DEPREM GERÇEĞİ ÜZERİNE

DEPREM GERÇEĞİ ÜZERİNE

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde hayatını kaybeden insanlarımızı bir daha yaşamamayı yüce Rabbimden dilediğim bu büyük felaketin yıl dönümünde rahmet ile anıyor

 

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde hayatını kaybeden insanlarımızı bir daha yaşamamayı yüce Rabbimden dilediğim bu büyük felaketin yıl dönümünde rahmet ile anıyor yakınlarına ve aziz milletimize bir kez daha Rabbimden sabırlar diliyorum.

Rabbim bu ve bunun gibi afetlerden ülkemizi ve tüm insanlığı muhafaza eylesin inşallah.

Bu büyük felaketin ve onun getirdiği büyük acıların yıl dönümünde UNUTMADIK ya da UNUTMAYACAĞIZ demek elbette büyük bir vefa örneği zor günleri birlikte el ele ve yürek yüreğe geçirmek gibi milletimize has çok önemli bir erdemdir.

O insanın hafızasından silinmesi zor bitmek bilmeyen bir ömür kadar uzunmuş gibi süren saniyeleri ve akabindeki o acı ve keder dolu günleri yaşamış biri olarak deprem mağdurları için seferber olan yüce gönüllü milletimizin tüm dünyada hayranlık uyandıran gayretleri bugünkü gibi gözümüzün önünde ve hafızalarımızda yerini almıştır.

Gücü ve imkânı olanın deprem bölgesine var gücü ile koşması, ellerde kazma kürek enkaz başlarında belki de daha önce hiç görmedikleri ve tanımadıkları insanları çıkarmak için canhıraş bir şekilde çalışanlar ve kısıtlı imkanları olanların ise ceplerindeki son 10 TL’nin 5 TL’si ile oradakilere ekmek veya su alarak oraya gidenlere koşarak verdiklerini gözlerim yaşlı olarak izlemiş bu milletin bir mensubu olmaktan bir kez daha büyük bir onur ve gurur duymuştum.

Milletimizin bu büyük acıya hep birlikte omuz verirken devletimiz de topyekûn o günden bugüne kadar bu ve bunun gibi felaketlerde ortaya çıkan yaraları sarmak için mücadele vermiş devlet tüm imkanlarını milletinin emrine seferber etmiştir. 

Bunca iyi niyetli ve taktire şayan çabanın hakkını verirken diğer taraftan da 1999 yılından bugüne kadar tekrar yaşanması muhtemel olan deprem gerçeği ile ne kadar yüzleştiğimizi ve yeterli hazırlıkların yapılıp yapılmadığını irdelemek ileride yaşanması muhtemel bir depremde yaşanacak acıları azaltacak hatta ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum.

Bu irdelemeyi de yaparken çok objektif ve siyasi tarafgirlik gütmeden eldeki verilerin bilimsel gerçekler ile harmanlanması şeklinde yapmak hayati derece önem taşımaktadır.

Geçen 22 sende özellikle metropollerde eski binaların kentsel dönüşüm kapsamına alıp yenilenmesi çalışmaları her ne kadar devam etse de istenen hıza bir türlü ulaşmadığı hepimizin malumudur.        Siyasi irade burada öncelik sıralaması konusunda söylemde belki de ilk sırayı bu konuya verse bile eylem bazında bakıldığında deprem konusu kendine hep orta sıralarda yer bulmuştur.

Tabi ki bu süreçte deprem konusunda tüm çabayı devletten beklemek de doğru değildir bu konunun herkes tarafından ortak bir gayret ve çaba ile halledileceği yadsınamaz bir gerçektir.

Depreme dayanıklı olmayan eski binaların yıkılması ve yerine yenilerinin yapılması konusunda en büyük sorun inşaat yapımındaki emsal oranlarının aynı ilde birçok ilçede bile ciddi farklılıklar göstermesidir. Vatandaş deprem korkusunu taşımakta ancak yıkılacak evinin metrekare olarak küçülmesini de kabul etmesine rağmen orantısız inşaat emsal oranları ve inşaat maliyetlerinde ortaya çıkan abartılı ve orantısız artışlar vatandaşı ciddi manada zorlamakta ve bu durum bile isteye depremde eski ve dayanıksız binalarda yaşamaya devam etmektedirler.

Bu konuda devlet idaresinin insanların doğru ve bilimsel mühendislik hesapları ile binalarını eski binalarının bire bir aynısı olmasa bile makul bir maliyete katlanarak yenilemelerinin önünü açacak yasal düzenleme ve girişimleri derhal yapması gerekmektedir aksi halde ileriki zamanlarda yine UNUTAMAYACAĞIMIZ ya da UNUTTURMAYACAĞIMIZ acılarımızın olması maalesef çok muhtemeldir.

 

Sinan KARAÇAY

Çıldırmanşet- İstanbu