ELBETTE PORSİYONLAR KÜÇÜLTÜLMELİDİR

ELBETTE PORSİYONLAR KÜÇÜLTÜLMELİDİR

Sinan Karaçay'ın Kaleminden..

       Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar savunma sanayi yatırımlarında başarılar kazanılmış yerli ve milli İHA ve Sİ HA’larımız ile hem silahlı kuvvetlerimizin gücüne güç katılmış hem de bu teknolojinin satışı ile ülkemize ciddi bir gelir kaynağı oluşturulmuştur. Bunun yanı sıra milli silah, helikopter ve tank yapılması ile hem güvenliğimizde kullanılan argümanlar millileştirilmiş hem de dışa bağımlılık ile savunma sanayi harcamalarımızda hatırı sayılır bir oranda tasarrufa gidilmeye başlanmıştır.

       Bu her vatanını seven insanın övündüğü başarılardaki en büyük rol ülkemizin gururu olan ve her geçen gün kendini biraz daha geliştiren 8 Mart 1950 yılında kurulmuş olan ülkemizin göz bebeği kurumlarından olan MAKİNE VE KİMYA ENDÜSTRİSİ KURUMU’dur.

      Yıllardır hükümetin yaptıkları ile haklı guru duyup neredeyse her seçim propagandasında kazandığı başarıları referans gösterdiği, yaptıkları ile övünüp halkımızın taktirine sunduğu ve milletimizin de taktirini kazanmış olan bu güzide kurum bir anda ne olduysa hantal, gelişmeye müsait değil ve işleyişi zor denilerek ani bir kararla Anonim Şirkete dönüştürüldü.

         Düne kadar gelişimi ile gurur duyulan bu kurumun bir anda gelişiminde sorun var diye var olan yapısı değiştirilince insana garip geliyor doğrusu.

       Çünkü bu yolla Anonim Şirket olan kurum bir süre sonra hisse senedi çıkartılması yolu ile halka arz edilecek halka arzına yapılan eleştirilere ise hem milletin malına milleti ortak ediyor hem de daha güçlü bir yapı haline getiriyoruz savı ile cevap verilecektir.

      Ancak zamanla halka arz edilecek olan bu güzide ve stratejik kurumun hisselerinin bir veya birkaç merkezin elinde toplanma ve dolaylı yollar ile bu kuruma yabancı ortak almak gibi vahim bir durumun ortaya çıkmasından ciddi endişe duymaktayım.

        Bu kurumu direkt olarak özelleştirmek özellikle de Tank Palet Fabrikası satışı nedeni ile gelen yoğun eleştirilerden dolayı pek mümkün görünmemekte hükümet bu riski de pek almak istememekte görünüyor. Bunun yerine önce hisse senedi üretilebilen şirket çeşidi olan Anonim Şirkete dönüştürüp oradan halka arz metodu ile dolaylı bir özelleştirmeye gidileceği aşikardır.

      Gelinen noktada ekonomimizin sürekli kötüye giden durumu hükümeti sürekli yeni kaynaklar üretmek durumunda bırakmakta milletin gözünü boyarcasına ‘Kamuda Tasarruf’ genelgesi yayınlasalar da belki de en kontrolsüz ve tasarrufa muhtaç kalemler olan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM bu genelgenin dışında bırakılarak genelgenin samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır.

       Kamuda var olduğu herkesin malumu olan hantal yapının düzeltilerek efektif hale getirilmesi yerine bu kurumları özelleştirme adı altında elden çıkarmak “Şu Mektepler Olmasa Maarifi Ne Güzel İdare Ederdim” mantığından öte bir durum değildir.

      Devletin bekası ve güvenliği için bizzat devlet tarafından sevk ve idaresi gereken savunma sanayi, telekomünikasyon ve enerji firmalarının günlük kaygılar ile özelleştirilmesi gerçek bir beka sorunu ve devletin geleceğini ipotek altına almaktır ve derhal bu yanlıştan dönülmelidir.

      İlla bir şeyler satılacaksa devletin itibarı diye yaptırılan gereksiz lüks ve şatafat abidesi yapılar, binlerce gereksiz yüksek maliyetli kara, hava ve deniz araçları satılmalı illa bir şeylerden tasarruf edilecek ise de har vurup harman savrulan devletin kaynakları birilerinin ellerinden alınarak tasarruf yapılmalı ve illa porsiyonlar küçültülecek ise vatandaşın helal sofrasındaki helal porsiyonlar değil saray sofralarındaki adını bile telaffuz edemediğimiz adını söylemeye dilimizin dahi dönmediği menülerdeki porsiyonlar küçültülmelidir. 

 

Sinan KARAÇAY

Çıldırmanşet / İstanbul