www.cildirgoyce.com

ARE YOU SÜRE MİSTER EU?

ARE YOU SÜRE MİSTER EU?

Başlığını attığım...

     Başlığını attığım yazının Türkçesi şu: "Emin misiniz Bay Avrupa Birliği?"... Biliyorsunuz, ülkemizde yaşanan birçok sıkıntının ardından Hükümet, Olağanüstühâl (OHAL) uygulamalarını başlatmıştı. İşte bu OHAL´i bahane eden Avrupa Birliği de Türkiye´nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin ´geçici süreliğine´ dondurulması tasarısını 37´ye karşı 479 oyla kabul etti. Yani? Yani ´siyasi´ bir tavır sergiledi. Önyargıları ile hareket etti. Şu meşhur ´Suzan Boyle sendromu´nu yarışma programlarından alıp, ülkeler yönetimi işlerine enjekte etti.

     Avrupa bunu hep yapıyor... Onun yaptığı yetmezmiş gibi anlı şanlı biliminsanları da ne yazık ki, bu dalgaya kendilerini kaptırıyorlar. İşleri sürekli ´şekil´ açısından değerlendiren akıllı-başlı denilebilecek insanlar, ne yazık ki, düşünmeden hareket ediyorlar. Üstelik asla ve asla sorumluluk kabul etmiyorlar. Bir akşam yemeği gibi düşünün...

   Yemeklerini yedikten sonra kalkıp gidiyorlar...

   Ne hesap ödüyor, ne de sofra topluyorlar...

   Ellerinde bir ´kürdan´ dişlerinin arasını karıştırıyorlar. Keşke şu yazdıklarım 7 dile çevrilip 7 düvele duyurulabilse... Güzel Avrupa Birliği... Canım Avrupa Birliği...

    "Türkiye aleyhine oy veren 479 üyeniz de istifa etsin ve yerine Türkiye´ye sağduyulu/sabırlı yaklaşacak başka üyeler gelsin" demiyorum. Ancak eğer fırsat varsa bu 479 üyeye şu makul sorunun sorulmasını rica ediyorum: "Sevgili Avrupa Birliği Üyeleri... Birliğimizin sloganı nedir?" Eğer bu üyelerden 479´u da "I know... I know... Our slogan is ´in varietate concordia´..." derse, her birinin ağzına -izninizle- kürekle vurmak istiyorum... Ne demektir ´in varietate concordia´??? Çeşitlilikte birlik... Bakın tekrar ediyorum:

ÇEŞİTLİLİKTE BİRLİK...

Peki, nedir bu ´çeşitlilik´ konusundaki vurgunuzun amacı? Çeşitlilik ama Hıristiyanlar arasındaki çeşitlilik mi? Yani Katolik İtalya, Protestan İspanya ve Ortodoks Yunanistan mı? E, başlangıcından bu yana Türkiye´ye kapıları sürekli kapalı tuttuğunuza göre bu ´çeşitlilik´ aslında ´farklı dinleri´ değil; aynı din içerisindeki farklı kesimleri anlatıyor demektir. O halde, siz o sloganı değiştiriniz... Latince olarak "Hıristiyan dinine inanmış çeşitli insanların birliği" deyiniz...    Çünkü Müslümanları dışlayarak bu çeşitlilikten pek sayılmıyor... Ha, diyeceksiniz ki, "Biz Bosna Hersek´i aldık efendim! Onlar Müslüman değil mi?" diye... Şimdi dost ülke olan Bosna Hersek için fena bir laf etmek istemem... Ancak siz de çok iyi bilmektesiniz ki, özellikle 1980´li yılların ardından hızla değişmeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti, Sevgili Bosna Hersek´ten çok daha önce Birliğinize katılmayı hak etmişti. Siz ne yaptınız? Henüz 1992 yılında Kuruluşu´nu yapan ve 3 buçuk milyon gibi bir nüfusu olan Bosna Hersek´i Türkiye´den önce Birliğinize kabul ettiniz... Üstelik Hırvatistan size zaten Üye oldu ve Sırbistan´ın da yakında üye olması bekleniyor. Şu halde 500 milyonu aşkın AB nüfusunda, 3 buçuk milyon nüfuslu Müslüman Bosna Hersek´in ´çeşitlilik´ sözcüğünüzün TAM olarak karşılığını verdiğine emin misiniz? Sizin çeşitlilik dediğinizin içinde neden Türk yok? Sizin çeşitlilik atfeden sloganınız, ırkçı bir tavır mı sergiliyor? Türkiye ve Türkler neden size hep ´antipatik´ geliyor? Müslüman oldukları için mi? Zeki oldukları için mi? Kontrolsüz oldukları için mi? E, çeşitlilik diyorsunuz ya?

   Bir tane de zeki bir üyeniz olsun yahu... Çeşit olur... Olmaz mı? Gerçekten kontrolsüz insanlar olduğumuzu düşünüyorsanız da yanılıyorsunuz... İlle de kontrolsüz isek de en fazla Yunanistan kadar kontrolsüz bir Devletizdir... Onlara sabır gösteriyorsanız, bize haydi haydi gösterirsiniz... Sevgili Avrupa Birliği... Bırakın bizi bir kenara da dünyayı ´aptal´ yerine koymaktan uzaklaşın artık... Ne olur... Siz bu AB´yi kurarken ne düşündünüz Allahınızı severseniz, onu söyleyin... Ne düşündünüz ve şu anda da ne düşünüyorsunuz? Nedir amacınız yani? Dünya daha önce Rusya ve ABD olmak üzere iki kutupluydu da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra ´tek kutuplu´ oldu; siz de buna bir ´alternatif´ mi olmak istediniz? Yani Dünyanın şu anda ABD ve AB olmak üzere iki kutbu var öyle mi? Peki, bunu başarabildiğinize inanıyor musunuz? Yani, sağolun, Allah razı olsun, biz Türkiye gibi ´kapınızda bekleyen ülkelere´ para desteği sağladığınız da bunun karşılığını alabildiniz mi? Yoksa ´ellerinizle para dağıttığınız baazı köşe yazarları´ aslında hiç de umduğunuz gibi çıkmadı mı? Haydi, bir itiraf edin bakalım... Sizin bu yaptığınız yardımlar neye benzedi? Engeli olan bir insanı içten kucaklayıp, ona angellerini mi unutturdunuz; yoksa engelli insana para verip, "Al bu parayı harcayana kadar en azından engelli olduğunu unut" mu dediniz?

   Siz Avrupa Birliği... Balık mı verdiniz, yoksa tutmayı mı öğrettiniz? Şu meşhur yarışma programındaki Suzan Boyle´yi bilirsiniz değil mi Avrupa Birliği? İzlemişsinizdir... Hani o Türkiye aleyhine oy kullanan 479 üyeniz var ya? En azından yarısının izlediğini düşünüyorum... Yarışma sırasında herkesin önyargı ile baktığı Suzan Boyle, "Ben, Elaine Paige gibi olmak istiyorum!" dediğinde herkes burun kıvırmıştı... Alay etmişti... Sonra ne oldu? "I dreamed a dream" şarkısında öyle güzel bir performans gösterdi ki, herkes ´önyargılarından´ dolayı utandı. "Onun gibi olmak istiyorum" dediği Elaine Paige ise Suzan Boyle´nin ayağına kadar gelip, onunla aynı sahnede yer alıp düet yaptı. Ah, Avrupa Birliği ah... Senin bu ´dışlamaya uğraştığın´ ve kendi siyasi aklınla ´ayar vermeye´ çalıştığın ülkenin de bir ´hayali´ var... Tıpkı Suzan Boyle gibi... Bir düşü var... Nedir biliyor musun? Sağcısı-solcusu... Genci ihtiyarı... Erkeği kadını... Hatta eşcinseli... Müslümanı Yahudisi... Hıristiyanı Budisti... O cemaatçisi-bu cemaatçisi... Doğulusu Batılısı... Türk´ü Kürt´ü Laz´ı Çerkezi... Hep birlikte el ele vererek, önce bu memlekette daha sonra da tüm dünyada birliği, beraberliği, kardeşliği sağlamak... En iyimizden en kötümüze, ´birliktelik´ adına bir susamışlığımız var bizim...

    Çünkü biz (af buyrun lütfen) çok özel topraklarda yaşıyoruz... Medeniyetin kurulduğu ve yeryüzündeki hemen tüm medeniyetlerin bir şekilde ´gelip geçtiği´ bir coğrafyada ikâmet ediyoruz. İşte bunun şuuruna vardığımız ve o halimizle de elele verdiğimizde önümüzde hiçbir gücün duramayacağını düşünüyoruz. Yani? Yani üyelerini sıkı tut Avrupa Birliği... Şangay Beşlisi falan hikâye... Biz hele bir sınırlarımızın içindeki sorunları halledelim, yeryüzündeki cenneti nasıl tesis ettiğimizi hayretle izleyeceksiniz. Bu sırada ´sizden çıkıp, bizimle birlikte yürümek isteyen´ ülkeleri gördükçe de tırnaklarınızı yiyeceksiniz... Gayret edin... Doları 5 lira yapın... Bizim için hainlik düşünüp de 3 kuruşa bizi değişen teröristleri tutup tutup geri bırakın... Suzan Boyle´ye baktığınız gibi ´küçümseyerek´ bakın bize...

   Ama asla Kurtuluş Savaşı´nda olduğu gibi ´topraklarımızı hayalinizde ve kendi aranızda paylaşmayın´... Bizi Kurtuluş Savaşı bir araya getirmişti çünkü... Eğer bir araya gelirsek, aklınızın ya da silahlarınızın bizi durdurmaya yetmeyeceğini asla aklınızdan çıkartmayın... Bu kadar yazdıktan sonra sizlere yeniden başa dönüp sormak istiyorum Mister European Council...

Are you sure?