www.cildirgoyce.com

SOYKIRIM OLUP OLMADIĞINA SOYKIRIMIN BAŞKENTİ DEĞİL NAMUSLU BİLİM İNSANLARI KARAR VERİR

SOYKIRIM OLUP OLMADIĞINA SOYKIRIMIN BAŞKENTİ DEĞİL NAMUSLU BİLİM İNSANLARI KARAR VERİR

Nedense her sene 24 Nisan günü gelmeden birkaç hafta önce Türkiye'de Kızılderilileri kendi topraklarında katledip bunu bir kahramanlık ve insanlık hikayesi gibi filimler ile insanlara dayatan

Nedense her sene 24 Nisan günü gelmeden birkaç hafta önce Türkiye'de Kızılderilileri kendi topraklarında katledip bunu bir kahramanlık ve insanlık hikayesi gibi filimler ile insanlara dayatan, bugün halen sokaklarında ten renginden dolayı insanları katleden sömürünün ve soykırımın başkenti ABD'den gelecek olan Ermeni tezlerinin bir bildirge ile ilan edilirken 'Soykırım' kelimesi geçecek mi? geçmeyecek mi? diye gereksiz bir merak başlar.

Tarihi vesikalar ile hiçbir zaman desteklenmeyen tam aksine Anadolu topraklarında birlikte yaşadıkları komşularını katleden Ermeni çetecilerin katliamlarını örtbas etmek için zorunlu kalınan tehcir esnasında yaşanan acıları sömüren ve istismar ederek tarihi saptırma girişimlerini sürekli gündemde tutmayı başaran Ermeni diasporasının ürünü tarihi saptırmalarına karşı ülkemizde de zaman, zaman çatlak sesleri Hepimiz Ermeni'yiz ' sloganlarını üzülerek duymaktayız.

Oysa dünyaya dayatılmak istenenin aksine Anadolu'da bir Türk soykırım yaşanmış ve bu mukaddes coğrafyada unutulması zor acılar ve travmalar yaşanmıştır.

Bu büyük soykırım girişimi ile ilgili Tarih ve Millet şuurunu kaybetmemiş vatansever bilim insanları önemli çalışmalar yapmış bu çalışmaları tarihi vesikalar ve canlı tanıklar ile insanlığın gözleri önüne sermişlerdir.

İşte onlardan bir tanesi de yöremizin büyük değeri Ardahan Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Aynı zamanda Kafkasya Üniversiteler Birliği Kurucu Başkanı olan değerli hocamız Prof.Dr.Ramazan Korkmaz'ın yaptığı ve aşağıda kısa bir bölümünü sizlerin dikkatlerine sunduğum çalışmadır.

CANLI TANIKLARIYLA ARDAHAN ÇILDIR’DAKİ ERMENİ VAHŞETİ

Prof.Dr.Ramazan Korkmaz Hocamız araştırma görevlisi iken Çıldır’da birçok köyde incelemeler yaparak tarihin canlı tanıklarının ağzından Ermeni yalanlarını çürüten önemli saptamalara imza atmıştır.

Sazlısu köyündeki kırgını Hüsrev Erdoğan anlatıyor: “Herkes derelere mağaralara kaçmıştı. Köyde yaşlılarla birkaç genç kalmıştı. Onları da köyün ortasına topladı kurşuna dizdiler. Bir de Peri diye bir gelin vardı. Onun da namusunu kirletip süngülemişlerdi. Biz, bunların hepsini, ha şu mezarlığa toplu gömdük. Hepsi 14 kişidir.” Yine aynı olay hakkında Mahmut Ağbulak: “Cesetlerin çoğunun kafaları ve vücutları parçalanmıştı. Onları tanımak çok zor oldu. Bu yüzden hepsini toplu defnettik. Evleri de hep talan olmuştu.”

Terekeme Çayıs köyündeki Ermeni kırgının tanığı Elbeyi Kızıltepe anlatıyor:” Bizim köyde iki hamile kadın vardı. Demeyh ki, garnına pıçağı vuruf, çocuğu eşiğe çıhartmıştılar. Bazı kadınlar da memelerinden delip direklere asmıştılar. Çoh adam kırdılar. Bazılarını toplu basırdıh.”

Meryem köyündeki kırgını yaşayan Fatma Aslan, 80 kişinin öldüğü kırgında bütün aile fertlerini kaybetmiş. “Onlar bizi öldürende biz kaçtıh. Bizim öyden atamı, anamı, dedemi, amcamı ve iki gardaşımı öldürdüler. O günleri söyliyebilmerem ay balam...söyliyebilmerem...”

Yıldırımtepe köyündeki kırgınları Hacı Aktemur anlatıyor:“üç amcamı vurup kayadan saldılar babam bu yüzden deli olmuştu. Köyün imamının kafasını ezdiler. Camiyi yaktılar. Mülkümüzü talan ettiler. Ermeni Mazmanof vardı. 19 kişiyi vurup kayadan saldı.”

Tarih onurlu ve milli hassasiyeti olan insanlardan öğrenilirse ancak o zaman sonraki  nesillere doğru ve düzgün olarak aktarılır.

Bu vesile ile değerli hocamız Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’a bizlere doğruları anlatan ve öğreten çalışma ve eserleri için teşekkürlerimi sunarken Ermeni soykırımında katledilen ecdadımızı da bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum.

 

Sinan KARAÇAY

Çıldırmanşet İstanbul