2014 Yılı mart ayı yaklaştıkça ülkemizin her yanını seçim heyecanı sarmaya başladı. Bu heyecana ortak olma ve bu demokratik yarışın içerisinde olmak gayesi ile birçok hemşerimiz çeşitli il, ilçe, belde ve mahallelerde farklı siyasal partilerin çatısı altında aday adayı olmaya başladılar. Bu aday adaylığı süreci kesin adaylığa dönüşmek üzere olunan bu günlerde partiler kendi içerisinde bir karar vermenin eşiğine gelmekte ve güçlü olan aday adaylığı sıfatını bir kenara bırakıp Aday olma sıfatına kavuşmaktadır. Bu bağlamda gurbette olan birçok hemşerimizin çıktıkları bu yolda hepsine başarılar diliyor hepsini canı yürekten desteklediğimi belirtmek istiyorum.
İşte tam burada NÜFUS GÜCÜ + BİRLİK+ BERABERLİK + DESTEK= KESİN ADAYLIK formülü devreye giriyor ve formülün tüm parçalarını oluşturanlar mutlu sona ulaşıyor. Bu formülde eksiği olanlar ise Aday olanların arkasından üzgün ve mahzun gözlerle baka kalıyor.
İçinde yaşadığım İstanbul hemşerilerimizin herhangi bir makama aday olma konusunda belki de en yoğun olanıdır. Bildiğim ve takip ettiğim kadarı ile birçok hemşerimiz İl ve İlçe Belediye Başkanlığı, İl Genel Meclis Üyeliği, İlçe Belediye Meclis üyeliği ve Muhtarlıklara talip olmaktadır. Bu sayının fazla olması beni ziyadesi ile memnun etmektedir. Hiçbir siyasi parti gözetmeden bu yarışta olan bütün hemşerilerimin başarılı olması için canı gönülden dua ediyor ve elimden geldiği kadar ve imkânlarımdâhilinde çaba gösteriyorum.
Başta belirtmeye çalıştığım kesin aday olma formülünden hareket ile başlık, başlık durumları incelersek bu konuda başarılı olma yüzdemizi de çok açık olarak görebiliriz.
NÜFUS GÜCÜ: İstanbul da nüfus olarak belki de en fazla sayıya sahip olan ilk 10 İl içerisinde olduğumuz kesin olmakla beraber ilk 5 içerisinde olma ihtimalimiz de azımsanmayacak kadar fazladır. Hal böyle olunca birinci sıradaki veriyi rahatça sağladığımızı söylemek mümkün olacaktır.
BİRLİK: Cenazelerde birlik olduğumuz konusu şüphe götürmez bir gerçektir. Tabut altına girmeye geldiğinde bizden daha bir ve beraber insanlar gerçekten yoktur. Yeterki omuzlara aldığımız ölü olsun o zaman tüm gücümüzle onu mezara götürmek en iyi yaptığımız işlerden biridir. Diğeri de mevtanın mezarına toprak atmak ki oradaki hızımız ise takdire şayandır. Yani yaşayanı omuzlara almak değil de öleni omuzlara almak en büyük meziyetimizdir desem yalan söylememiş olurum. Yıllarca yaşadığımız gurbette birlik olma konusunda daha dişe dokunur bir başarımızın olduğunu söylemek gerçekten çok zordur. Büyük şehirlerde bulunan nüfusumuz ve yerel yönetimlerde bulunan hemşerilerimizin sayısını oranlarsanız durumun vahameti iyice ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla BİRLİK verisi bizde dün yoktu, bugün yok yarın ise inşallah olur.
BERABERLİK: Birlik olmayan yerde beraber olmanın gerçekte hiçbir değeri yoktur. Bizler hemşeri olarak fiziki manada gerçekten hep beraber bulunmaktayız. Büyük çoğunluğumuz aynı semtte, aynı mahallede oturmakta, aynı kahveye gitmekte v.s.v.s. ancak ruhen beraberliğe gelince ise sonuç birlik olmak konusundaki başarısızlığımız ile aynı kaderi paylaşmaktadır.
DESTEK: Bu konuda elini vicdanına koyan herkes genelde sloganımızın 'Hep KÖSTEK, Tam KÖSTEK' olduğunu bilir ve benim ne demek istediğimi çok iyi anlar.
Bu formülün yapmaya çalıştığım izahatından da anlaşılacağı üzere bizlerin bulunduğumuz yerlerde başarılı olmamız çok ama çok zor görünmektedir.
Örnek olarak: Aynı İlçede farklı partilerden belediye başkan aday olan hemşerilerimiz var. Aynı partidenBelediye Başkan adayı bir hemşerisi aday adayı iken kendi de aday adayı olan hemşerilerimiz var. Mahallesinde muhtar adayı olan bir hemşerisi varken başka farklı bir ilimizden aday olan muhtarın aza listesinden 3 veya 5.sırdan aday olma başarısı görenhemşerilerimiz var.!!!!!!!!!!
Bundan önceki seçimlerde yaşadığımız gibi anlaşılan bizi gene bizler yeneceğiz sonra da oturup ağıt yakacağız.Allah aşkına yıllardır yapılan bu kin, nefret, haset ve cehalet kokan davranışlar yüzünden değil seçimlere katılmak aday bile olamamış bir yörenin çocuğu olarak soruyorum; Bıkmadınız mı onun bunun önünde ceket ilikleyip, paspas olmaktan. O memleketin, Şu memleketin adayının bilmem kaçıncı adamı olmayı kendi insanının sağ kolu olmaya tercih etmekten, Yerleşim yoğunluğu kendi insanımızda olan yerleri bir inat uğruna başkalarına yönettirmekten bıkmadınız mı?
Kendi verdiğimiz oyla başımıza getirdiğimiz ve sonrasında bir daha yüzünü bile görmediğimiz idarecileri, iyi günde ve kötü günde hep yanımızda olmak zorunda olan insanımıza değişmekten bıkmadınız mı?
Baş olmak varken Ayak olmaktan, kapı çalıp, el etek öpmekten, temenna etmekten en önemlisi kendi insanını satıp başkalarını iktidar yapıp ardından paçavra gibi bir kenara atılmaktan bıkmadınız mı?
Yapmayın Allah aşkına başkalarına defalarca verdiğiniz fırsatı bir kez de olsun kendi toprağınızın çocuklarına verin,bizi girdiğimiz bu mücadelelerde kendi ellerimizle yenilmeye mahkûm etmeyin. Şahsi çıkarlarınızı toplum çıkarlarının üstünde tutmaktan bir kez olun vazgeçin, vazgeçelim. Unutmayın attığınız kurşunun ile vurduğunuz kendi ayağınızdır, Kardeşinizin ayağıdır. Gün gelecek tüm kırgınlıklara küskünlüklere rağmen tabutunuzun altına yine bu hemşerileriniz girecektir. En az başkaları kadar sizin insanlarınızda bir yerin idarecisi olmayı hak etmektedirler. Şahsi olarak yaptığınız yanlışı 'Ben kazanan taraftan oldum' diye düşünmeyin çünkü siz o taraftan oldunuz diye o taraf kazandı diye düşünün ve bir ve birlikte olduğunuz tarafın her zaman kazanacağını unutmayın. Etkisiz ve Güçsüz insan yığınları olarak yaşamaktan halen bıkmadınız mı ?
İddia ediyorum Ardahanlılar, Karslılar ve Iğdırlılar en az ama en az diğer memleketin insanları kadar yaşadıkları şehirleri yönetip, insanımıza en güzel hizmeti yapacak Bilgi, Birikim ve Yeteneğe fazlası ile sahiptirler.
Unutmayın Kimse Bizim Düşmanımız Olamaz Biz Kendimizin Düşmanı olmadıktan Sonra, Kimse Bizi Yıkamaz Biz Kendimizi Yıkmadıktan Sonra
Kalın Sağlıcakla.
