AK PARTİ İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

AK PARTİ İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Ak Parti için bu aralar işler pek yolunda gitmiyor. Her ne kadar sorumluluk noktasında sorumluluğu konjonktüre ya da sorunun çapına göre adına dış güçler dediğimiz kim olduğu net olarak belli olamayan

       Ak Parti için bu aralar işler pek yolunda gitmiyor. Her ne kadar sorumluluk noktasında sorumluluğu konjonktüre ya da sorunun çapına göre adına dış güçler dediğimiz kim olduğu net olarak belli olamayan ama olaylara rahatlık ile müsebbip bunlardır diye dahil edilen soyut bir yapılanmayı ya da sorunun çapı biraz küçük ve yerel ise de  ise bundan elli sene önceki iktidarlara hatta cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar götürecek kadar kendi içerilerinde bile inanılmakta güçlük çekilen bir yetkilisi biziz ama sorumlusu onlar stratejisini ısrarla yürütseler bile bugün durum pek de iç açıcı görünmüyor.

       Peki nerden çıkardım Ak Parti için işlerin pek yolunda olmadığını;

       Ak Partiyi iktidara taşıyan en büyük iki motivasyon kaynağı ülkenin ekonomisinin kötü gidişi yanında sosyal demokratların kendi içlerinde yarattığı ve zamanla iyiden iyiye dindar düşmanlığına dönüşen laiklik ilkesini kendi lehlerine kullanmalarından kaynaklı olan üniversitelerdeki başörtüsü meselesi ve işin abartıda son noktası olan ikna odaları ve burada yaşanan yürek burkan hikayelerin garabetiydi.

       Zaten ekonomisi bozuk olan millet bir de bu abartılmış şeriat geliyor laiklik elden gidiyor söyleminden duydukları rahatsızlık ve bu söylemin alenen din düşmanlığını çağrıştırdığı haklı kaygılar ile adeta Ak Partiyi millet ite kalka kurdurdu ve kurulur kurulmaz iktidara getirdi.

        Peki bugün durum nedir?

        Ekonomide bütün taşlar yerinden oynadı ve üzerinde onca oynanmasına rağmen bile tüm veriler o eski karanlık günlerin benzeri durumular geri geldi.  

      Dün merhum Ecevit’e yazar kasa atan esnaf bugün kendine gönderilen ve ödenmesi mümkün olmayan fahiş artışlar ile el yakan elektrik ve doğalgaz faturalarını camlarına asmaya başladı. Vatandaş ellerinde faturalar ile sokaklara çıkıp bu duruma tepki verir duruma geldi. Milletten yükselen ve her geçen gün de şiddeti biraz daha artan bu sesler belki Beştepe’den duyulmuyor olabilir ancak her dönemde belirleyici kitle olan çeşitli çekinceler ile kararsız kalan ve evlerinde oturarak sokağı izleyen kitle bile bu sesler duyulmasın diye diye çıkartılan milliyetçi ve dindar söylem ve algıların arasından bu sesleri seçerek artık bu yöne doğru kulak kabartmaya başladı dersek pek de yanılmış sayılmayız.

       Her seferinde HDP ile gizli ittifakları var diye milletin şehit, bayrak ve bütünlük kaygısını kullanarak yükselişinin önüne geçilmeye çalışılan millet ittifakının tüm kabul etmemelere rağmen her geçen gün halk nezdinde biraz daha destek ve itibar bulduğu gerçeğinin yanında şimdilerde ise TİP ve HDP arasında üçüncü bir ittifakın yapılacağı açıklanınca bu gölgeyi de üzerinden kaldıran millet ittifakı Cumhur İttifakı karşısında kararsızlar nezdindeki en büyük çekincesi olan konuyu bu yolla halletmiş ve yoluna daha güçlenerek devam etmiş olacak gibi görünüyor.

      Bir yandan bozulan ve anlaşılan düzelmesi çok zaman alacak ekonominin yarattığı kaygının milliyetçilik ve dindarlık algılarının önüne geçmesi öte yandan rakibe en çok yüklenilen konuda rakibin üzerindeki tüm ithamları ortadan kaldıran TİP ve HDP’li üçüncü ittifakın hayata geçmesi ile zora düşen iktidar partisinde bugüne kadar sağlamış oldukları ekonomik rahatlık ve gündemde her zaman tuttukları ülkenin bekası gibi kaygılar yüzünden olsa gerek bugüne kadar milletin ses etmediği patavatsız siyasilerin açıklamaları bile artık iyiden iyiye göze batmaya başlar oldu. Bu durum bile tek başına Ak parti için zor günlerin yakında olduğunun en önemli göstergesi olarak görülebilir.

       Altı parti liderinin bir araya gelip ortak bir mutabakat yaptık diyerek çektirdiği fotoğrafa gösterilen aşırı tepki de bu durumun fark edilmesinden dolayı yeni bir karşı tarafta çatlak yaratma gayretinden öte bir durum değilmiş gibi görünüyor.

      Oysa birlikte olamıyor bir araya gelemiyoruz diyerek farklı siyasi görüşlerin ülkenin ortak menfaatleri etrafında toplanmasını özlediğimizi hep söylemiyor muyduk ne oldu da şimdi bu birlikteliğin fotoğrafı bu kadar tu kaka edilmeye başlandı. Ne çabuk unutuldu iktidar kanadı tarafından adına altı benzemez denilen bu birlikteliğe ait olan fotoğraftaki iki liderin Cumhur ittifakının lider partisinin kurucuları ve en kritik dönemde ülkeyi yönetenlerinin olduğu ve üç liderin ise birçok kez Cumhur ittifakına siz buraya yakışırsınız diye davet edilen siyasi liderlerin olduğu.  Üstelik şöyle birkaç yıl geri gidilerek siyaset sahnesi ve seçim meydanlarındaki söylemleri tekrar hatırladığımızda Cumhur ittifakının kendi içerisinde ne kadar benzeştiği de ayrı bir yazı konusudur bence. Olaya adalet ile bakınca onca ağır söylem ve itham sonrasında Ak Parti ve MHP yan yana hatta can cana olarak yoluna devam edebiliyorken bu altı parti neden yan yana gelmesin diye hiç düşündünüz mü?

      Sadece Recep Tayyip Erdoğan liderliğinin enerjisi ile bir yere kadar giden bu süreç kendini ayakta tutan tüm siyasi dayanaklarını da kaybetmeye başlayınca Sayın Cumhurbaşkanın liderlik enerjisinin yanına yeni enerjiler eklenmeyince Ak parti iyiden iyiye güç kaybetmekte ve toplumun hafızasındaki ANAP’ı bizlere hatırlatmaktadır.

       Bu süreçte kısa vadede çok ciddi ekonomik düzelmeler ve kararsız milletin aklını karıştıracak yeni ve vurucu söylemler bulmak zorunda olan Ak Partide bunları yapamadığı sürece tehlike çanları daha hızlı çalacak ve İstanbul’da ve birçok büyük şehirde yaşanan muhalefete düşme duygusu ülke geneline yayılacak korkusu iyiden iyiye hissedilmektedir.   

      Şimdi birileri hadi oradan millet bizimle biz çok iyi durumdayız derse ki derler buna da şaşırmam bu da mevcut durumu düzeltmediği gibi çözülmeyi çok daha arttıracak bir tavır olur ki bu konuda hata yapıldığı ise maalesef ancak seçimler bitince anlaşılacaktır ki bu da çok ama çok geç olacaktır.

      Sokağa, çarşıya ve pazara pek uğramadığınız için bilmiyorsunuz işler hiç iyi gitmiyor haberiniz olsun…

 

Sinan KARAÇAY