www.cildirgoyce.com

KARA 24 OCAK

KARA 24 OCAK

Tarihte büyük felaketlerin

     Tarihte büyük felaketlerin olduğu günler için ´black´ yani ´siyah´ ifadesi kullanılır. Havanın kararmasından yola çıkılarak; iç karartıcı bir gün olduğuna dair vurgu yapılır. İşte ülkemiz için de 24 Ocak tarihi böyle bir gündür: Tarih 24 Ocak 1993... Soğuk bir Ankara sabahına uyandı insanlar. Herkes, sabahın ilk ışıklarında işe gitmek için evden çıktı. Yiğit bir adam da aynı amaçla evinden ayrılıp, otomobilinin yanına geldi. Aracına binip kontağı çevirdiğinde ise etrafta korkunç bir gürültü patladı: Aracın altına bomba düzeneği yerleştiren kişi ya da kişiler, amaçlarına ulaşmıştı: Memleketteki insanların ´bilgi sahibi´ olmasını isteyen, cesur bir gazeteci, hain bir ousuda can vermişti. O ana değin kılını kıpırdatmayan yüzbinlerce insan, yaşanan bu olayın ardından bir anda tek vücut oldu. Farklı görüşlerde, farklı inançlarda olan insanlar, Uğur Mumcu´nun cenazesinde buluştu. Uğur Mumcu´nun ölümünün ardındaki perdeyi aralamak adına, olayyerindeki deliller son derece önemliydi. Ancak burada inceleme yapan uzmanlar, hiçbir delil bulamadıklarını (!) iddia etti.

    Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Mumcu Cinayeti´ni çözmenin ´Devletin namus borcu´ olduğunu söyleseler de aradan geçen 25 yıl sonra bugün, herhangi bir sonuç elde edilemedi. Uğur Mumcu, "Efsane Gazeteci" olarak hafızalarda ve akademik çalışmalarda, makalelerde yıllarca yaşarken; söylediği "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz!" sözü ise yine yıllrca halkın hafızasında yer etti. Tarih: 24 Ocak 2001´di. Akşam saatlerinde Diyarbakır´da halk, yavaş yavaş evin yolunu tutmak için hazırlık yapmaktaydı. Görevi 7/24 devam eden bir kişi için ise çalışmak, daha yeni başlıyordu. Sabahtan bu yana oradan buraya koşuşturan Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, planlandığı gibi makamından ayrılmış, Valiliğe doğru aracıyla seyrediyordu. Ancak biraz sonra anlaşılacaktı ki, plandan ´karanlık kişiler´ de haberdardı: Diyarbakır´ın Sezai Karakoç Bulvarı´nda pusuya düşürülen Okkan, açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Tıpkı Uğur Mumcu gibi bu cinayette de perde bir türlü aralanamadı. Hafızalarda ise Gaffar Okkan´ın Diyarbakı iline ve halkına kattığı değerler kaldı: Görevi sırasında Diyarbakır´da ilk kez kadın polislerin trafiği yönetmesine olanak tanıyan Gaffar Okkan, bu sırada kaybolan çocukları ailelerine teslim ettiriyor ve yürümekte zorluk yaşayan yaşlılara yardımcı olunmasını sağlıyordu. Diyarbakır Havaalanı´nda konuşlanan kadın polisler, burada yaşlı vatandaşların bilet işlemlerini gerçekleştiriyor ve kendilerine uçağa bininceye değin eşlik ediyordu. Gaffar Okkan, yine bir ilki gerçekleştirerek, Diyarbakır sokaklarını kameralarla donattı ve geceleri makamında halkın huzuru için gözlemlerde bulunmuştu.

      Tarih: 24 Ocak 2007... İstanbul, soğuk bir kış gününe uyanmış, insanlar işe yetişebilmek için trafik sıkışıklığında sabır çekiyordu. Yeşile dönen trafik lambaları bile ilerlemeye yetmiyor, korna sesleri sokaklarda yankılanıyordu. Bu sırada ise Türk-Yunan dostluğu için büyük bir emek vermiş bir kişi, İstanbul Cerrahı Hastanesi´nde yaşam için kendisine ´yeşil´ ışık yanmasını bekliyordu. Saatler 09.50´yi gösterdiğinde ise ne yazık ki, ışık bir anda kırmızıya döndü. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en renkli siyasetçilerinden ve en gayretli Dışişleri Bakanlarından birisi olan İsmail Cem, hayata gözlerini yumdu. Hukuk Fakültesi mezunu olmasına rağmen, mezuniyetinin ardından gazeteci olmayı tercih etti. 1960´lı yılların güçlü seslerinden olan Milliyet ve Cumhuriyet´te yazıları yayımlandı.

    Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü de yapan İsmail Cem, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanlığı´nı da 3 yıl boyunca yürüttü. Siyasete, 1980´li yıllarda atılan İsmail Cem, SHP´de MYK Üyesi olarak seçildi. 1988 yılında Erdal İnönü´ye karşı rakip olsa da SHP Genel Başkanlığı´na seçilemedi. 1992 yılında Deniz Baykal ile birlikte SHP´den ayrılarak, CHP´nin yeniden oluşumunda rol oynadı. 1995 yılında ise CHP´den ayrılarak, DSP´ye geçti. Kayseri Milletvekili olarak TBMM´ye giren İSmail Cem, 1997 yılında Dışişleri Bakanı oalrak atandı. Özellikle AB-Türkiye ilişkilerine yoğunlaşan İsmail Cem, 55. Hükümetten sonra kurulan 56 ve 57. Hükümetlerde de Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturdu. İsmail Cem, görevi boyunca Türk-Yunan ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynadı. Hafızalarda ise Yunan mevkidaşı Yorgo Papandreu ile karşılıklı oynadığı ´Sirtaki´nin görüntüleri kaldı.

 

İşte, Uğur Mumcu ile başlayan Kara 24 Ocak, Gaffar Okkan ve İsmail Cem´in ani ölümleriyle, daha da karardı. Gün ışığına çıkmayan faili meçhul cinayetlere yenileri eklenirken, Mumcu´nun tartışmalardaki naif tutumu; Gaffar Okkan´ın sert görünümü ardında barındırdığı yufka yüreği; İsmail Cem´in ise kendisine çok yakışan gülümsemesi bizlere miras kaldı.

Her birini saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Türkiye, 24 Ocak tarihini ve bu tarihte kaybettiği değerleri asla unutmayacaktır. Bu topraklarda yaşayan her insan, kendisi için büyük fedâkârlıklar yapmış olan Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve İsmail Cem´i her 24 Ocak´ta hatırlayacaktır.