GÜLE KAN DEĞDİ

GÜLE KAN DEĞDİ

yürekler cılız, yiğitlik

Bu ne yaman çeliş ki anne
Ülkemi bir sessizlik bürüdü
Kemiriyor her şeyi
Kalbimde çocukların gömütlüğü
Tutulur dilin anlatamazsın??

Günümüz Türkiye´sine baktığımızda; yürekler cılız, yiğitlik; sığ sularda yüzüyor. Bombaların kucağında ?Sudan ucuz sebeplerle? bağıra çağıra ölüm kutsanıyor.
Oysa bir umuttu yaşatan insanı.

İnsanoğlu; bu dünyada sadece kendi varmış gibi, sarılmış kendi çıkarına, hizmet edecek her türlü aracı koşullara, insanlara, nefsinin kölesi olmuş, unutuyor bu yaşamın ortak olduğunu. Başını kaldırsa gökyüzü herkesin, ayak bastığı toprak herkesin, su, ekmek herkesin.
Dünyayı bizim adımıza daha iyi yönetsinler, ortak paydalarımızı korusunlar, geleceğimizi teminat altına alsınlar diye seçilmişler yarattık. Bunların oluşturduğu bütüne hükumet diyoruz, hepimiz kendi başımıza bir devletiz sonuçta.
Akıllı insan düşündüğünü söyleyen değil, söylediğinin sorumluluğunu ve getirdiği sonuçları da bilerek, üzerine alarak konuşan insandır.
Aklı başında, durduğu yerin sorumluluğunu taşıyan herkes, önce insan olmanın sonra da toplumsal yaşamanın getirdiği insanı paylaşımlar üzerinden, üzerine düşen siyası ve toplumsal kimliğinin hakkını verir. Uzun sözün kısası, herkes; sahip olduğu yerin getirdiği sorumluluğun bilincinde olmalı.

Evet, son günlerde, ülkemde siyası kimliği olan sayın bakanlarım, şahsı düşüncelerini de belirtiyorlar; onlara, şahsı düşüncelerinizi belirtmeyin demek gibi bir hakkımız yok, olamazda; lakin, sadece konuşurken ben aslında bunu söylemek istemiştim, yok şöyle anlaşıldı, demek gibi bir lüksünüz yok.
Bu ülkede herkes eğitimli değil, birçok insan evine sadece götüreceği ekmeğin derdinde, kime oy verdiğini unutmuş bir çoğu, verdiği oyun getirdiği ağır vebalın sorumluluğunun farkında bile değil.
Kaldı ki, bu dünya telaşıyla;sorgulanmayan, yorumlamayan hayatlar, geleceği iyice çıkmazlara sokmakta?

Sizler, halkı yönetenler; ülke yönetiminde adaletin, sosyal barışın, insanca yaşamanın olmazsa olmazı, temel hak ve özgürlüklerimizi korumak ve var olan toplumsal yaşamın devamının yasal koruyucularısınız.
Sizler, sıradan insanlar olduğunuz için seçilmediniz. Sizin, ben bilmiyordum deme gibi bir seçeneğiniz yok. Vatandaş Ayşe, Ali bunu dediği için eleştiri almaz, lakin sizler söylediğiniz her fikrin, attığınız her adımın, onayladığınız her kanunun sorumluluğunu milyonlara karşı taşıyorsunuz, bunun için seçildiniz; bu tercih sizin omuzlarınıza bizim sevabımızı, günahımızı da yüklüyor. Yoksa; gaf yaptı, bilmeden konuştu, yok özel yaşamı, ben vatandaş olarak bunu anlamam, kabul etmem.

Sizlerde bu ülkenin vatandaşsınız, lakin; vatandaşın hakkını hukukunu, özlük haklarını,dini inançlarını, farklı kültürlerin ortak paydalarını korumak ve kollamak için seçilenlerden-siniz; o meclise bizim adımıza, geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği adına, halk adına, iyi doğru ve toplumun menfaat ve çıkarları için, en iyisini yapmak için gittiniz. Giderken niçin gittiğinizi bilerek, eyer unutursanız bunu vatandaş hatırlatır, hatırlatmalı da, buda vatandaş sorumluluğudur, olmalı da.

kanlı gül

İnsanların seçimleri, yaşam koşullarını belirliyorsa bunun bilincinde olan insanlar zaten olduğu yerin ona getirdiği sorumluluklarında farkındadır. Farkındalığı bilen insan; sözüne, eylemlerine çok dikkat eder. Aldığı sorumluluğun ne kadar büyük olduğunu bilmiyorsa, kendiyle çelişir.
İki dudak arasında çıkan bir sözün, ne kadar çok insanın hayatını bağlayıcı kıldığının farkında olan ve buna inanan insanlar; sözününde nereye varacağını ve getireceği sonuçları çok iyi idrak etmiş insanlardır.
Bu nedenle; derinliğine aydınlanmış insanlar ülke yönetiminde söz sahibi olsunlar isterim.

Siz seçilmişler: aklı ilime-bilime çalışan, eğitimli, öngörüsü yüksek, kişisel zaaflarından arınmış, sağlıklı insan sevgisine sahip, sorgulayan, aklıyla yüreği arasında kalmayan, sosyal devlet anlayışına inanan, farklılıklara samimi ve objektif bakan ve barışın olmazsa olmaz olduğuna inanan, vicdanı ve aklı hür insanlardan oluşan insanlar olduğunuz sürece, dünyada ve ülkemde kan akmaz.
Barışın ve adaletin olduğu yerde boşluklar olmaz, olmayan boşluklarda ihanet ve savaş üzerinden beslenen insanlar hiçbir zaman faydalanacakları ortam bulamayacaklardır. Bu nedenle, seçilenleri eleştirirken kendimizi de eleştireceğiz. Biz seçiyorsak o insanları, o zaman yansımamızı göreceğiz.

Çok enteresandır, beklentilerimize cevap vermeyen yada inandığımız değerlere sahip çıkmayan, sözün kısası, bizi hayal kırıklığına uğratan insanlara, öz eleştiri yapmaktan da korkarız. Toplum yaşamında işini doğru yapandan ziyade, işine yarayan, günü kurtaran adamlar, adam olmayanlar tarafından hep desteklenmişlerdir. Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan aciz ve bir o kadar da art niyetli ve kafaları sürekli olumsuzluğa, kötülüğe çalışan, her şeye de muhalefet olan insanlardır.
Ne yazık ki kanlı bir dönemeçteyiz. Şiddet şiddeti, nefret nefreti doğuruyor.. Husumet husumeti körüklüyor.
Kinle yola çıkan kan döker . Kan döken, geride kin bırakır, bırakıyor. İnsanlık yara alıyor, yıpranıyor.
Yerel , kişisel , ulusal her yerde şiddetin yaşandığı ve kutsandığı bir dünya düzeninde, barıştan söz edenlerin fazla nahif, romantik, marjinal sayıldığı ortamlarda, insanlığımız gölgelere yenik düşüyor.

Beyinlerimizde ve kalplerimizde kendimizle yüzleşen gerçekleri, bir gün bile karşısındakilere söyleme cesaretini göstermedik. Susan, görmeyen, duymayan maymunları oynadık. Vicdanlarıyla elini taşın altına koyanlarda işimize gelmediği için hayatın içinde hep yaraladık, yorduk, canlarını yaktık ve kötüler dünyanın uydusu olmaya devam ediyor. Yaşanan bunca acının içinde, biz hiç mi suçlu değiliz ?
Bir cehennem kuyusuna düştük adeta. Çıkmaz bir sokakta gibi, habire aynı duvara toslamaktayız .
Kavgacı , kutuplaşan üslupları dinlemekten , dinleyip de bir arpa boyu dahi yol alamadığımızı görmekten yorulduk.

Para için değerlerini satanlara, din üzerinden politika yapanlara, etnik kökeni için insanları utanca boğanlara, senlik benlik kavgası çıkaranlara, nifak tohumlarını acımazsızca ekenlere öfkeliyim. Dünyada sadece savaş olmalı, haramiler rahat yaşamalı, diğer kalan kesim, onlara hizmet etmeli. Böyle bir dünya düzenine çanak tutanlara öfkeliyim. Hiç kimsenin sorunu yokmuş gibi; okullar harika, sağlık kuruluşları tıkırında, devlet daireleri ekmek gibi adalet satıyor/muş gibi, bizi yok sayanlara öfkeliyim.

Hiç bir zaman; insanları sınırlara bölmeyelim, inançları, yaşam tarzları, görünüşlerinden ve kendi seçimlerinden dolayı yargılamayalım. Başkalarına nefes aldırmayan, yaşam hakkı tanımayan her türlü düşünceyi, doğmayı ret ediyorum.
Hepimiz birbirimizden sorumluyuz, kendimize aydınlanmayı başarırsak, birey olma bilinci bizi doğru yerlere taşır. Bunun için, zihnimizi düzenleyip, yargılarımızı periyodik olarak gözden geçirmek, bize akıl yollarını açar.
Sahip çıkalım değerlerimize, geleceğimiz çocuklarımıza.
Eğer kendimize ait bir doğrumuz yok ise, başkalarının yanlışlarını doğru kabul ederiz. Yanlışlar da zamanla, doğruların yerini alır ve herkes kendi ölüsüne ağladıkça, sürecek bu vasatın esareti.