Aras boyu âşıklarımızdan Çıldır ´lı İrfani 18.yy sonları ile 19 yy. başların da yaşamıştır. Asıl adı Süleyman´dıri. Ardahan Çıldır ilçesine bağlı Sazlı (Goraver) köyünün 2,5 ve 3 km doğusunda bulunan ?Gunduzhevde? bugün harabe halinde bulunan köyde ?İsmailoğullarına mensup, hali vakti yerinde bir aileden dünyaya gelmiştir. Gençliğinde iyi bir tahsil gören şair, dini bilgileri öğrenerek hafız olmuş. Bunun içindir ki kendisine Hoca diye hitap edilmiştir. Yazdığı ve söylediği şiirlerde mahlas olarak İrfani ismini kullanan Âşık Süleyman badeli şairlerimizdendir.
İrfani hoca rüyasında gördüğü Türkmen kızına olan aşkı aşığı hapishanelerde çile çekmesine neden olur. Şiirlerinde İrfani mahlasını kullandığı için ?İrfani? adı ile tanınmıştır. Halk arasında kullanılan adı ise yine mahlas olmakla birlikte ?İrfani? Urfanı-Urfani?şeklinde söylenir
Hoca İrfani olarak da bilinen âşık hakkında elimizde bulunan tek kaynak rahmetli Prof. Dr. Kırzıoğlu´nun derleme notlarıdır. Ondan bize intikal eden eski yazılı birkaç derleme defterinde İrfan´ıyla ilgili notlara rastlamaktayız. Bu notlardan İrfani ?nin XVIII. yüzyılda yaşadığı anlaşılmaktadır. Zira Ahıska Valisi Atabekli Süleyman Paşa´nın onu hapse attırdığına dair rivayeti doğru sayar ve Paşa´nın da 1771 yılında Ahıska Valisi olduğunu göz önüne alırsak, aşığın yaşadığı çağ iyice anlaşılırii.Aşığın akrabaları halen Sazlısu köyünde yaşamaktadır. Sazlısu köyünde yaşayan akrabası Ferit Karagöz, Hoca İrfani ?ye ait kız kaçırma hikâyesi ve sözleri daha önce Rasim Deniz (Çıldırlı İrfani Hoca)ile Nizamettin Onk´un(İrfani Hoca) kaleme aldığı yazı ile benzerlik taşımaktadır. Yalnız Rasim Deniz ve Nizamettin Onk yazılarında Hoca İrfani ´nin kaçırdığı kızın ismini ?Zeliha? olduğunu yazmıştır.
İrfani Hoca´ya rüyayı âlemde bade verilir. Rüyasında pirleri İrfani Hocaya sevdiği kızı da gösterirler. Sen onun yanına gitmeyeceksin o senin yanına gelecek derler.?
Erken kalkan Hoca İrfani rüyasını aynen Annesine anlatır ve derki ?Anne onlar buraya gelecek ben evde olmasam dahi onları evde beklet bana haber ver.
Aradan bir zaman geçer Arpa hasat dönemi gelir. Hoca İrfani köyün karşısında bulunan Arpa tarlasına (tarla halen torunu Ferit Karagöz´de) gider. Öğlen vakti İrfani Hoca´ya yemek hazırlayan annesi hazırladığı yemek ile birlikte evden çıkar köyün içinde bulunan çeşme başına gelir.
İrfani gibi Zeliha da rüyada pir elinden bade içmiş ve İrfani´yi görerek âşık olmuştur.
Günden güne sararıp solan, gece gündüz rüyada gördüğü İrfani´yi düşünen Zeliha, daha fazla dayanamayıp derdini kardeşi Karacaoğlan´a söyler. Halden bilen anlayışlı kardeşi de çok sevdiği Zeliha´nın isteği üzerine, bütün gücünü harcayarak bir kervan hazırlatır, remil ilminden iyi anlayan Arap köleyi de yanlarına katarak Zeliha´yı Gündüzhev´e (Kunduzhev) doğru uğurlar.
Zeliha beraberindekilerle birlikte uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra Çıldır-Kunduzhev köyüne gelir. Köyün içinde bulunan çeşmenin başında çeşmeye su doldurmaya gelen İrfani ?nin annesi ile karşılaşırlar. Anne sana birisini sorsak tanırmısın? Elbette sorun yavrum köyümün insanını tanımaz mıyım? Anne bu köyde genç İrfani adında birisini tanırmısın ?İrfani ?nin annesi hemen anlar bunlar oğlunun anlattığı insanlardı. Bir an düşündükten sonra ya bu kız oğlumu kendi memleketine götürürse, ben İrfani ?ye nasıl dayanırım. Evlat acısı, gurbet kahrı beni öldürür düşüncesiyle ?ağlamaya başlar. Oğlum sizlere ömür oldu. Sevgili İrfani´m öldü.
?der. O sırada İrfani öğle sıcağından arpa yığınlarının altına girer ve uyur.
Uzun yollardan bin bir sıkıntılar çekerek sevgilisini görmeye gelmiş Zeliha kadının ?eve girin yorgunluğunuzu giderin? demediğinden, gecikerek cevap verdiğinden şüphelenmiş ve Arap köleye hemen remil atmasını söylemiştir.
Üç defa remil atan remilci İrfani ?nin toprak ve ot altında olduğunu söyler. Zeliha içi kan ağlayarak hemen kervanına dön emri verir. Arpaiii yığınları içinde sevgilisi Zeliha´yı düşünürken uyuyan İrfani, rüyasında O´nu suda boğulurken görüp uyanır. Hemen eve gelir.
İrfani ?anne üzerimde öğle bir kırgınlık var ki kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Olmaya bugün bize kimse geldi. Annesi yalan konuşur ?yok oğul bugün bize kimse gelmedi. Anne-oğul akşamleyin eve beraber gelirler. İrfani eve gelince hemen yatağa yatar. Oğlunun durumunu iyi görmeyen İrfani ´nin annesi Çıldır merkezden bir Hekimi (Doktor) eve getirtir. İrfani´yi muayene eden Hekim, İrfani de korkulacak bir hastalığının olmadığını söyler. İrfani üç hana söz söyler
El çek tabib, el çek derd-i sinemden
Sen menim derdime çâre bilmezsin
Sen nice tabibsin yokdur ilacın
Yaram içerdendir sarabilmezsen.
?
Ben İrfani ?yem yar yolu gözlerim
Kara bağrım kebap eyler közlerim
Ne durursan ağlasana gözlerim
Daha yar yüzünü görebilmesen.
Hekim ?Anne senin oğlun aşk hastalığına tutulmuş ?der. Bunun üzerine İrfani ?nin annesi oğluna ?oğlum dün bize senin bahsettiğin adamlar geldi ben onlara senin öldüğünü söyledim. Bana da bu sözleri yazıp verdiler. Sözleri alıp okuyan İrfani annesine ?Ah anne keşke bana haber verseydin, nereye gittiler?Annesi?Zeliha gilin gittiği yönü tarif eder
.İrfani hoca bu sözleri söyler
Ay ana bu dağları görende
Gene derdim üç oldu üç oldu
Yüklendi evim barhanam
Tamam, göç oldu göç oldu.
Peyvazda duran melekler
Kabul olmadı kırk dilekler
Hani bana verdiğin emekler
Tamam, nic oldu nic oldu
Bu sözleri söyledikten sonra İrfani hoca evi terk eder. Sevdiği kızın peşin çek gider. Merkezin (Çıldır) yaylası ile Meryem köyün arasında bulunan yöre halkı tarafından İrafani´nin bulağı diye adlandırılan yerde su içmek için mola verir.
Yaylaya çıkan Türkmen kızları su doldururken içlerinden bir tanesini sevdiği kıza benzeten İrfani kızı kaçırır. İşte o zaman bu şiiri söyleyerek aradığını bulmasa da bir benzerini bulduğu için yaratana şükreder.
Şükür yaradana çok şükür
Bin derdime bir dermanı getirdim
Yıllar yılı intizarın çektiğim
Peripeyker nevcivanı getirdim
?
Bizi ihrak iden hicran gözüdür
Ma´rifetde Züleyha´nın özüdür
Sakın dime bir Türkman´ın kızıdır.
Bir ehl-i dil güherkanı getirdim.
?
Kimse bilmez İrfanî´nin derdini
Bülbül gibi besler idi gülünü
Viran ettim Harmandarın ilini
Elagöz´lü bir Türkmen´i getirdim.
Fakat bu sevinci ve mutluluğu çok sürmez. Bacısının kaçtığını öğrenen kızın kardeşi Karacaoğlan durumu hemen Çıldır eyaletine bağlı Ahılkelek sancağı Paşası Süleyman Bey´e bildirir, kızın bulunmasını aksi takdirde Kars paşasına şikâyette bulunacağını söyler. Karacaoğlan, İrfanî´nin fazla ceza alması için bacısının nişanlı olduğunu söyler. Kısa bir sürede yakalanan İrfani Tiflis ağır ceza mahkemesinde yargılanmaya başlar. Huzura çıkan İrfani hoca ve kıza bakan Süleyman Paşa? İrfani sen bu kızın neresine vuruldun. Der
İrfani ?Paşam sen birde ona benim gözümle bakabilseydin.?
İrfani kolunu yukarı doğru kaldırır ?Paşa sen benim bu koltuğumun altından sevdiğim kıza bak?
Süleyman Paşa İrfani´nin koltuğunun altından bakar ki kız o kadar güzel ki. Paşa şaşırır. İrfani paşaya bu sözleri söyler
Dahi turhan tutmuş bilmem derdini
Derman için bir Loğmana gelmişem
Çevir Şerfif´nen, Mehemmed´in başına
Duacıyam kaddimana gelmişem
Şerif ile Mehemmed Süleyman Paşanın oğulların ismi Süleyman paşa şaşırır benim çocuklarımın ismini nereden bildi
İrfani söze devam eder
On bin gafleyi gazelde
Deli gönül âşık olmuş güzele
Bir sevdanın mecnunuyum
O sebepten yana yana gelmişem
Urfanı marhumdur beynaba kuldur
Aşkın arasında biten bir güldür
Ya Lütfü gel çare et yâda öldür
Mühür sahibi Süleyman´a gelmişemiv.
Bu sözleri duyan Süleyman paşa yine de İrfani´yi ayrı bir zindana, kızı ayrı bir zindan koydurur.
O gün akşam evde başından geçenleri eşine anlatır. Süleyman Paşanın hanımı çok akılı bir kadın. Kocasına ?Paşa paşa onları birbirinden ayırma onlar hak aşığıdırlar.
Süleyman paşa tekrar İrfani´ yi huzuruna getirtir. Oğlum sen bu kızdan vazgeç seni serbest bırakayım? İrfani Paşa hele sen benim bu sözlerimi dinle.
Bir fakir bûs etse şâh dâmanını, Tekdir etmek âlişana düşer mi? Bir yiğidin yaman derdi olmasa, Derman içün hiç Loğman´a düşer mi? ? İrfanî´yim zikrin kesme Mevlâ´dan, Mecnun neler çekti bilsen Leylâ´dan, Sefil baykuş lezzet bulsa leyladan, Firar edüp hiç(çöl) virana düşer mi?
Süleyman paşa İrfani ´ye ?Peki evladım bizim bir muammamız var onu çöz?
Yeni baştan derde düştüm oklandım
Gamlı gönlüm bir sevdaya bağlandı
Özü şirin, sözü şirin, şuh güzel
Kirpiği ok, kaşı yaya bağlandı
Şirin söyler, şirin güler, naz eyler
Her ezası yüz bin türlü naz eyler
Çarğatı çevrilip yel pervaz eyler
Sanırsan bulutdu aya bağlandı
İrfani yeniden buldu bir devlet
Daha herzayi´ye etmir ürfet
Eski beybafadan kalktı muhabbet
İndi gönlüm Hürremzaya bağlandı.
Söz bitince Süleyman paşa ?Oğlum sen bizim hanıma mı âşık oldun? der. O arada Paşanın hanımı Hürremzay ?Paşa ben sana söylemedim mi bunlar hak aşığı içimden geçeni söyledi paşa sen bunları ayırma ?der.
Süleyman paşa ceza olarak İrfani´yi Arpaçay Demirciv köyüne sürgün eder. İrfani Demirci köyüne gitmek için Çıldır´a´ geri gelir. O sırada Çıldır ahalisinden bir kaçı İrfani ?ye İrfani sen bu kızı bırak, bu kız senin başına bela açar derler. Burada İrfani birkaç hana söz söyler.
Bu kışta kışlasında kışlasın
Görem memnun olsun eli Çıldır´ın
Hoçuvan´dan beri çekilifdi deresi
Eser eksik olmaz yeli Çıldır´ın
Yaz olanda gelir kalem kaşlılar
Güz olanda gider siyah saçlılar
Zeri zerraf diğer yeşilbaşlılar
Dolar sunasından gölü Çıldır´ın
Men İrfani ´yem düşdüm sevdaya
Karacaoğlan gelsin kara kadaya
Türkmen kızını alıp gidem adaya
Daha uğramasın yolu Çıldır´ın.
Gerek kız gerek İrfani Hoca gönül yarasının ıstırabıyla dağa taşa düşerler. İkinci defa kaçırır kızı İrfani, Yine Ahılkelek paşasından yakayı kurtaramaz. Üçüncü defa kaçarlar yine paşa getirtip kızı Kardeşine (Babası) teslim eder.
Akçakale adasında cezasını çekip dışarı çıkan İrfani sevdiği kızı görmek için tekrar yaylaya gider. Tabi ki yaylada kimseyi göremez. Bir kayanın üzerinde oturan İrfani bu sözleri söyler.
Hani yaylam hani senin ezelin
Güz olanda bağlar döker gazelin
Sende mihman olmuş benim güzelim
Yârim göçüp viran kalan yaylalar
Yaylada yayılır koyunla koçu
Dalında örmüştü kırk bölük saçı
Yüklenip barhana gedipte göçü
Yârim göçüp viran kalan yaylalar.
Hani yaylam sende vefa olsaydı
Yar göçünü sinen üstte salsaydı
Biçare İrfani mihman olsaydı
Yârim göçüp viran kalan yaylalar.
Fakat Hoca´nın gönül çilesi bitmiş değildir. O ilk sevdiği Türkmen Zeliha´yı düşünmeye o´nun aşkı ile yanmaya başlamıştır. İlk aşkı ve ilk sevgilisi olan Türkmen Zeliha aklına düştüğü bir sırada İrfani şu şiiri söylemiştir.
Nedir bu hengâme vakt-i seherde
Derdimend bülbülün vaveylasıdır
Muhabbet yılları esdikçe serde
Çek çevrini yârin baş belasıdır
?
Çok gördük geçirdik felek devrini
Hayli çektim bu dilberin cevrini
Kimse bilmez derunumun derdini
İrfani bir Türkmen mübtelasıdr.
Bir ilkbahar günü güzel bir havada sabah namazına kalkan Ozan abdest alırken gökyüzünde bir bölük turnanın ses sese gittiğini görür. İçli duygularla Turnaları Zarşat (Arpaçay) dan Çıldır yöresini Ardahan´a doğru gezdirir.
Sabah namazında kalkıp Zarşat´tan
İn,Karaçayır´ı bulasan turnam
As Lavaş-Gediğ´in,bağla katarın (Lavaş gölü Taşköprü-Bozyiğit köyü arasındaki gölün ismi)
Karış Taşbaşı´nda Göl´e sen turnam
(Zarşat-Arpaçay-Taşbaşı Köyü-Arpaçay)
İrişli,Külveren kaldı sağ yana
Aş Kızılkilse´den geç, Kamervan´a
Albız ıssızlıktır, Çala virana
Orda da bir gece kalasan turnam.
(İrişli-Göldalı köyü ? Albız Doğruyol-Çanaksu Köyü arasındaki harabe köy, Külveren Köyü Aydıngün-Göldalı köyü arasında Harebe köy ismi.- ,Kamervan ?Çanaksu Köyü-Arpaçay
Şefil Ağcakala dönüptür yaza
Uğrama Kakaç´a belki yol aza
Gel su-Karışan´dan in çift Canbaza
Canbaz-Çukuru´nda gülesen turnam.
(Akçakale Köyü-Çıldır, Kakaç Köyü-Arpaçay, Aş. Cambaz-Yk Cambaz Köyü-Çıldır)
Zinzal´lar çekilip yucadan yuca
Uğra Çamdıra´dan sor hali nice
Sukhara mamurdur, bari bir gece
Eğlenip rahatı bulasan turnam
(Zinzal- Güvenocak Köyü-Çamdıra-Taşdeğirmen Köyü, Suhara-Âşık Şenlik Mh.)
Koğas süvaridir, Purut piyaden
Urta´yla Meredis gelmesin yadan
Aş Çatak-Başı´nı geç Zurzuna´dan
Kunduzkhev dost köyü, bilesen turnam
(Kohas-Saymalı Köyü- Purut-Eşmepınar köyü, Urta-Gölbelen, Meredis- Gölebakan Köyü Çıldır, Zurzuna-Çıldır´ın eski ismi)
İrfani der turnam, çıkma sözünden
Âlemi mest ettin hoş avazından
Aslı Karmandarlı-Türkmen Kızı´ndan
Orda bir hoş haber alasan turnam.
Olay kısa zamanda dilden dile gönülden gönüle düşüp bir destan olur. Kimi yazılı kaynaklarda İrfani Hoca Akçakale adasına sürgün edildiği kimi kaynaklarda ise Süleyman Paşa karısı Hürremzay´ın etkisi ile Türkmen kızını da İrfani Hocaya verip Kars Paşasının emri olduğu için Çıldır yöresinden yanında sevgilisi ile birlikte Arpaçay-Demirci köyüne sürgün edildiği
burada kendisine bir miktar toprak verildiği çiftçilikle meşgul olmaya başlamıştır. Yerel halk İrfani ?nin mezarının eski mezarlıkta olduğunu söylemekte.
Bazı kaynaklarda ise İrfani Hoca Ardahan´ın Elagöz köyünde Zeliha´ya benzeyen kızı kaçırdığını yazmakta.
Folklor araştırmacısı Nizamettin Onk´un ve Rasim Deniz´in Âşık İrfani ile ilgili yazılan makalelerde aşığın 18.yüzyılın yarısı ve 19.yüzyılın ilk başlarında yaşadığını yazmakta.
Ahıska Türklerinin tarihini araştıran Yunus Zeyrek´te Ahıska âşıkları: İrfani makalesinde kaynak göstermeden İrfani ?nin adının Süleyman olduğunu, Ahıska´nın bir gazası olan Çıldır´ın Kunduzhev köyünde doğulduğunu, günümüzde harabe olan bu köy 1877-78(93) Osmanlı-Rus Harbine kadar şen olduğunu ve İrfani ?nin torunları bu gün Çıldırın Koravel (Sazlısu) ve Urta (Gölbelen) köylerinde yaşadıklarını yazar.
Ayrıca 19. yüzyılda yaşamış, asıl adı Abdullah olan Gürünlü bir İrfani ve Anamurlu bir İrfani daha bulunmaktadır.
Haziran 1979 T.F.A dergisinde Nizamettin Onk´un yayınladığı ?Aras Boyu Ozanlarımız? İrfani-Hoca başlıklı yazısında ?Demircilik (Demirci) (Arpaçay´ın) köyündedir mezarı İrfani Hoca´nın. Her sabah iki kuş konar mezarın başına yanık yanık öterler. Her sabah namazına kalkan Molla Yunus görür, öyle der?
(Devamı Var)
i Deniz, Rasim, Erciyes dergisi ?Çıldırlı İrfani Hoca? Eylül 1983 yıl,6, sy.69 shf.12-15 ii Zeyrek, Yunus, ?Ahıska Araştırmaları? Ankara 2006 shf,74 iii İrfani ´ye ait tarlayı Torunu Ferit Karagöz kullanmakta. (02.08.2018 Tarihinde aramızdan ayrıldı) iv İrfanî´nin XVIII. yüzyılda yaşadığı anlaşılmaktadır. Ahıska Valisi Atabekli Süleyman Paşa´nın onu hapse attırdığına dair rivayeti doğru sayılıyor. ve Paşanın da 1771 yılında Ahıska valisi olduğunu göz önüne alırsak, âşığın yaşadığı çağ iyice anlaşılır. Bazı rivayetlere göre İrfani, Ardahan´ın Damal ilçesinde bir Alevi-Türkmen kızına âşık olmuş. Türkmenler bu kızı bana vermez düşüncesiyle kızı kaçırıp onunla evlenmiş. Ardahan-Ahıska yolu üzerindeki Ulgar Dağı eteklerinde bir kilisede yedi sene saklanmış. Bu kilisenin adı Kız kilisesi olduğu belirtilmektedir. Öyle anlaşılıyor ki burası Posof´un Al köyüdür. Zira günümüzde Ulgar Dağı eteğinde ve bu adla bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. İrfani, hapisteyken bir deyiş yazıp üzerine de, ?Süleyman Paşaya takdim kılınacaktır.? diye not düşer. Bu deyişi, Vali Paşanın medreseye gidip gelirken hapishanenin önünden geçen oğlu Şerif Muhammed´in önüne atar. Dahi pinhan doğmuş bilmem derdimi, Derman içün bir lokmana gelmişem. Çevir Şerif Muhammed´in başına, Duacıyam kadîm ana gelmişem... Beyzade çocuk, bu deyişi alır babasına götürür. Deyişi okuyan Vali Paşa, İrfani´yi serbest bırakır. v Demirci köyü Arpaçay-Kümbet köyünün doğusunda batık halinde.
Kaynaklar:
Naile Asker
http://www.folklor.az/konfrans_materiallari/Naile-Esker-2018.pdf
Nizamettin Onk, T.F.A Haziran 1979 ?Aras Boyu Ozanlarımız? İrfani-Hoca 8687
Kaynak Kişiler:
Ferit Karagöz- Âşık İrfani ?nin torunu, (3.Yıl önce Âşık İrfani ´ye ait bildiği sözleri ve başından geçen hikâyeyi anlatan video çekimini bana gönderdi. Arşivimde. Allah rahmet eylesin.) Âşık Ömer Dumanoğlu- Göldalı Köyü-Arpaçay Âşık Dursun Durdağı- İstanbul Âşık Gökmen Dursunoğlu
Hazırlayan; Erkan Çelik