BURAYA NERDEN GELDİK BİZ

BURAYA NERDEN GELDİK BİZ

16 Nisanda yapılan referandum...

    16 Nisanda yapılan referandum sonuçları daha yeni, yeni sindirilmeye başlanıp ardı ardına değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştı oysa. Sonuçların Ak Parti adına bir galibiyet olduğu kesin ancak bir Zafer olmadığı da aşikârdı. Sonuçlar değerlendirilirken belki de uzun bir aradan sonra Ak Partinin siyaset sahnesindeki alışılmış zaferlerine ve galibiyet serilerinin yarattığı Ak Parti kaybetmez havasının da dağıldığına şahit olmuştuk. Birde tabi YSK´nın almış olduğu mühürsüz oyların geçerli sayılması gibi çok da akla, mantığa ve adalete sığmayan kararın neticeleri tartışılıp halk nezdinde de bu konuda muhalefet haklı mı? Fikri itibar görmeye eğilimindeydi ki?.

   Yaşanan referandumdan çıkan sonuçlar ile ilgili özellikle iktidar partisinin kendi içerisinde hareketlenmeler başlamış ve FETÖ ile ilgili parti içerisinde herhangi ciddi ve kapsamlı operasyonun yapılmaması konusunda ciddi çıkışlar yaşanmasına neden olmuştu. Partinin küskünleri ile sanki gözle görülmeyen fikri ayrışma çizgisi daha net ortaya çıkmış hatta bunlar için ciddi mesajlar bile en tepeden verilmeye başlamıştı ki?.

   Evet cephesi mutluydu ancak pek de muzaffer ve huzurlu bir parti tablosu çizdiğini söylemek mümkün değildi, yüzlerde tebessüm vardı ama altında da derin bir geçmiş muhasebesi hatta endişe olduğu gözlerden kaçmıyordu. Referandum sürecinde ortaya konan sert ve katı politika, nasıl olsa kazanacağız ön yargısı ve referandumu ana amacından uzaklaştırıp Kemal Kılıçtaroğlu´nun şahsına yönelik bir muhalefet stratejisi ile yönlendirmenin yanlış olduğunun anlaşıldığı belliydi. Ak Parti en büyük özelliği olan halktan gelen mesajları alma konusundaki maharetini burada da göstererek ve parti içerisindeki ince çatlakların derinleşmemesi adına hızlı bir hamle ile en güçlü silahını çekerek Recep Tayyip Erdoğan´ın liderlik ve birleştiriciliğinden bir an evvel yararlanma yolunu seçtiler. Bu hamle belki de bir dağılmayı engelleyebilecek en hayati ve kritik hamle idi. Güçlü bir Ak Parti ancak güçlü bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan ile olurdu ve yaraları saracak yegâne merhem de sanki bu hamleydi ve Ak Parti de bu merhemin olduğu İlkyardım çantasına vakit geçirmeden elini uzatıverdi.

    İktidar kanadında her ne kadar kazanılmış bir seçim de olsa hava pek güneşli olmadığı ayan beyan ortada iken muhalefet cephesi ise; belki de sayısal olarak gerekli orana ulaşıp kazanan olmamıştı ancak psikolojik bir üstünlük yakaladıkları apaçık ortadaydı. Kemal Kılıçtaroğlu´nun referandum sürecinde sergilediği gerilimden uzak durma politikası, bireysel çekişme ve muhalefet yapmak yerine Anayasa değişikliklerini yalın bir şekilde anlatma gayreti, Evet cephesinin bir parçası olan MHP´nin içerisindeki parti yönetimi ile sıkıntılar yaşayan kesimin verdiği destek ile galip gelinmedi belki ama psikolojik bir tabunun yıkılabilirliği anlaşılmış oldu.

    Aslında muhalefet için durum pek de karamsar olmadığı gibi iyi bile sayılabilirken ve artık AK Partide kopmalar olabilir algısı yavaş, yavaş gündemi işgal etmeye başlamışken bir anda Deniz Baykal´ın çıkışı geldi. Hemen sanki bir ışık bekliyorlarmış gibi Fikri Sağlar ve Muharrem İnce´nin çıkışı ona cevaben Kılıçtaroğlundan hiç alışık olmadığımız bir ?Kapının Önüne Koyarım ? çıkışı bir anda her şey tersine döndü ve adeta gündem alabora oldu bir anda tüm toplumda konuşulan konu CHP oluverdi. Tüm eski defterler açıldı, kabuk bağlayan yaralar tekrar kanamaya başladı.

   Aslında iktidar için fırtınalı muhalefet için nispeten daha sakin olan ya da bizim öyle sandığımız siyaset denizi adeta CHP´yi azgın dallarının önüne katar oldu. Bir anda nasıl gündem değişti dün konuşulanlar bugün konuşulmaz oldu, bugün konuşulanlar nasıl birden ortaya çıktı anlayamadık.

    CHP´nin müzmin muhalefeti genel seçimlerde yapılan yapıcı muhalefet hamlelerinin üzerine referandumda izlenen doğru politikaların meyvesinin toplanmasına adeta müsaade etmedi ve hatta belli etmese de sıkıntılı bir süreç yaşayan iktidara can suyu oluverdiler.

    Bir kez daha görüldü ki siyasette günler değil saatler ve siyaseti oyun gibi oynayan tecrübeli zatlar çok önemli ve anında gündemi tepetaklak edebilecek güce sahipler. Herkes Ak Partiye yoğunlaşmış neler olacak diye beklerken ve bu beklenti ister istemez Ak Parti kanadında psikolojik bir rahatsızlık yaratmışken, tarihinde olmadığı kadar sıkıntı ile uğraşırken kan kaybedecek diye beklerken??????. CHP Olağan Üstü Kurultay Yapacak mı? Derken kendimizi bulduk.

    Baş döndüren gelişmelerin içerisinde bulan bizler de´ Biz Buraya Nasıl Geldik´ diye soramadan edemiyor, bu ani ve baş döndüren değişim İktidar marifeti mi? yoksa Muhalefet gafleti mi? demekten de kendimizi alamıyor, Hayret ve merakla süreci takip ediyoruz.

Sinan KARAÇAY / İstanbul