KENDİNİZE İNANIN, KENDİNİZİ SEVİN

KENDİNİZE İNANIN, KENDİNİZİ SEVİN

Önemli bir hayat ...

Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.

İnanmadığın gibi yaşarsan, yaşadığın gibi inanırsın sözü oldukça anlamlıdır.

İnanmak; içimizde ki motorları çalıştıracak ateşleme düğmesidir. Aynı zamanda bir süreçtir. Gelen bilginin doğruluğunu sorgulamaktır. Kişi sorgulamayla, zihninin alışkanlık perdesini yırtabilir ve mutlak gerçek olarak benimsediği kavramları sil baştan yeniden ele alma cesaretini gösterebilir, ezber bozabilir.

Birilerinin tekelinde yaşamayı, bize giydirilmeye çalışılan kalıpları öncelikli olarak ret etmeliyiz. Bunu içinde önce kendimize inanmak gerekiyor. Kendine inancı ve saygısı olmayandan saygı bekleyemezsiniz. İnsan inanmadığı, içselleştirmediği hiç bir şeyle gönül bağı kuramaz. Önemlidir güzel olana, doğru olana inanmak. Buda emek, algıda seçicilik ve cesaret ister.

Başarı ve mutluluk; başaracağım ve başardım diyebilenlerin ve inananlarındır.
Ben yapamam diyen ve yapamayanlar, her zaman birilerini suçlayacak, bahane ve mazeretler yaratıp bunların arkasına sığınacaklardır.

Kendi yaşamlarına sahip çıkanlar ve yaşamın insana verilen en güzel hediye olduğuna inananlar ise umut etmekten, inanmaktan asla vazgeçmeyeceklerdir.
Bu gerçeği savunurken, önce kendimiz inanmalıyız.
Hayatın anlamlı, yaşanmaya değer olduğuna inandığımızda bu davranışlarımıza da yansır. Hayata ve içindekilerine farklı bakış açıları da geliştiririz.

Anton Chekhov ?Bir insan neye inanıyorsa odur´ der.

Ne olursa olsun; kendimize inanmak çok önemli. Kendimize inanmazsak yeteneklerimizi geliştiremeyiz. Biz bu algının ve bilincin farkındalığını fark etmemişsek, birey olmayı başaramamışsak hep başkalarının bize biçtiği rollere inanırız. Kendi yaşam manifestomuzu oluşturamayız.
Çünkü sınırı koyan zihindir, zihin bir şeyi yapabileceğini kestirebildiği kadar başarılı olur.
Başarılı insanların hayat hikayelerine baktığımızda, büyük başarıların ancak başarabileceklerine inanan insanlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu görüyoruz, bu tesadüf olamaz.

June Nel´in çok sevdiğim bir sözü var *İnanan bir çocuğun gözlerindeki sihri görmek kadar güzel bir şey yoktur*.

Bir insan gerçekten inanırsa anlamlı yaşamaya, başarmaya, sabretmeye, sevmeye; zihin yapılabilmesi için yeni yollar keşfeder.
Bilim dünyası da buna inanıyor ve önemsiyor. Özellikle son yıllarda, tıbbı tedavinin, ilaçlı tedaviyle birlikte kişi ve kişilerin, iyi olacaklarına inanmaları, bağışıklık sistemini de destekliyor.

İnsan kendini nasıl hissederse öyle düşünür ve öyle davranır. Bir yerde inanmak sınırlar koymaktır; inandığımızı iddia ettiğimiz her bir kavram, aslında gizlice kendimizi güvende hissettiğimiz alanın ve ufkun ta kendisidir.

Yeter ki kendine ve yapmak istediklerine, yapabileceklerine güçlü bir şekilde inansın insan. İnanmış bir insani yolundan çevirmek zordur.
Yaptığımız her şeyin bir değeri vardır, bazen bu değer eylemin kendindendir, bazen ise bize olan getirisinden; bu nedenle beyinle yürek arasındaki gizli ve gizemli bağ mevcuttur.
İnanmak hissetmektir, kişi hissettiği nispette yaşar. İnancını yitiren bir insanın yaşamsal enerjisinde üretim, paylaşmak, devamlılık esas olmaz, beklentileri olmaz.
İnanmak beklenti demektir; beklenti ise umut. Bazen bu duygu öylesine yoğun olur ki, beklenilenin gerçek olup olmamasının bile önemi kalmaz artık.

İnandırmak, insanların zihinlerindeki kavramları baştan tanımlamaktır, inandırmak zihni yeniden programlamaktır. Bu nedenle yaşamsal olarak insan ilişkilerinde çok önemlidir. Yön ve yol tayin edicidir. Bir anlamda bir olguyu veya süreci takip etmektir. Dolayısıyla bir şeylere inanmak ve takip etmek hayati bir gereksinimdir. Takip edilen bu olgu, içinde umut, hayal, başarı, mutluluk gibi her türlü unsuru barındırmalıdır. Bunun yanında düş kırıklıklarına da hazırlamalıdır. Yoksa eksik kalır, yavan kalır.

Kişi kendi düşüncelerinin ürünüdür.
Kendini tanıyan ve kendi varlığının tanımını içselleştiren her insan, inanmanın gücünü bilir. Kendimize inanalım, değerimizi başkalarının gözünde aramayalım. Hiç kimsenin stepnesi ve kulu olmayalım, kendimize ait değerlerimiz ve kendimize ait bir yaşam felsefemiz muhakkak olsun.

İnsanlar inançla, arzu etmeyi karıştırıyorlar.
Başarılı insanlar kendilerine ve yaptıklarına karşı bir inanç geliştirmiş olan insanlardır. Huzurlu ve dingin bir yaşamın koylarında soluklanmanın keyif veren esintisiyle beraber, acıyı da katık etmenin soyluluğuyla yaşam büyütenleri selamlıyorum..