duası ederken öbür yandan daha duanıza âmin demeden beddua etmeyi normal ve sıradan bir durum olarak kabul ediyorsunuz?

     Sürekli karşınızda bir düşman yaratıp sizler de kahramanmış gibi davranmaktan vazgeçin artık, bu hastalıklı ruh halinin her şeye muhalif olan ruh haliyle hiçbir farkı olmadığın ne zaman anlayacaksınız acaba?

     Dün sizlere siyasi tercihleriniz nedeni ile karnını kaşıyan, bidon kafalılar, koyunlar diyerek hakaret etmeyi demokrasi sayan medeni yobazlardan ne farkınız kaldı? Hatta siz nu hakaret ve cehalet yarışında onları açık ara geride bırakmayı başardınız bile diyebilirim.

    Dün medeniyet maskesi takarak dindar ve muhafazakâr insanlarımız için o aşağılık hakaretleri yapanlar için ne düşünüyorsam bugün Dindar ve Muhafazakâr maskesi takan siyasal İslamcılar için aynı şeyleri hatta daha fazlasını düşünüyorum.

    İşte başta da bahsettiğim toplum mühendisliği bu millete sürekli karşısında bir düşman varmış algısı yaratarak kendini kahraman hissettirmek üzerine kurgulandığı için daima bir düşmana ihtiyaç duymakta ve o düşmanı da yine bu toplumun içerisinden suni yollarla ortaya çıkarmaktadır. Bu sanal düşman kurgulandıktan sonra ise geriye kalan diğer tarafı kahraman ilan etmektir ve anlaşılan program çok iyi çalışmakta taraflar birbirini düşman ve yine aynı taraflar kendini kahraman olarak görmeye başladılar.

      Oysaki ortada bir düşman yoktur düşman dedikleriniz zihniyetine hakaretler savurduklarınız sizin ile her yerde yan yana olan komşularınız, arkadaşlarınız ve hatta öz be öz akrabalarınızdır ve yine ortada bir kahraman da yoktur kahramanlık duygusu düşmanlık duygusunun ürettiği yanlışa yanlış katma alt fikriyle ortaya çıkarılmış sanal bir durumdur yani kurgudur efendim kurgu. Bu kurgu öncelikle milletimiz arasında olan organik bağları unutturmuş ve sonrasında devreye giren toplum mühendisleri tarafından bu bağların yerine organik olmayan tamamen yapay olan siyasi taraftarlık bağını sürekli güçlendirmişler ve durumu bugünkü benden olmayan kahrolsun mantığını makbul hale getirmişlerdir.

     Karşımızda Hayır hasenat için edilen duaların içerisine bile çaktırmadan nefret ve ayrılık sözcükleri ekleyebilecek kadar kötülükte mahir bir düşman var lütfen biraz uyanık olalım. Hangi dua bir başkası için beddua ediyorsa o dua hayır için değil şer için edilendir ve hangi ağızdan çıkıyorsa bu o yürek kilitlidir ,kirlidir ve kirlenmiştir.

    Yapmayın vazgeçin, vazgeçelim şu ötekiler söyleminden, vazgeçin, vazgeçelim biz ve siz söyleminden ve vazgeçin, vazgeçelim bizi uçuruma götüren bu kin ve nefret duygularından unutmayın ne olur,

     BİZ SİZSİNİZ SİZ DE BİZ.

 

Sinan KARAÇAY

Gazeteci Yazar

21.04.2020