Geldiğimiz nokta tarımın petrol ve petrol endüstrisinden daha kıymetli olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Arpa, buğday ve bil umum tarım ürünü giderek daha da fazla önem kazanacak; hayvancılığı, tarımı ve suyu kontrol edenler yeni dönemde dünyanın hakimi olacaklardır.
Su hayatın ana damarıdır ve insan ise hayatın ana aktörüdür, bilmeyen yok. Suyun önemi daha da artacak ve su ile ilgili yatırımlarımızın kıymeti ilerleyen yıllarda daha da önemli hale gelecektir. Su kenarında bulunan şehirler, göl kenarında gelişen toplumlar ilerleyen yılların gözde mekanları olmaya başlayacaklardır. Burada önemli olan, su kaynaklarını kirletmeden ve koruyarak gelişimi sağlayabilmeyi başarmaktır. Bu manada gerek kamu ve gerekse sivil tüm iradeler, doğaya zarar verici her girişimin karşısına dikilmeyi başarmalıdır. Katliamcılara karşı hükmü verecek iradeyi görterebilmelidirler.
Dolayısı ile suya ve gıdaya hükmedenler yakın geleceğin baş aktörleridir diyebiliriz. Yazımızı biraz daha açalım.
Koronavirüs olsun olmasın, uzun zamandır zikrettiğim bir konu gıda idi. Gıda alanında yatırımların artırılması, tarım ve hayvancılık eksenli kalkınma modellerinin üretilmesi konusunu her konferansımda ve konuk olduğum her TV programında zikretmeye çalışıyorum.
Dünya teknolojiye yatırımı öylesine abarttı ki, salt teknoloji ile yaşayabileceği yanılgısına kapıldı. Oysa ki TEKNOLOJİ ve GIDA bir kuşun iki kanadı gibidir. Tek kanatlı hiçbir canlı uçamaz, uçsa da dengeyi kaybeder ve çakılır gider. Dünya bugün bu gerçekliği yaşıyor. Zamanla toparlayacaktır.
Petrol fiyatlarının para etmediği bir zamandayız. 1 varil petrolün sıfırın altına düştüğü günleri gördük. Yani ham petrolleri para etmiyor. 1 maskeye muhtaç hale geldiler. Sağlık personelleri için 1 maskenin dilencisi durumuna düştüler. Dolar basıyorlar, petrol üretiyorlar ama 1 ton petrol ile 1 maske alamıyorlar.
Peki size sorarım, bir teneke buğdayınızı bedava verir misiniz? Bir kilo ununuzu bedava verir misiniz? Hiç kimse vermez. Çünkü besindir. Hayattır.
Bu tavrı ülkeler de gösteriyor. Buğday ihracatını yasaklıyorlar. Para da verseler yurt dışına çıkarmıyorlar. Örneği Rusya.
Demedi demeyin, ilerleyen dönemlerde petrol kuyularının yerini mahsül ofisleri alacaktır. Hazırlıklarınızı buna göre yapın. Kalkınma modellerinizi, meslek okullarınızı, tüketim modellerinizi ve hizmet sektörlerini bu minvalde planlayın. En kırsal bölgeler bile bunu başardığında kısa sürede gözde kentler haline geleceklerdir.
Özeti şu; devletin başından başlayarak, ilgili bakanlıklar, valilikler, belediyeler, kaymakamlıklar ile bunlara bağlı kuruluşların tamamı, muhtarlıklar ve sivil toplum kuruluşlarına kadar planlamalarımızı bu çerçevede yapmak durumundayız. Çok şükür topraklarımız, genç nüfusumuz, azmimiz, devlet derinliğimiz, eğitim kurumlarımız, bilgimiz ve teknolojik altyapımız buna hazır.
?Bir damla petrol, bir damla kandan kıymetlidir? dediler? Ülkeleri, toplumları, devletleri haritadan sildiler. Milyonlarca insanı katlettiler ve yurtlarından ettiler. On milyonlarca mülteci insan ürettiler. Milyonlarca çocuk mülteci çadırlarda büyüdü ve yetişkin haline geldi. Unutmasınlar mülteciler dönüp dolaşacak ve onların baş belası haline gelecekler.
Siz, petrolü insan canından daha fazla önemseyen batılı ve batıl sözleri elinizin tersi ile itin. Yüzyıldır bu coğrafyayı bu zehirli niyet ile kana boğanlar tasını taraklarını toplayıp gidecekler. Azıklarında bir dilim ekmeğe muhtaç olarak gidecekler.
Nihat Ağdemir Gazeteci/ yazar
21.04.2020
